Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2082 E. 2020/3514 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2082
KARAR NO: 2020/3514
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2016/396 Esas 2018/170 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vefat eden …’ün … plakalı araçla İzmir-Torbalı yönünde devam ederken, karşı yönden gelen aracın karşı şeride geçerek … kontrolündeki araca kafa kafaya çarptığını ve kazada …’ün vefat ettiğini, karşı araç sürücüsü … ‘ın kazada %100 kusurlu olduğunu, bu olay sonrası müvekkilinin büyük elem yaşadığını belirterek müvekkili için fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi itibari ile yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinden müteveffanın kaza sırasında nerede olduğunun tespit edilemediğini, İhtiyari Mali Mesuliyet Genel Şartları gereği sürücü, işleten ve yakınlarının taleplerinin teminat dışı olduğunu, bu durumda davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte kazada kusur oranlarının tespiti gerektiğini, talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu ifadeyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur oranlarının doğru tespiti gerektiğini, manevi tazminat talebinin zenginleşemeye yönelik olduğunu ifadeyle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşıt kullanma belgelerinin tümüne sahip olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ifadeyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile kazanın oluş şekli sunulan rapora göre kusur oranı dosyaya yansıyan SED araştırmaları ve tıbbi adli raporlara göre manevi tazminat davasında olayın davacıda yaşamı boyunca oluşturacağı acı ile birlikte, hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde (TMK’nun 4 md) 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayın vehameti göz önüne alındığında Mahkemece verilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine dayanmaktadır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı lehine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KABULÜ ile, Kazanın oluş şekli sunulan rapora göre kusur oranı dosyaya yansıyan SED araştırmaları ve tıbbi adli raporlara göre manevi tazminat davasında olayın davacıda yaşamı boyunca oluşturacağı acı ile birlikte, hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde (TMK’nun 4 md) 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Karar harcı 1.366,20 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 375,05 TL ilk masraf, 255,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 630,05 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 4-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına , 5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 31,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020