Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3250 E. 2019/681 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/3250
KARAR NO : 2019/681
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/07/2018
NUMARASI : 2018/5054 D.İş Esas – 2018/5105 D.İş Karar
DAVA : Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 30/04/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili başvuru dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 22/06/2017 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucunda … vefat ettiğini, …, çocukları … ve annesi … destekten yoksun kaldıklarını, destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için davalı tarafa başvurduklarını, davalı tarafından %50 kusur üzerinden ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin yetersiz olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla şimdilik tüm davacılar için ayrı ayrı 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile defin giderlerinin ilk başvuru tarihinden itibaren, kabul olunmaması halinde ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle davacılar tarafından müvekkiline başvurulduğunu, müvekkili tarafından hasar dosyası açılarak 17/08/2017 tarihinde müteveffanın eşi … için 82.675,55 TL, kızı … için 4.611,02 TL, oğlu … için 5.463,56 TL, oğlu … için 15.403,85 TL olmak üzere toplamda 108.154,00 TL ödeme yapıldığını, müteveffanın annesi … için ise 10/10/2017 tarihinde 11.845,00 TL ödeme yapıldığını, ödemeye esas alınan hesap raporunda hesaplama yöntemi olarak TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faizin dikkate alındığını, hesap raporuna esas alınan kusur oranının %50 olduğunu, bakiye tazminat tespitinde ödeme tarihi verilerinin dikkate alınması, hesap raporunda davacı eş için yeniden evlenme ihtimalinin değerlendirilmesi ve evlenme indirimi yapılması ve hükmedilecek faizin yasal faiz olması gerektiğini ve her iki taraf bakımından hükmedilecek vekalet ücretinin de 1/5 oranında olması gerektiğini belirtmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvuranlardan … başvurusunun kabulü ile, 2.436,41 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatının 09/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvuruna ödenmesine karar verilmiş, diğer başvuranların bakiye destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin bulunmadığı karar gerekçesinde belirtilmiş ancak bu başvuranlara yönelik hüküm fıkrasında bir hüküm kurulmamıştır. Davacılar vekilince karara itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, başvuru sahiplerinin itirazlarının kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının düzeltilmesine, başvuru sahiplerinin taleplerinin kabulüne, … için .592,84 TL, … (müteveffanın kızı) için 9.653,75 TL, …. (anne) için 45.781,10 TL, ….için 29.050,87 TL, … için 113.055,60 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatlarının 09/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile başvuru sahiplerine ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağına göre müvekkili şirkete sigortalı …. plakalı aracın, kazanın oluşumunda %50 oranında kusurlu olduğunu, her iki sürücünün eşit derecede kusurlu olduklarını buna rağmen İtiraz Hakem Heyeti kararına esas alınan 01/06/2018 tarihli kusur bilirkişi raporunda, kaza tespit tutanağı ile uyumsuz olarak kusur izafe edilmiş olmasının itiraz sebebi olduğunu, Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınarak karar verilmesi gerektiğini, tazminat raporunda destek payları konusunda yapılan değerlendirmenin son derece uzak olduğunu, davacılara ayrılan payların açıkça yazılmadığını, destek payları gösterilmeden yapılan tazminat hesabının davacılar lehine sebepsiz zenginleşme teşkil edecek mahiyette olduğunu, davacılara yapılan ödemenin denetlenmesinde ödeme tarihi olan 17/08/2017 ve 10/10/2017 tarihi itibariyle ödeme tarihindeki verilerin dikkate alınması gerektiğini, daha ileri bir tarihteki verilerin dikkate alınmaması halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine ve müvekkili şirketin mükerrer ödeme yapılmasına yol açılacağını, bu doğrultuda yeniden rapor alınması gerektiğini, hesaplamanın belirtilen şekilde yapılmasını müteakip, davacıya yapılan ödemenin ödeme tarihi itibariyle tüm zararı karşıladığının tespit edilmesi halinde haksız davanın reddine karar verilmesi, müvekkili tarafından davacılara ödenen tazminatın ödeme tarihinden yeni hesaplama tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile birlikte toplam tazminattan indirilmesi, vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355.maddesi gereğince, kamu düzeni ve istinaf sebepleriyle sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan bakiye destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar …. (müteveffanın kızı), ….yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; İtiraz Hakem Heyetince, davacı … için 3.592,84 TL, davacı …. (müteveffanın kızı) için 9.653,75 TL ve davacı …. için 29.050,87 TL bakiye destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, hakemin verdiği 40.000,00 TL’ye kadar olan kararların her iki taraf için kesin olduğu, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.