Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2812 E. 2020/3524 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2812
KARAR NO: 2020/3524
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2014/1547 Esas 2018/383 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … plakalı motosikleti ile 05/07/2014 tarihinde Kartal yönünde seyir halide iken, …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışmaları sonucunda kaza oluştuğunu, kaza sonucu müvekkilinin yaralanarak hastaneye kaldırıldığını, bu nedenle 05/07/2017 tarihli trafik kazası nedeni ile oluşan tüm maddi zararlar, tedavi masrafları ve ileride oluşabilecek kalıcı hasarlar için 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile toplanılacak delillere göre ileride belirlenmek üzere 10.000,00 TL maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesine özetle; Uğranılan kazada müvekkili şirketin şoförünün herhangi bir kusurunun bulunmadığını, trafik kaza tespit tutanağındaki kusur oranını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı aracın müvekkili tarafından 02/01/2014 – 02/01/2015 vadeli … nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, zorunlu mali mesuliyet sigortası meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğundan, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçeesindeki limitler ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’nın açılana davaya karşı herhangi bir savunmada bulunmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “A-Maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 1-2.732,49 tl geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 18/07/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar (sürücü … ve işleten … AŞ) yönünden kaza tarihi olan 05/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; B-Manevi tazminat davasının, 1-Sigorta şirketine karşı açılan davanın reddine; 2-Diğer davalılar yönünden takdiren 4.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada müvekkili şirket şoförünün kusuru bulunmadığını, kusura ilişkin ATK’dan alınan bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, talepte faiz başlangıç tarihi gösterilmediğinden kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığını ifadeyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Olay günü aracı kendisinin kullandığını, benzin istasyonuna girmeye çalışırken aynadan bir şey görünmediğini, dönüş yaparken davacının kullandığı aracın aniden kendi kullandığı araca çarptığını, kusurunun bulunmadığını, kararın yerinde olmadığını beyan etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Maddi Tazminata ilişkin istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. Fıkrasında: “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında: “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır. Maddi tazminat istemine ilişkin kabul edilen miktar 2.732,49 TL’dir. Bu halde kabul edilen miktar yönünden kararın verildiği tarih itibarı ile 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı tarafın İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı tarafın maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Manevi Tazminata ilişkin istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK kusur raporunun istinaf talep eden davalı …’ya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden davalı …’ nın kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 16/09/2015 tarihli bilirkişi raporu davalı … A.Ş.’ye 21/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalı süresinde rapora itiraz etmiştir. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; ATK Trafik ihtisas Dairesince düzenlenen 16/09/2015 tarihli rapor ile “Davalı Sürücü …’nın, %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu, davacı Sürücü … ‘un, kusursuz olduğu” bildirilmiştir. Bu durumda trafik kaza tespit tutanağı ve diğer belgeler incelenerek düzenlenen kusur raporunun olayın oluşuna uygun düştüğü, alınan kusur raporuna göre de davalının tam kusurlu olması nazara alındığında verilen kararda usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yarlanmasının mahiyeti, maluliyet oranı, iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, dosya içerisindeki belgelere göre davacı, faiz talebinde bulunmakla birlikte faiz başlangıç tarihi yönünden belirtmede bulunmamıştır. 6100 sayılı HMK’nun 26/1.maddesindeki “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; faize 18/07/2014 dava tarihinden itibaren karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde 05/07/2014 kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmayıp, faize ilişkin olarak manevi tazminat yönünden ve ayrıca talepte bulunan/bu açıdan istinaf eden davalı … A.Ş. açısından hükmün düzeltilmesi gerektiği kanatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurularının, maddi tazminata ilişkin karar bakımından kararın kesin olması nedeniyle ve manevi tazminat miktarı ile kusur açısından HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca reddine; faize ilişkin olarak manevi tazminat yönünden ve ayrıca talepte bulunan/bu açıdan istinaf eden davalı … A.Ş. açısından hükmün düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … A.Ş. vekili ile davalı …’nın yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminata yönelik istinaf başvularının HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince REDDİNE, B- Davalı … A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: A-Maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 1-2.732,49 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalılardan sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 18/07/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar (sürücü … ve işleten … A.Ş.) yönünden kaza tarihi olan 05/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; B-Manevi tazminat davasının, 1-Sigorta şirketine karşı açılan davanın reddine; 2-Diğer davalılar yönünden takdiren 4.000,00 TL üzerinden kabulüne; Kabul edilen 4.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 05/07/2014 tarihinden itibaren, davalı … A.Ş. yönünden 18/07/2014 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine; C-Yargılama gideri,vekalet ücreti vd; 1-Alınması gerekli 459,89 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 204,95 TL den mahsubu ile 254,94 TL’nin davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 2-Maddi tazminat davası yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 3-Maddi tazminat davası red edilen kısım yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve davalı … A.Ş’e verilmesine, 4-Manevi tazminat davası yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … şirketinden istenen manevi tazminatın red edilen kısım yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … şirketine verilmesine, 6-Manevi tazminat davası red edilen kısım yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … AŞ’e verilmesine, 7-Davacı tarafça yapılan 204,95 TL peşin harç, 600 TL bilirkişi ücreti, 471,90 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.276,85 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 171,92 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı …’nın manevi tazminata ilişkin istinaf incelemesi esastan yapıldığından, Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (Manevi Tazminata İlişkin 4.000,00 TL miktara göre) 273,24 TL istinaf karar harcından peşin alınan 115,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 158,24 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendisi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf talebinde bulunana iadesine, 3-Davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 4-İstinaf aşamasında davalı … A.Ş. tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020