Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2289 E. 2020/3495 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2289
KARAR NO: 2020/3495
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/04/2018
NUMARASI: 2017/881 Esas – 2018/394 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 02/10/2011 tarihinde … plaka nolu aracın kusuruyla meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı kazada ağır yaralandığını, kazaya kusuruyla sebebiyet veren … plaka nolu aracın davalı … şirketi tarafından … nolu ZMMS Poliçesi ile sigortalandığını, davacı tarafından davadan önce talep edilen kalıcı maluliyet tazminatı ödenmediğinden tahsili için işbu davanın açılması gerektiğini beyan ederek şimdilik 5.000,00 TL maluliyetten doğan tazminatın davacının fiili geliri üzerinden davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine, hükmedilen alacağa ilk başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonra işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafça ikame dilen davanın zamanaşımına uğradığını, davalı … şirketinin KTK’nın 91.maddesi ve ZMMS uyarınca sigortalısının kusuru ile 3.şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere teminat altına aldığını, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca dava konusu kazaya ilişkin ceza yargılamasında alınan kusur raporunun huzurda görülen davada yapılacak kusur tespitine dayanak teşkil etmesinin mümkün olmadığını, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi gerektiğini, davalı şirketin davacının geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı giderlerinden sorumlu olmadığını, Hazine Müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir Aktüer tarafından tazminat hesabının yapılması gerektiğini, SGK tarafından davacıya yapılan ödemelerin tespit edilmesi gerektiğini, var ise tazminattan indirilmesi gerektiğini, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyan etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Açılan davanın kabulüne, toplam 64.611,84 TL maluliyet tazminatının 13/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafa SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesine rağmen yerel mahkeme tarafından bu hususta hiçbir araştırma yapılmaksızın geçici iş göremezlik ödemeleri tenzil edilmeden hüküm tesis edildiğini, bu durum davacının mükerrer ödeme almasına ve sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu, hükümde esas alınan %100 kusur oranı gerçeği yansıtmadığını, SGK tarafından müvekkilinin şirket aleyhine ikame edilen rücu davasında alınan kusur raporlarında sigortalı araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu tespit edildiğini, bu nedenle tam kusur oranı dikkate alınarak karar verilmesi haksız ve hukuka aykırı nitelikte olduğunu, dava konusu zarara ilişkin Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi ve bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilmiş rapor mevcutken Yerel Mahkemeye ibraz edilen %100 kusur oranını gösteren raporun kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava trafik kazasından kaynaklanan kalıcı maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri hüküm altına alınmıştır.Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasına ilişkin kusur durumuna ilişkin 17/06/2016 tarihli bilirkişi raporun davalı vekiline HMK 281. maddesine göre ihtaratlı olarak 28/06/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı tarafça raporun tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde rapora itiraz edilmemiştir. Bu haliyle HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde davalı vekilince bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilmediğinden bu durum davacı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturmakta olup kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin kusura istinafının yerinde değildir.HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.Beden bütünlüğü ihlal edilen kişi bu ihlal nedeni ile tamamen veya kısmen çalışamaz duruma gelmişse, bundan doğan zararının tazminini de talep edebilir. Kaza geçiren kişinin, tedavi gördüğü süre içinde iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış bulunması geçici iş göremezliktir. Dosya kapsamında dava dilekçesi ile açıkça kalıcı maluliyet tazminatı talep edilmiş olup geçici iş göremezlik tazminat talebinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de sürekli ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli maluliyet tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece bilirkişinin sürekli maluliyete ilişkin tazminat hesabı esas alınarak hüküm kurulması, ıslah dilekçesi ile talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden hüküm bu yönden düzeltilmiştir ( Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek davanın sürekli iş göremezlik tazminat tutarı olan 60.531,60 TL üzerinden kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile ilgili usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, Toplam 60.531,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 13/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalından alınarak davacıya verilmesine, 2- Usulüne uygun olarak açılmış geçici iş göremezlik tazminat davası bulunmadığı nedenle 4.080,24 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 3-Karar tarihinde alınması gerekli 4.134,91 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 221,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.913,84 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.951,00 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 221,07 TL harç toplamı 2.172,07 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.008,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/09/2020