İtiraz Hakem Heyeti tarafından davacılar …. (müteveffanın kızı) ve …. hakkında verilen ve dolayısıyla istinaf talebi bakımından uyuşmazlık konusu edilen tazminat miktarları her bir davacı yönünden ayrı ayrı değerlendirildiğinde, miktarlar, 5684 sayılı Kanunu’nun 30/12. fıkrasında belirtilen 40.000,00 TL’lik istinaf/temyiz sınırın altında kalmaktadır. Bu durumda, bu davacılar bakımından İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması olanaklı olmadığından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. ve HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.Davacılar …. (anne) yönünden yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki birinci istinaf iddia ve itirazı kusur oranına ilişkindir. Davalı nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsü …. meydana gelen kazanın oluşumunda tam (%100) kusurlu olduğunu tespit eden 01/06/2018 tarihli kusur raporu, 04/06/2018 tarihinde davalı tarafa tebliğ edilmiş ve davalı tarafça kusur raporuna herhangi bir itiraz yapılmamıştır. Bu durumda, davalı tarafça itiraz edilmeyen kusur raporu davacılar lehine usulü kazanılmış hak teşkil etmektedir. Buna göre, İtiraz Hakem Heyetince, 01/06/2018 tarihli kusur raporu dikkate alınarak karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, davalı vekilinin kusur oranına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin ikinci istinafı aktüerya raporuna ilişkindir. İtiraz Hakem Heyeti kararına dayanak yapılan 18/06/2018 tarihli aktüerya raporunun yapılan incelemesinde; davalı tarafça sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranı TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz dikkate alınarak hesaplamanın yapıldığı, destek paylarında herhangi bir hatanın bulunmadığı, davalı tarafça yapılan ödemelerin güncelleştirilmiş değerlerinin düşülerek tazminat miktarlarının hesaplandığı ve raporun denetime elverişli olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, davalı vekilinin aktüerya raporuna yönelik iddia ve itirazları tamamen soyut ve yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki üçüncü iddia ve itirazı ise, davacılar lehine verilecek vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğine ilişkindir. Avukatlık Kanunu’nun, “Avukatlık Ücret Tarifesinin Hazırlanması” başlıklı 168. maddesine göre avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. 169. maddesine göre de yargı mercilerince karşı tarafa yükletilebilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz. Dayanağını Avukatlık Kanunu’nun bu hükümlerinden alan 30/12/2017 tarihli ve 30286 sayılı AAÜT’nin “Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nda Ücret” başlıklı 17/2.maddesine göre, “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken tarifenin 2. kısmının 2. bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla tarifenin 3. kısmına göre, avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.”5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesine 13/06/2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanun’un 58.maddesi ile eklenen 17. fıkrasında, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak da yukarıda belirtildiği gibi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “Tarifenin 3. kısmına göre, nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin 1/5’ine hükmedilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu maddelerde “talebi reddedilenler” olarak belirtilenler, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuran sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerdir. Çünkü Sigorta Tahkim Komisyonunun önüne gelen tek bir talep vardır. O da, sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenlerin talebidir. Tahkim Komisyonuna talepte bulunan sigortalının talebine cevap veren ve karşı gerekçelerini ileten sigortacının bu anlamda “talebi kabul edilen” veya “talebi reddedilen” olarak kabul edilmesi olanağı yoktur. Sigortalılar ve sigorta poliçesinden menfaat temin edenler lehine karar verilmesi halinde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkim’de ve Sigorta Tahkim Komisyonunda Ücret” başlıklı 17. maddesine göre, tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.Anayasa’nın 124. maddesine göre, “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” Bu yetki çerçevesinde çıkarılacak bir yönetmelik, dayandığı kanuna aykırı olmamalıdır. