Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/245 E. 2020/90 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/245
KARAR NO : 2020/90
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 24/01/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; miras bırakanın sevk ve kontrolündeki … plakalı motosiklet ile … plakalı motosikletin 12/02/2011 tarihinde karıştığı kazada vefat ettiği, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü miras bırakanın asli kusurlu, … plakalı karşı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, miras bırakanın vefatına bağlı olarak başvuranların destekten yoksun kaldığı, miras bırakanın kullandığı … plakalı motosikletin kaza tarihinde trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı açıklanarak başvuranlar adına talep edilecek tazminat miktarının bilirkişi incelemesinden sonra ayrı ayrı belirtileceği açıklanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada …’in vefat ettiği, kaza sonrasında müteveffanın eşi tarafından yapılan tazminat başvurusunun reddedildiği, müteveffanın olayda asli kusurlu bulunduğu, Genel Şartlarda yer alan düzenleme gereğince desteğin kusuruna denk gelen zararın teminat dışında olduğu, alacaklı borçlu sıfatının birleştiği bu nedenle tazminat talep edilemeyeceği açıklanarak davanın reddini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince, “davanın kabulüne, 114.277,30 TL’nin davalı Güvence Hesabı’ndan alınarak başvuran …’e ödenmesine, 18.551,27 TL’nin davalı Güvence Hesabından alınarak başvuran …’e ödenmesine, 14.955,95 TL’nin davalı Güvence Hesabından alınarak başvurana …’e ödenmesine, 12.658,92 TL’nin davalı Güvence Hesabından alınarak başvuran …’e ödenmesine , hükmedilen alacağın 24/03/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine” karar verilmiş bu karara itiraz eden davalı sigorta vekilinin itirazına karşı İtiraz Hakem Heyeti, “İtirazının kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvuru sahiplerinin taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu trafik kazasının 12/02/2011 tarihinde gerçekleşmesine rağmen İHH tarafından itiraz tarihinde bulunmayan 01/06/2015 tarihli ZMSS Genel Şartları değişikliği ve TBK’nın 135.maddesi gereğince, alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesinin doğurduğu gerekçeleriyle tazminat talebinin reddedildiğini, ancak her sözleşmenin kurulduğu andaki mevzuata tabi olduğunu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan KTK’nın 90.maddesinin açık hükmü gereğince maddi tazminat konularında ZMSS Genel Şartlar hükümleri değil TBK’nın uygulanması gerektiğini, kanunda yer almayan hususlarda ZMSS Genel Şartlarda da düzenlenme yapılacağının hüküm altına alındığını, 2918 sayılı Yasa’nın teminat dışında kalan hususlar başlıklı 92.maddesinin eski halinde de Genel Şartlara atıf olmadığını, tek taraflı ölümlerin de teminat dışı haller arasında düzenlenmediğini, bu nedenle yeni Genel Şartlara atıf yapılarak talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 12/02/2011 tarihinde davacıların murisi …’in kullandığı … plakalı motosiklet ile dava dışı …’ın kullandığı … plakalı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında davacıların eşi ve babaları olan … vefat ettiği anlaşılmıştır. Kazaya karışan her iki aracında ZMSS poliçesinin bulunmadığı bu nedenle davalı Güvence Hesabına karşı destekten yoksun kalma tazminat talebinde bulunulduğu, Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacılar murisinin %75 kusur oranı ve PMF 1931 Yaşam Tablosu uygulanılarak yapılan hesaplama içeren aktüer rapor hükme esas alınarak davacılar için ayrı ayrı destekten yoksun kalma tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince karar kaldırılarak başvurunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacılar …, …, … yönünden Uyuşmazlık Hakem Heyetinde kabul edilen miktarlar göz önüne alındığında; Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacı … için 18.551,27 TL, … için 14.955,95 TL, … için 12.658,92 TL, maddi tazminata hükmedilmiş olup, itiraz üzerine İHH kararı ile reddedilen tutarda aynı olmuştur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, hakemin verdiği 40.000,00 TL’ye kadar olan kararların her iki taraf için kesin olduğu, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir. İtiraz Hakem Heyeti tarafından davacılar …, … ve … bakımından reddine karar verilen dolayısıyla istinaf talebi bakımından uyuşmazlık konusu edilen tazminat miktarları her bir davacı yönünden ayrı ayrı değerlendirildiğinde, miktarlar, 5684 sayılı Kanunu’nun 30/12. fıkrasında belirtilen 40.000,00 TL’lik istinaf/temyiz sınırın altında kalmaktadır. Bu durumda, bu davacılar bakımından İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması olanaklı olmadığından davacılar …, …, … yönünden yapılan istinaf başvurusunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. ve HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır. Davacı … yönünden istinaf incelemesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde: “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c)İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d)Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f)Manevi tazminata ilişkin talepler.” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nın 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın talep edilmesi olanaklıdır. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacı …’in ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı; dolayısıyla araç sürücüsünün kusurunun, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği; olayda sürücü kusurlu, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduklarına göre, davalı Güvence Hesabının zarardan sorumlu olduğu ve davacının destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği kabul edilmeli taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı v.s. ilamları uyarınca) (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2017/203 Esas 2019/8775 Karar 01/10/2019 tarihli ilamı). Açıklanan nedenlerle, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. ve HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun davacılar …, …, … yönünden reddine, davacı … yönünden ise istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine gönderilmek üzere Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davacılar vekilinin davacılar …, …, … yönünden yaptığı istinaf başvurusunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. ve HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE, B-Davacılar vekilinin davacı … yönünden istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, 3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine, 4-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2020