Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2046 E. 2020/3533 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2046
KARAR NO: 2020/3533
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI: 2016/989 Esas – 2018/270 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin oğlu …nun, 21/08/2013 tarihinde saat 03.50 sularında kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek gidişine göre sol tarafa doğru yoldan çıkıp elektrik direğine ve hayvan pazarının bahçe duvarına çarpması sonucu oluşan trafik kazasında ağır yaralanarak, hayatını kaybettiği, annesi …’in kaza sebebiyle zarar gören 3.kişi konumunda olduğu, aracın kaza tarihinde …’den ZMS sigortası (trafik sigortası) ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin kendilerine yapılan müracaatı haksız olarak reddettiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının miras payı oranında hesaplanarak davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6704 Sayılı Kanun’un 4. maddesine göre, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmadığını, işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın işleteni …’a davanın ihbarını talep ettikleri, destek iddialarının kanıtlanması gerektiği, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren avans faizi talebi haksız olup ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince “Davanın kabulü ile 85.315,25 TL’nin 05/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına ilişkin 90., 92., 97., 99. maddelerinde değişiklik yapılarak, yargı kararları ile kusurlu sürücünün yakınlarına yapılan tazminat ödemeleri teminat kapsamı dışında bırakıldığını, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının bulunmadığını, destekten yoksun kalma zararı hesaplanmasında, TRH-2010 tablosunun kullanılması halinde uygulanacak teknik faiz (iskonto oranı) 1,8 olması gerektiğini, Yerel Mahkemece tayin edilen bilirkişi, aktüer sıfatına sahip olmayıp yazılı kıstaslara ve hesaplama yöntemlerine aykırı bir şekilde rapor düzenlediğini, Yerel Mahkemece bu husus da göz önünde bulundurulmadığını, SGK kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkil kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 21/08/2013 tarihinde davacının oğlu olan murisi …nun’nun sevk ve idaresindeki davalı şirkete ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu tek taraflı trafik kazasında destek vefat etmiştir. Mahkemece desteğin %100 kusuruna göre hesaplama yapan aktüer bilirkişi raporundaki destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacının desteğinin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun ve müterafik kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, davalıdan talep edilmesi mümkündür. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K., HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları). Somut olayda davaya konu trafik kazası 21/08/2013 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 16/07/2013 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, mirasçı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak başvuruda bulunulmasına göre destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklı bulunduğundan tazminata hükmedilmiş olmasında; yine kazanın gerçekleştiği ve poliçe düzenleme tarihi itibariyle yeni genel şartlar yürürlükte bulunmadığından aktüerya bilirkişi raporunda yeni genel şartlar ile öngörülen TRH-2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz uygulanmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davalı vekilinin bu yönlere değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Dosya kapsamından davalı vekilinin SGK’dan davacıya rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmasını talep ettiği halde İlk Derece Mahkemesince araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiği görülmüştür. O halde Mahkemece yapılması gereken davalı vekilinin rapor ve bilirkişinin uzmanlık alanına yönelik itirazların değerlendirilmesi, SGK’ya müzekkere yazılarak davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilerek dosyaya eklenmesi ile toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesidir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020