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ile getirilen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti, her iki taraf için de avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücreti için beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, açıkça Avukatlık Kanunu’nun 168. ve 169. maddelerine ve 5684 sayılı Kanun’un 30/17. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Kanuna aykırı olan bu yönetmeliğin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda, kanuna aykırı bir yönetmeliğin iptal edilip edilmemesinin önemi de yoktur.Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan 19/01/2016 tarihli “Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 6. maddesiyle, Sigortacılıkta Tahkim’e İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesine eklenen “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti her iki taraf için de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki düzenleme, Sigortacılıkta Tahkim sisteminin amacıyla ve 6327 sayılı Kanun ile getirilen “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asagari Ücret Tarifesi’nde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklindeki maddenin gerekçesiyle bağdaşmamaktadır. Çünkü, 6327 sayılı Kanunla Sigortacılık Kanunu’nda yapılan değişikliklerin genel gerekçelerinden birisi “Sigortacılıkta tahkim sisteminin işlerliliğinin artırılabilmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidildiği” şeklinde belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin gerekçesi de “Sigorta Tahkim Komisyonuna genellikle düşük meblağlar için başvurulmaktadır. Bu durumda talebi kısmen veya tamamen reddedilen taraf için yargılama gideri arasında yer alan avukatlık ücretinin uyuşmazlık konusu miktarla karşılaştırıldığında yüksek kalabildiği dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Kaldı ki, beşte bir oranındaki vekalet ücretinin uyuşmazlığın her iki tarafı için öngörüldüğünün amaçlanmış olması halinde “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklindeki ifade yerine davacı ve davalı ayrımı yapılmayacak ve tereddüt oluşturmayacak biçimde “taraflar” sözcüğünün neden tercih edilmediği de izaha muhtaçtır. Dolayısıyla, kanun koyucunun buradaki açık ve asıl amacı, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuruların tek taraflı olduğu gerçeğinden hareketle, daima davacı tarafta yer alan sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumaktır. Başka bir deyişle, “talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” ifadesi, aleyhine başvuru yapılan davalı konumundaki sigortacıyı içermemektedir.Kanun koyucu burada, tıpkı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tüketicinin, tüketici hakem heyetlerine başvurusunu özendirmek, başvurusunun kabulü üzerine iptal istemiyle açılan davalarda aleyhine karar verilmesi halinde karşılaşacağı vekalet ücreti yükünü azaltmak amacıyla 70. maddesinin (6) nolu bendi ile yapılan: “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir.” şeklindeki düzenlemede olduğu gibi, sigortalılar ve sigortadan faydalananları korumak ve Sigortacılıkta Tahkim Sistemine başvuruyu özendirmek amacıyla, sigortalılar ve sigortadan faydalananlar lehine bir tercihte bulunmuştur.Bu nedenle, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, sigortacılıkta tahkim sisteminin amacına, Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne ve kanun koyucunun iradesine uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde, davalı vekilinin, davacılar …. (müteveffanın kızı) ve …. hakkındaki istinaf başvurusunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/12.ve HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, davacılar …. (anne) hakkındaki istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin, davacılar …. (müteveffanın kızı) ve …. hakkındaki istinaf başvurusunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/12.ve HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davalı vekilinin, davacılar …. (müteveffanın annesi) hakkındaki istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36.maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacılar …. (müteveffanın kızı) ve …. yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin, davacılar …. (anne) yönünden HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.30/04/2019
KARŞI OY Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin davalı istinafının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2018 tarih, 2018/1726 E. ve 2018/8853 K., 07/05/2018 tarih, 2016/10994 E. ve 2018/4624 K. sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih, 2017/5281 E. ve 2018/3189 K. sayılı kararı).