Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2079 E. 2020/738 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/2079
KARAR NO : 2020/738
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/03/2018
NUMARASI : 2016/438 Esas – 2018/208 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in kullandığı … plakalı aracın 16/03/2014 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza sırasında müvekkilinin aracın sol ön koltuğunda şoförün yanında oturmakta olup arka koltukta … isimli işyerinden ve mahalleden arkadaşlarının oturduğunu, kazanın sabah saatlerinde gerçekleştiğini, kazalı aracın işe gitmek için o gün için tahsis edilen servis aracı olarak kullanılan araç olduğunu, servis işini yapan şoförlerin … ve … isimli kardeşler olup, kaza günü …. oğlu olan …’in aracı kullandığını, …’in 17 yaşında olduğunu, acemi ve ehliyetsiz olan şoförün dikkatsiz ve hızlı araç kullanmaktan kazaya sebebiyet verdiğini, kaza neticesinde müvekkilinin sol gözünü tamamen kaybettiğini, sol gözünün görmediğini, kazadan sonra sağlık sorunları ve ağır yaralanması nedeniyle çalışamadığını, hiçbir gelirinin olmadığını, yargılama giderlerini karşılayacak gücünün bulunmadığını, geçiminin ailesi tarafından sağladığını, davalılardan sigorta şirketinin kazaya neden olan….plakalı aracın zorunlu trafik sigortacısı olduğunu beyanla 10.000,00 TL bedensel zarar tazminatını ile ekonomik geleceği sarsıldığı için 5.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 75.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete 31698020-0-0 Nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sigorta şirketi olup, ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, SGK tarafından davacıya gelir bağlanmış olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, davacı tarafından davadan önce müvekkili şirkete hiçbir başvuruda bulunulmadığını, müvekkili şirketin yasal faiz ile sorumlu tutulması gerektiğini, davanın kabulü ihtimalinde müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu tutulmasını talep ettikleri anlaşılmıştır. Diğer davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’in davalı müvekkiller … ve … kiracısı olup tarafların aynı apartmanda birlikte oturduklarını, davacı …’in 16.03.2014 tarihinde aralarındaki komşuluk ilişkisi sebebiyle müvekkillerinden …’i arayıp hususi araç talep ettiğini, müvekkili …’in de, komşusu olan davacının ricasını kırmayıp, aynı tarihte hususi aracını özel işi nedeniyle kullanması için davacıya verdiğini, davacı …’in, müvekkili …’e ait … plaka sayılı aracı kullanmakta iken yolda karşılaştığı ve komşusu olan müvekkili …’i gideceği yere götürmek için araca aldığı gibi yine yolda karşılaştığı işyeri arkadaşları olan … ve … da işyeri servis noktasına götürmek üzere araca aldığını, araç sahibi olan müvekkil …’in ise bu konuda herhangi bir bilgisi olmadığı gibi davacının söz konusu kişileri araca alarak gidecekleri yere götürmesi için davacıya vermiş olduğu herhangi bir talimatının da bulunmadığını, davacı …’in aracın sürücü mahallinde, …, …. isimli şahıslar ise yolcu olarak bulunduğu sırada, davacının, aracı hızlı ve dikkatsiz kullanması nedeniyle aracın kontrolünü kaybederek aracı kaldırıma çıkarak durabildiğini, davacının, gerçekleştirdiği kaza nedeniyle kendisini iyi hissetmediğini, moralinin bozulduğunu ve psikolojisinin kötüleştiğini, aracı kullanacak durumda olmadığını belirterek müvekkil …’den aracı kullanmasını talep ettiğini, müvekkil …’in ise yaşının küçük olduğunu ve ehliyetinin bulunmadığını belirttiğini, davacı …’in talebine ısrarla karşı çıktığını ancak davacı …’in gidecekleri yere çok az bir mesafe kaldığını, hiçbir sorun olmayacağını belirtmiş ve müvekkilin yaşının küçük olması ve yaşanan kazadan dolayı müvekkili …’in de yaşadığı şok ve şaşkınlıktan faydalanmak suretiyle … üzerinde baskı kurduğunu, aracı kullanması için ikna ettiğini, davacı bu yolla kötüniyetli olarak, müvekkil …’e ait … plaka sayılı aracı kullanmakta iken gerçekleştirdiği ilk kazayı, müvekkil …’ e yıkma saiki güttüğünü, davacının ısrarlı talepleri sonucu aracın hakimiyetine müvekkili …’in geçtiğini ve aracı 300 metre kullandıktan sonra dava konusu kaza meydana geldiğini, kazadan sonra müvekkiller tarafından Darıca Farabi Devlet Hastanesi’ne götürüldüğünü, sonrasında ise daha iyi tedavi edilbilmesi gayesiyle Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevkini sağladıklarını, ilerleyen günlerde de davacı ile yakından ilgilenildiğini, davacının