Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/291 E. 2020/329 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/291
KARAR NO : 2020/329
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI : 2016/300 Esas 2017/910 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacılardan …. eşi diğer davacıların babası olan …’ın 17/06/2010 tarihinde kullanmakta olduğu motosikletine arka kısmından davalıya sigortalı… idaresindeki … plakalı otobüsün çarpması neticesinde ölümü ile davacıların desteklerini kaybettiğinden bahisle, her bir davacı için 250,00’şer TL’nin 17/08/2015 tarihiden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile davacı … için 7.666,55 TL, … için 5.825,76 TL, … için 7.347,79 TL, … için 59.901,66 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın zaman aşımına uğradığını ve meydana gelen kazadaki kusuru kabul etmediklerini, varsa sorumluluklarının poliçe teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, ayrıca davcıların desteğinin müterafik kusuru bulunduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının kabulüne, davacı … için 59.901,66 TL, davacı … için 7.666,55 TL, davacı … için 7.347,79 TL ve … için 5.825,76 TL’nin 01/09/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki motosikletin tescilsiz ve plakasız olduğunu, olay yeri olan kavşağa geldiğinde yola gereken dikkatini vermediğini, kendisine hitap eden dur levhasına uyarak durması ve yola etkin şekilde kontrol etmesi gerekirken bunu yapmayıp ilk geçiş hakkını ana yol üzerinde seyreden otobüse bırakmadan aniden yola çıkış yapması ile asli kusurlu sayıldığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmadığını, müvekkili sigorta şirketine sigortalı olan aracın sürücüsüne atfedilebilinir bir kusurun bulunmadığını, davacıların sigortalı olan araç sürücüsünden de şikayetçi olmadığını ve dava açılmadığını, müteveffanın net asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği kabul edilerek hesaplama yapıldığını, pasif dönem gelirine asgari geçim indiriminin dahil edilmediğini, AYİM tablosu ve çocuk sayısına göre davacı eş için hesaplanan tazminattan %2 oranında yeniden evlenme ihtimali indirimi yapıldığını, destek paylarının davacı eş ve çocuklar arasında dağıtıldığını, anne ve babanın hayatta olup olmadığının bilinmediğini, anne ve baba için pay ayrılmadığını, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların dikkate alınmadığını ve değerlendirilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17.06.2010 tarihinde davalı ….’ye kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS sigortalı bulunan dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki tescilsiz motosiklete çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacıların eş ve babası olan …’ın vefat ettiği, olay nedeniyle vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi değerlendirildiğinde; aynı olay nedeniyle Gerze Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/109 Esas sayılı dosyası kapsamında trafik bilirkişisinden alınan 05.07.2010 tarihli kusur raporunda motosiklet sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, ATK’dan alınan kusur raporunda ise motosiklet sürücüsü …’ın asli, otobüs sürücüsü…’ın tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince kusur oranlarının belirlenmesi için ayrıca bir kusur raporu alınmamış, aktüer raporunda dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’a %25 kusur verilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece oransal olarak kusurun belirlenmesi için rapor alınmaksızın kusur belirleme konusunda uzmanlığı bulunmayan aktüerya raporundaki %25 oranındaki kusur belirlemesine göre karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde dosya içinde davacılar murisinin ölüm nedeninin; geçirdiği trafik kazasına bağlı kafa içi kanama olarak belirtildiği, trafik kaza tespit tutanağından sürücü murisin kask takıp takmadığına ilişkin işaretlemenin belirsiz olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yaralanan bölgenin kafa bölgesi olması nazara alındığında desteğin kask takmamasının zarara etkili olduğu değerlendirildiğinde hesaplanan tazminattan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmemiş olması doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/16975 E. ve 2019/9179 K. sayılı kararı).Davalı vekilinin aktüerya raporuna karşı istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; aktüerya raporunda kaza tarihinde geçerli olan PMF yaşam tablosuna göre ölenin geride eşi ve iki çocuğu kaldığı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Geride kalan eşin 38 yaşında olması ve iki çocuğu bulunması nedeni ile evlenme ihtimali AİM tablosuna göre %0 alınmış olup istinaf dilekçesinde belirtildiği şekilde %2 alınmadığından bu hususta teknik hesaplamada bir hata bulunmadığından istinaf itirazı yerinde değildir. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve pasif devrede zararın asgari geçim indirimsiz asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerekmektedir. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez. Bu nedenlerle, pasif döneme ilişkin hesaplamanın AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması gerekmekte olup, bilirkişi raporunda da, pasif döneme ilişkin hesaplama AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılmış olmasına göre hata bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir.Müteveffanın Uyaptan alınan nüfus kaydına göre annesinin sağ olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde anneye de pay ayrılarak hesaplama yapılması gerekirken müteveffanın sağ olan annesinin payı nazara alınmaksızın hesaplama yapılmış olması doğru olmamıştır.O halde mahkemece yapılması gereken; Kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun belirlenmesi için kusur raporu alınması ve aktüer bilirkişiden müteveffanın annesi de sağ olduğundan anneye düşecek pay da ayrılarak hesaplama yapılması için ek rapor alınması, müteveffanın kask takıp takmadığı, müterafik kusurun oluşup oluşmadığının tartışılarak müteveffanın kask takmadığının kabulü halinde hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak ( kazanılmış haklar da gözetilerek) sonucuna göre karar verilmesidir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı …. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası T.A.O. İstanbul Avrupa Kurumsal Merkezi Şubesinin 22/12/2017 tarih ve … numaralı 126.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/02/2020