Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2267 E. 2020/743 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/2267
KARAR NO : 2020/743
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/02/2018
NUMARASI : 2017/513 Esas – 2018/184 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekilli şirket tarafından KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile sigortalanan davalı şirkete ait … plakalı aracın 01/02/2016 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası gelmesine neden olduğunu, müvekkilinin davalıdan olan 22.474,97 TL alacağına ilişkin Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası icra takibi yapıldığını, davalı tarafından, yapılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek yapılan itirazın iptali ile ticari faizi ile birlikte tahsiline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre kaza olayının şoku nedeniyle olay yerinden ayrılmanın terk sayılmayacağı gibi müvekkilinin alkollü olduğu veya ehliyetsiz olduğu ispatlanamamış olup rücu şartı gerçekleşmediğini bu nedenle davanın reddine, kötüniyetli davacı üzerine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Davanın esastan reddine, davanın şartlar oluşmaması nedeniyle kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında bilirkişiler tarafından dosya kapsamında “Kaza Yeri Tetkiki” ve “Kaza Analizi” ile trafik kuralları, hasar ve kusur değerlendirilmesi gerçekleştirildiğini, rapor sonucunda davalıya ait sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu ve diğer dosya ayrıntıları ile birlikte müvekkilinin sigortalısından rücu talebinde bulunma imkanı olduğunun tespit edildiğini ancak ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verildiğini, mahkemenin gerekçeli kararında davalıya ait araç sürücüsünün olaydan 30 saat sonra ifade vermeye gittiğini belirttiğini, bu hesaplama hatalı olmakla birlikte, doğru olduğu kabul edilse dahi burada davalının kötüniyeti açıkça anlaşıldığını, bilirkişiler tarafından araç sürücüsünün alkol tespiti ve sürücü belgesi tespiti mümkün olmadığı tespit edildiğini, KTK Genel Şartları B.1 B.4 maddelerine aykırı olarak olay yeri terkedilmiş ve söz konusu belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranıldığını, davalı sorumluluğundaki aracı kullanan kişinin firar etmiş olması nedeniyle ispat yükü yer değiştirdiğini, kaza tutanağında firar tespiti de bu hususu destekler nitelikte olduğunu, bilirkişi raporunda davalının 1.dereceden asli tam kusurlu olduğu, mahkeme tüm bu değerlendirmeleri göz ardı ederek yalnızca olay yerini terk etmenin rücuya sebep olmayacağı görüşü ile yüzeysel bir değerlendirme yaptığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davaya konu sigortalı araç davacı … nezdinde 15/05/2015-2016 tarihleri arasında ZMSS Poliçesi ile sigortalıdır. Kaza sonrasında 01/02/2016 tarihinde düzenlenen kaza tespit tutanağı ile … plaka sayılı aracın sürücünün tespit edilemediği, kaza mahallinden kaçtığı saptanmıştır.01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Genel Şartlar A.5.10. maddesi “Zorunlu haller (tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerindeki ihlaller nedeni ile sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” teminat dışı hal olarak düzenlenmiştir.Somut olayda; sürücü Tunahan Demiral kazanın ertesi gün 02/02/2016 tarihi saat 16:06 da alınan ifadesinde “olayın şoku ve korkuda olduğunu, kuzeninin kendisine yardım etmesi için bıraktığı yere gittiğini” belirtmiştir. Kazanın 01/02/2016 tarihinde 00:05 civarında, akan trafikte gerçekleştiği, kaza sonrası sürücüye yönelik kaza mahallinden ayrılmasını gerektirir haklı bir nedenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle hasarın teminat içinde olduğunu ispat yükümlülüğü sigortalıdadır. Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılması hatalı olmuştur. O halde mahkemece ispat yükü sigortalı davalıda olduğu kabul edilerek değerlendirme yapıp davalı delileri değerlendirilerek karar verilmesi gerekmiktedir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2020