Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/210 E. 2020/238 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/210
KARAR NO : 2020/238
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 20/12/2017
NUMARASI : 2017/6753 D.İş Esas 2017/6753 D.İş Karar
(İtiraz Hakem Heyeti 13/11/2017 tarih, 2017/İHK-4583)
DAVA : Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.07.2008 tarihinde … plakalı araç ile meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin araçta yolcu konumunda bulunduğunu, müvekkilinin yaralanmasına sebep olan kazada araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalı … şirketine başvuru yapılmasına rağmen cevap verilmediğini, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda davacının %20 sürekli iş göremezlik ve 6 ay geçici iş göremezliğe uğradığının tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.001,00 TL daimi iş göremezlik tazminatı ve 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 15.001,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik talebini 83.377,00 TL, geçici iş göremezlik talebini de 3.078,00 TL toplam 86.455,00 TL miktara yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, kanunda öngörülen sekiz yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının ceza zamanaşımı süresi geçtikten sonra 08.03.2017 tarihinde maluliyet raporu aldığını, davacının 06.07.2008 tarihinde kaza nedeniyle hastaneye başvurduğunu, 12.07.2008 tarihinde taburcu olduğunu, davacının kendi talebiyle aldığı rapor tarihine değin tedavi gördüğüne ve bedensel zararın bu tarihe kadar gelişim gösterdiğine dair bir bilgiye rastlanmadığını, zarar ile ilgili gelişen durumda söz konusu olmadığını, rapor tarihinde zamanaşımı işlemeye başladığı tarih olarak kabul edilemeyeceğini, emsal Yargıtay kararlarında da bu hususun doğrulandığını belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, “dava zamanaşımı süresinden sonra açmış ve davalı tarafından da zamanaşımı def’i ileri sürülmüş olmakla başvuru sahibinin maluliyet tazminatı talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine” karar vermiş, davacı vekilinin itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, “davacı vekilinin itirazının kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvuru sahibinin talebinin kabul ile 86.455,00 TL tazminat tutarının 29.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın 06.07.2008 tarihinde meydana geldiğini, davacının ceza zamanaşımı süresi geçtikten sonra 08.03.2017 tarihinde maluliyet raporu aldığını, bu dosyaya KTK 109/2 sayılı Kanun’unda belirtilen 10 yıllık sürenin uygulanmasının mümkün olmadığını, 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, davanın süresinde açılmadığının sabit olduğunu, hakem heyeti tarafından maluliyetin tam olarak ne zaman tamamlandığı araştırılmadan maluliyet rapor tarihinin zamanaşımı başlangıç tarihi olarak esas alınmasının yerinde olmadığını, maluliyetin ne zaman tamamlandığının araştırılarak bu tarih itibariyle zamanaşımı değerlendirmesi yapılması gerektiğini belirterek İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 06/07/2008 tarihinde dava dışı sürücünün yönetimindeki davalı … şirketine ZMMS sigortalı bulunan … plakalı aracı ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir.Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 Tarih 2008/4-326 E. 2008/325 K.).
Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.
Somut uyuşmazlıkta trafik kazası 06/07/2008 tarihinde gerçekleşmiş, Tahkim Komisyonuna başvuru 14/06/2017 tarihinde yapılmıştır. Başvuru dilekçesinde 08/03/2017 tarihinde alınan Sağlık Kurulu raporu ile maluliyetin öğrenildiği belirtilmiştir. Kaza tarihi 06/07/2008 tarihinde olduğuna göre, 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı 06/07/2016 tarihinde dolmuştur. Ancak yukarıda değinilen Hukuk Genel Kurulu kararı da göz önüne alındığında, zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde tazminat talebinin öğrenme tarihinden itibaren KTK’nın 109.maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiği halde bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, (yargılamanın tahkim yargılaması olduğu göz önüne alınarak), başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden; kaza nedeniyle yapılan tüm tedavi evrakları getirtilerek kaza tarihine uygun maluliyet raporu ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında yaralanmanın niteliği dikkate alınarak, kaza nedeniyle davacının kalıcı maluliyetinin olup olmadığı, yaralanması nedeniyle tedavisi tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, maluliyeti ile ilgili olarak gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona erdiği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konularında olay tarihinde yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğüne uygun, ayrıntılı ve açık şekilde rapor alınmak suretiyle zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının tartışılması, varılacak sonuca göre aktüerya uzmanından ek rapor alınarak karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,
5-İstinaf başvurusu için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,
7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,
8-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı …Ş. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, …Bankası A.Ş. Maltepe/Ankara Şubesinin 07/12/2017 tarih ve … numaralı 140.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı …Ş.’ne iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2020

.