her türlü maddi ve manevi ihtiyacını karşıladıklarını davacının yaşamını idame ettirebilmesi için kendisine iş dahi bulduklarını, manevi tazminat talebinin fahiş bir talep olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “Maddi tazminat yönünden davalar konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafın en az asli derecede kusurlu olduğunu, hiçbir kusur raporunda davalı taraf eşit veya daha az kusurlu bulunmadığını, mahkemeniN hükmettiği manevi tazminat miktarının hakkaniyetli olmadığını, davacı-müvekkilinin sol gözü bu kaza dolayısıyla tamamen görmez-kör olduğunu, gözünün etrafında ve yüzünde, iz, sabit eser kaldığını, talep edilen manevi tazminat miktarının 75.000,00 TL’nin az olduğunu ancak bu rakamın bile hüküm altına alınmaması ve her halükarda davacının talebinden bir nebze düşük bir miktara karar veren uygulamanın doğru olmadığını ve verilen hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk kazayı yapanın davacı … olmadığını, ehliyeti olmasının mümkün olmayacağı müvekkili olan davalı … tarafından gerçekleştiğini varsayımında ortaya çıkacak kusur oranları ile ilk kazayı sürücüsü olduğu aracı hızlı ve dikkatsiz kullanması sebebiyle kontrolünü kaybederek kaldırıma çıkmasına neden olan davacı …’in yapmış olduğunu, daha sonrasında ise kendisinden 7 yaş küçük ve ehliyete sahip olmasının mümkün bulunmayacağını bildiği lise öğrencisi çocuk …’e teslim etmesinden doğan kusur oranlarının karşılaştırıldığında, dosyaya sunulan kusur raporlarının hatalı ve eksik incelemeye haiz olduklarının ortaya çıktığını, tamamen eksik ve hatalı inceleme ile iş bu kusur oranının belirlenmesinin kabulü mümkün olmadığını, mahkeme tarafından davalı müvekkillerin kusurlu olmamasına rağmen davacının uğradıklarını iddia ettikleri zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalılar vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; 13/11/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde iki ihtimale göre de davalı sürücü …’in %75 , davacının ise %25 kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Mahkemece aldırılan kusur raporu olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Ancak somut olayda davacı ile araç sürücüsü …’in arkadaş oldukları araç sürücüsünün ehliyetinin olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının ehliyeti olmayan sürücüsünün aracına binmesi nedeni ile tazminat hesabında bu nedenle indirim yapılması gerekirken bu husunun değerlendirilmemesi doğru olmamıştır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre müterafik kusur indirim oranının % 20 olduğu da dikkate alınmak suretiyle bu oranda indirimle tazminatın belirlenmesine karar verilmiştir.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının bir miktar fazla olduğu 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır.Bu nedenle;davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine, davalılar .. ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine,B- Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kısmen KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Maddi tazminat yönünden davalar konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ….. ve …’den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Alınması gereken 2.732,40 TL karar harcının davalı … ve …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan 29,00 TL başvurma harcı, 433,00 TL tebligat ve müzekkere giderinden oluşan 462,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 246,40 TL’sinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca manevi tazminat için hesap ve takdir edilen 6.000,00 TL vekâlet ücretinin davalılar Sedat ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,6-Manevi tazminatın red edilen miktarı nazara alınarak davalı … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca manevi tazminat için hesap ve takdir edilen 5.250,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,7-Maddi tazminat yönünden davacı vekilinin talebinin olmadığı nazara alınarak bu konuda avukatlık ücretinin hesaplamasına yer olmadığına,8-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; A- Davalılar … ve … yönünden;1-Davalılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan 43,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı … – … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, 105.053,89 TL bedelli nakit teminatın davalı … – …’e iadesine,B-Davacı yönünden ;1-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/06/2020