Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2070 E. 2020/3493 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2070
KARAR NO: 2020/3493
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI: 2014/486 Esas – 2018/174 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 16/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine dayanmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; trafik kazası nedeni ile yaralanan davacı yönünden maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karar davalı … vekili tarafından davaya konu kaza aynı zamanda iş kazası olduğu nedenle iş kazası kolundan bağlanan gelirler bakımından yeterli inceleme yapılmadığı, temerrüt başlangıç tarihinin 16.05.2012 olarak belirlenmesinin hatalı olduğu belirterek, davalı … vekili tarafından dava, maluliyet ve geçici iş görmezlik tazminatı taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na yöneltmesi gerektiği, kusur durumları açısından ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğu, davacının kıyafet tertibatının ve iş veren tarafından motor kullanma eğitiminin verilip verilmediğinin araştırılmadığını, tanık …’nun yalan beyanda bulunduğu, yerleşik Yargıtay kararlarına göre, bilirkişi raporlarının taraflarca anlaşılabilir şekilde açıkça düzenlenmesi gerektiği belirtildiği, söz konusu raporda hesaplamaların neye göre yapıldığının belli olmadığı, bu nedenle de bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ve Adli Tıp Kurumundan Yargıtay kararlarına da uygun olarak, taraflarca rahatça anlaşılabilir ve hesaplamaların nasıl yapıldığının da gösterildiği yeni bir rapor alınması Yerel Mahkemeden talep edilmiş ise de, bu itirazımız dikkate alınmayarak, belirtilen rapor hükme esas alındığından kararın bozulması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuşlardır. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda; Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasının davacı yönünden trafik iş kazası olup olmadığı, davacıya SGK tarafından iş kazısı nedeni ile sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığının saptanması gerekli olup mahkemece SGK kurumuna yazılan müzekkere yetersiz bulunmaktadır. Bu kapsamda Dairemiz tarafından yazılan müzekkere cevabında davacıya ödendiği belirtilen miktarın hesap bilirkişi raporunda dikkate alınıp mahsup edildiği görülmüştür. Bu nedenle davalı … vekilinin bu hususa yönelik istinafı yerinde değildir. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasa’nın geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, geçici iş göremezlik tazminatından yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde değildir.Davaya konu aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Küçükçekmece 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/65 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 04/02/2013 tarihli raporuna göre sürücü …’in tali derecede, sürücü …’ın asli derecede kusurlu olduğu bildirilmiştir.İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde sürücü …’in %25 sürücü …’ın %75 kusurlu olduğunun tespit edildiği, kusur değerlendirilmesinde tanık beyanlarının esas alınmadığı görülmektedir. Yine kaza tespit tutanağında koruyucu ekipman ile ilgili açıklık bulunmadığı, dosya kapsamında bu duruma ilişkin bir veri de bulunmadığı, davacının ehliyetinin bulunduğu da görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelere uygun, gerekçeli ve denetlenebilir olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin kusur oranına ve müterafik yönelik iddia ve itirazı yerinde değildir. Dosya kapsamında dava dilekçesi ekinde davalı … şirketine başvuru dilekçesinin sunulduğu, dilekçe üzerinde sigorta şirketinin kaşesi, çalışanın isim, imza ve tarihinin bulunduğu görülmektedir.Davalı vekili tarafından açıkça isim ve kaşeye itiraz edilmediği nedenle KTK 99. maddeye göre sigorta şirketine başvurunun geçerli olduğu kabul edilerek 8 iş günü sonrasına ilişkin temerrüt tarihinin hesaplanmasında bir hata bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde değildir.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir.Somut olayda hükme esas alınan ATK. 3. İhtisas Kurulunun 20/11/2015 tarihli maluliyet raporu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmasının maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde, iş kolu grup numarası belirtilerek değerlendirme yapılarak düzenlenmiştir. Bu doğrultuda maluliyet tespitine ilişkin ATK raporunun denetime elverişli olduğu görülmekle bu hususa değinen davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle; davalı … vekili ile davalı …vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı … vekili ile davalı …vekili yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.486,59 TL harçtan peşin alınan 1.320,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.166,09 TL harcın davalı davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.486,59 TL harçtan peşin alınan 1.371,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.114,86 TL harcın davalı davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/09/2020