Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2458 E. 2020/3599 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2458
KARAR NO: 2020/3599
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI: 2016/392 Esas – 2018/132 Karar
DAVA: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı…vekili dava dilekçesinde özetle; Müteveffa …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 24/07/2015 tarihinde Ankara-Aksaray yolu 113.km … Petrol içerisinde park halindeki çekiciye arkadan çarpması sonucu trafik kazası yaptığını, olay sonucu müvekkilinin maddi manevi destek sağlayanı olan … iş başındayken kaza sebebiyle olay yerinde ve olay anında vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla HMK’nın 107.maddesi uyarınca artırılmak üzere müvekkili … için şimdilik 5.000,00 TL, çocuk … için şimdilik 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle, 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminat taleplerinin teminat dışında bulunduğunu, işletenin sorumlu olmadığı zararlardan, işletenin sorumluluğunu teminat altına alan müvekkil şirketin sorumlu olmasının kabulü hukuken mümkün olmadığını, müteveffa sürücünün dava konusu zararın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, dava konusu olayda sigortalı aracın sürücüsü tam kusurlu olduğundan tazminat talebi teminat dışı olduğunu, kendi kusuru nedeniyle bulunduğu araçta vefat edenin desteğinden yoksun kalan davacılar, TBK 52/1 fıkrası gereğince işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen müvekkilden tazminat talep edemeyeceklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın kısmen kabulüne, davacı…eş … için 139.111,64 TL, davacı … için 12.372,07 TL destekten yoksun kalma tazminatını, davalı … yönünden dava tarihi olan 04/04/2016 tarihinden itibaren davalı … yönünden kaza tarihi olan 24/07/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiş, bu karara karşı davalı … A.Ş. tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı…yanın sürücüye yahut işletene karşı dava hakkı bulunmadığı gözetilerek sorumluluk riski kapsamında olmayan tek taraflı vefat taleplerinin de bu yönüyle reddi gerektiği halde bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmemiş olması karşısında kararın incelenerek kaldırılmasını talep ettiklerini, KTK’nın 92/c maddesi gereğince açıkça işletenin bu kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepleri teminat dışında bıraktığını, KTK’nın 92/g. ve h.maddesi gereğince de davacı…taleplerinin de teminat dışı olduğunu, nitekim hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri ve ilgililerin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri KTK’da teminat dışı olarak düzenlendiğini, olay sırasında müteveffanın alkollü olup olmadığının da araştırılmadığını, davaya konu kazanın da iş kazası olduğunun açık olduğu, iş kazalarında SGK’nın aylık gelir bağladığını, bu gelirin peşin sermaye değerini müvekkili şirkete rücu ettiğini, müteveffanın anne -babasının hayatta olup olmadığı bu kişilerin destek payı bulunup bulunmadığının dikkate alınmadığını, mahkemece dosyanın aktüer hesabına gönderilmeden önce kusur raporu alınması gerekirken kusur raporu alınmadan tazminat hesabı yapıldığını, müteveffanın eşinin hesap tarihi itibariyle yeniden evlenip evlenmediğinin araştırılmasını, evlenmiş ise hesabın evlilik tarihine kadar yapılması gerekirken bu husus incelenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 24/07/2015 tarihinde davalı …şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacıların miras bırakanı sürücü …’un sevk ve idaresindeyken tek taraflı kaza yapması sonucu, …’un vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulundukları anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan…yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların desteği müteveffanın, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları, Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.). Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 23/06/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı…taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır. Davalı…tarafça, Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülmüş ise de 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, 6704 sayılı Kanun ile değişikliğinden önce, “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. 2918 sayılı KTK’nın 95. maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Somut olayda poliçe tanzim tarihi 25/02/2015, kaza tarihi 24/07/2015 tarihindir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 16/02/2015 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davalı…vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Kaza tespit tutanağı içeriğine göre davacıların desteğinin asli kusurlu olduğu tespit edilmiş olup alkol durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı gözetildiğinde, nasıl ki ölüm nedeniyle doğrudan davacı…üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacak ise (sürücü) desteğin müterafik kusuru da aynı şekilde davacıya yansıtılamayacaktır. Bu nedenle kusur ve alkol durumuna ilişkin davalı…vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Dosya kapsamında bulunan nüfus kayıtlarına göre desteğin anne ve babasının destekten önce vefat etmiş olmalarına, davacı…eşin yeniden evlenmemiş olmasına göre aktüer hesaplamasına; Yine yargılama aşamasında SGK’ya yazılan müzekkere cevabından hak sahiplerine iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm geliri bağlandığına dair bir kaydın olmadığının, desteğin eşi ve oğlu …’a 506 sayılı Yasa’nın 66/A maddesi gereği ölüm sigortası kolundan aylık bağlandığının, üçüncü şahıs aleyhine rücu davası açılmayacağından hak sahiplerine bağlanan aylıkların peşin değer hesabının bulunmadığının belirtilmiş olmasına göre davalı…vekilinin bu yönlere değinen istinaf başvuruları yerinde değildir. Bu durumda, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı…vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 10.347,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.587,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.760,85 TL harcın davalı … A.Ş. tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı…üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … yönünden kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, davacı … yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/09/2020