Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/3072 E. 2020/3416 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/3072
KARAR NO: 2020/3416
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI: 2015/1076 Esas – 2018/158 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08.05.2014 günü davacıların çocuğu …’in yönetimindeki plakasız ve tescilsiz motosikletiyle Kızıltepe yönünden Mardin yönüne seyrederken 18+300. Km’ye geldiğinde yolun sağında duraklama yapan sürücü … yönetimindeki … plakalı araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada …’in öldüğünü, kazayla ilgili evrakların Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/229-E 2014/476-K sayılı dosyasında bulunduğunu, davacıların çocuğunun ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, kazaya karışan tescilsiz motosikletin ZMMS poliçesi olmadığından muhatap olarak davanın … aleyhine açılması zorunluluğunun doğduğunu, KTK’nın 110.maddesi uyarınca motorlu araç kazalarında hukuki sorumluluğa ilişkin davaların kazanın meydana geldiği yerde veya sigortacının merkezinin bulunduğu yerde açılabildiğini, bu nedenle davayı İstanbul’da açtıklarını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararlarına göre davacıların olayda 3.kişi olduğundan destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerini belirterek her bir davacı için 200 TL’den toplam 400 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini davacı … için 43.725,64 TL, davacı … için 47.613,80 TL olmak üzere toplam 91.339,44 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya neden olan motosikletin tescilsiz olduğunun belirtildiğini, bu durumda tescilsiz bir aracın sigortalanmasının hukuken mümkün olmadığını ve trafik sigortası da yaptırılamayacağını, …nın sorumluluğunun zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olduğunu, davaya konu kazanın ise yasada …nın sorumluluğuna neden olacak şartları sağlamadığını, açıklanan nedenlerle davalı kuruma husumet yöneltilemeyeceğini ve husumet yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiğini, kazaya neden olan aracın cinsinin belirlenmesi gerektiğini, davalının sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle trafik sigortası bulunmadığı iddia edilen tescilsiz aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini, 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde motosiklet ve motorlu bisiklet tanımlarının yapıldığını, motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi olduğunu, bu nedenle motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararların ZMMS Poliçesi teminat kapsamı dışında kaldığını, bu nedenle öncelikle kazaya neden olan aracın cinsinin tespit edilmesinin gerektiğini, aracın 50 cc’den küçük motor hacmine sahip olması halinde davalının sorumlu tutulamayacağını, 3.kişi sıfatına sahip olmayan kişilere ödeme yükümlülüğünün olmadığını, ölenin kusuru oranında davacının alacaklı borçlu sıfatlarının birleştiğini, …nın yaptığı ödemeler için aracın kusurlu işletenine, sahibine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara rücu hakkının olduğunu, buna göre davacıların aynı alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğini ve artık hukuki yararlarının kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre; davacı anne … için 47.613,80 TL, davacı baba … için 43.725,64 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde kazaya sebebiyet veren motosikletin tescilsiz olduğunun iddia edildiğini, mevcut mevzuata göre tescilsiz olan bir aracın sigortalanmasının hukuken mümkün olmadığını, tescilsiz araçların trafik sigortası yaptırma imkanı bulunmadığını, kazanın kanunda müvekkilinin sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespit edilmediğini, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunmadığını, müvekkili tarafından davacılara tazminat ödemesi yapıldığı takdirde davacının zarara sebebiyet veren müteveffanın mirasçısı olmasından bahisle yapılan ödeme oranında müvekkili tarafından kendisine rücu edileceğini, bu nedenle müteveffanın kusuru oranında davacının alacaklı-borçlu sıfatının birleştiğini, kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp vasıtası ile yapılması gerektiğini, tazminat hesaplamasında TRH-2010 tablosunun kullanılması ve uygulanacak teknik faizin 1,8 olması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatı istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre, kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Kaza tarihi itibari ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış olması nedeniyle Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu … karşılayacaktır. …nın sorumluluğunun kapsamı ise, kaza tarihine göre yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası (Eski) Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 08.05.2014 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak başvuruda bulunulmasına göre destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklı bulunduğundan tazminata hükmedilmiş olmasında; yine kazanın gerçekleştiği 08.05.2014 tarihi itibariyle yeni genel şartlar yürürlükte bulunmadığından aktüerya bilirkişi raporunda yeni genel şartlar ile öngörülen TRH-2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulanmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davalı vekilinin bu yönlere değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Mahkemece SGK’ya yazılan müzekkereye verilen yanıttan davacılara herhangi bir gelir ve aylık bağlanmadığı, rücuya tabi peşin sermaye değerinin bulunmadığı, müteveffanın sigortalılığının bulunmadığı bildirilmiş olduğuna göre davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi de yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabileceği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı haller arasında sayılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre, motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 cc’den fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Aynı Kanun’un 103. maddesinde motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeler gereği, müteveffanın sürücüsü olduğu motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı …’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir. Somut olayda; trafik kazası tespit tutanağına ve diğer belgelere göre, kazaya karışan araç motosiklet olarak belirtilmiş ise de aracın cinsi tutanakta belirtilmemiş, dosyada aracın cinsini belirtir ruhsat örneği veya başkaca bir belgeye rastlanamamıştır. Dolasıyla kazaya karışan aracın trafik sigortası yaptırılması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı …’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; davacı tarafa araca ilişkin delillerini sunması konusunda uygun bir süre verilip, aracın bulunduğu yer bilinebiliyorsa araç üzerinde uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp (bulunmuyor ise ve belirtildiğinde aracın motor nosu, şasi nosu vb. belirleyici özelliklerinden yola çıkılarak tramer kaydının, il emniyet müdürlüğü tescil kaydının araştırılmasıyla), aracın hurdaya ayrılıp ayrılmadığının, ayrıldı ise davacıların davalı …’ndan talep hakkının bulunmadığı, ayrılmadı ise araç motor silindir hacminin belirlenmesi; silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı …’nın sorumlu olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası / Gayrettepe-Istanbul Şubesinin 26/03/2018 tarih ve … numaralı 143.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı …’na iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/07/2020