Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2686 E. 2020/3588 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/2686
KARAR NO : 2020/3588
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI : 2016/786 Esas – 2018/258 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/07/2010 tarihinde müvekkilin murisi …’nun sevk ve idaresindeki araç ile davalı şirkete ZMMS ile sigortalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen kazada …’nun vefat ettiğini, olayda davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, …’nun eşi olan müvekkili ve anne-babası tarafından kendi adlarına açılan davada davalı aleyhine tazminata hükmedildiğini, kaza anında müvekkili hamile olup kazadan yaklaşık 5 ay sonra …’nun doğduğunu, çocuk … için tazminat ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce ibraname düzenlendiğini, … için 6.823,00 TL ödeme yapıldığını, iş bu davanın 2 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince “Davanın hak düşürücü süre yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin verdiği kararın yanlış olduğunu, davanın açıldığı tarihte … daha doğmamış olduğundan yapılan ödemelerle hiçbir ilgisi olmadığını ve ileri dönemi kapsamak üzere ibraname verilmesinin de yasal olmadığını, Av. … müvekkil küçük …’nun vekili olsa veya anne … kızı Damla adına velayeten Av. … vekalet vermiş olsa dahi, yine yerel mahkeme kararının doğru olmadığını, davanın red gerekçesini 2 yıllık hak düşürücü süreye dayandırıldığını, tazminat miktarının yetersiz olup olmadığını belli olmadığından bilirkişi incelemesiyle anlaşılacağını da belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/201 Esas ve 2015/28 Karar sayılı dosyasında davacılar …, … tarafından kendi adlarına destekten yoksun kalma tazminatı talebiyle açıldığı, bu davada alınan bilirkişi raporunda dava öncesinde davacılara 46.732,00 TL ödeme yapılmış olduğu, dava dışı çocuk … içinse 6.823,00 TL ödeme yapılmış olduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, davacının o davada ödeme tutarlarına ve hesaplamaya itiraz etmediği, bu hesaplama ile bulunan tutar dikkate alınarak karar verildiği, kararın 24/03/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu görülmüştür. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.Somut uyuşmazlıkta dava yaşı küçük …’ya velayeten annesi Hicran tarafından açıldığı, … doğum tarihinin 02/01/2011 olduğu, davalı vekili tarafından sunulan …’ya velayeten annenin isim ve soy ismi ile düzenlenen tarih içermeyen ibraname de …’nun 24/07/2010 tarihli trafik kazasında ölümü nedeniyle 6.823,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının alındığı ve sigorta şirketinin ibra edildiği yazılıdır. Tazminat bedelinin yatırıldığına ilişkin ekli 24/02/2011 tarihli … Bankasına ait dekont da hesap sahibi olarak … gözükmekte olup ibranamede belirtilen Banka şubesi ve hesap numarası ile tazminatın yatırıldığı şube ve hesap numarasının birbirini tuttuğu görülmektedir. Anlaşılacağı üzere ibranamede belirtilen tazminatın ödemesi ise … dünyaya geldikten sonra avukat … banka hesabına yapılmıştır.İbranamede açıkça avukat olan … ismi yazılı değildir. Ancak 6.823,00 TL bedelli ibranamede … ait imza ile … için düzenlenen ibranamedeki imzanın birbirine benzediği; İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/201 Esas ve 2015/28 Karar sayılı dosyasında davacı … tarafından düzenlenen vekaletnamede ki … imzası ile … için düzenlenen ibranamedeki imza arasında farklılık bulunduğu gözlenmiştir. HMK’nın 76.maddesine göre “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.” 74/1.maddesine göre de; “Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.”  TBK’nın vekaletin kapsamı başlıklı 504.maddesine göre “Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. Vekâlet, özellikle vekilin üstlendiği işin görülmesi için gerekli hukuki işlemlerin yapılması yetkisini de kapsar. Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz. ” TBK’nın 504 ve HMK’nın 74. maddelerinde getirilen bu yasal düzenlemeler ile ibra verilmesi de özel yetkili gerektiren haller arasında sayılmıştır.Elde ki davada ibranamede ki imzanın küçük …’ya velayeten annesi Hicran tarafından mı yoksa avukat … tarafından mı atıldığı net bir şekilde belirlenememiştir. İmzanın vekil … ait olması halinde ise Sigorta şirketi tarafından küçük …’ya velayeten annesi Hicran tarafından düzenlenmiş vekaletname örneği dosyaya sunulmamıştır. KTK ‘nın 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup resen nazara alınması gerektiği de değerlendirildiğinde, öncelikle küçük …’ya velayeten düzenlenen ibranamedeki imzanın kime ait olduğu konusunda beyanda bulunmak üzere taraflara kesin mehil verilmesi, imzanın küçük …’ya velayeten annesi Hicran tarafından düzenlenmiş vekaletnameye istinaden avukat … tarafından atıldığının iddia edilmesi halinde sigorta şirketi vekiline hasar dosyası içeresinde varsa … adına düzenlenmiş vekaletnameyi sunmak üzere kesin mehil verilmesi, vekaletname sunulamaması halinde HMK’nın 74/1 ve TBK’nın 504.maddesindeki özel yetkide denetlenerek KTK’nın 111.maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenini geçip geçmediği değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi; Vekaletname ibraz edilememesi halinde ise yetkisiz vekilin yaptığı için asili bağlamayacağının düşünülmesi; İbranamenin çocuğa velayeten anne tarafından imzalandığının iddia edilmesi ve imzanında anne Hicran’a ait olduğunun anlaşılması halinde ise ödemenin ibranamede belirtilen hesaba yapılmış olması, ödeme tarihinin davacının doğum tarihinden sonra olması ve dava tarihi olan 01/07/2016 tarihi itibarıyla iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olmasına da değerlendirilerek karar verilmesi, imzanın anne Hicran’a ait olmadığının anlaşılması halinde ise ibranamenin geçersiz olacağı ve davacıyı bağlamayacağının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2020