Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2045 E. 2020/3532 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2045
KARAR NO: 2020/3532
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2016/198 Esas – 2018/176 Karar
DAVA: Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özet ile; 02/02/2016 günü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobille … ın kullandığı … plakalı araçla çarpışması sonucunda … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin ve …’ın yaralandığını, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin 52 yaşında ev hanımı olduğunu, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın davalı sigorta şirketinde kaza tarihinde sigortalı olduğunu belirterek kaza nedeniyle işgücü kaybından doğan 1.000 TL daimi sakatlık tazminatının dava tarihinden itibaren dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 22/01/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 47.615,81 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 10/04/2015-10/04/2016 tarihleri arasında müvekkili şirketçe trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, kusur oranları ve zarar miktarının hesaplanmasının gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla tazminat hesabında malul kalanın bu araçta hatır için taşınması nedeniyle tazminat hesabından asgari %25 oranında indirim yapılmasının gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince “davacının davasının kabulüne, 47.615,81 TL tazminatın 25/02/2016 olan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı …’ın 4.923,56 TL’si geçici, 42.692,25 TL’si sürekli, toplamda 47.615,81 TL maddi tazminatı ve geçici iş göremezlik tazminatının talep ve kusur yönünden hatalı olduğunu, müvekkil şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, aksi düşünülse dahi davacı kazaya karışan diğer aracın işleteni olduğundan zaten her halükarda karşı araç sürücüsünün kusuruna denk gelen tazminatı talep etmesi hukuken mümkün olmadığından %100 kusura göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, ZMSS itibariyle geçici iş göremezlik tazminat talepleri tedavi giderleri kapsamında olup 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkil şirketin tedavi giderleri ve dolayısıyla da geçici iş göremezlik talepleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından hesaba esas alınan kusur raporu yetkili mercii tarafından tayin edilmediğini, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi ve ona göre tazminata hükmedilmesi gerektiğini, haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, gerçek zararın belirlenebilmesi için olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi zorunluluk arz ettiğini, alınan ödemelerin tenzili ve gerçek zararın tespitinde yapılacak hesaplama teknik bilgi gerektirdiğinden, hazine müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sürekli maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, 02.02.2016 tarihinde davalıya zmms ile sigortalı … plakalı araç ile davacının yolcu olduğu aynı zamanda işleteni olduğu ve eşi …’ın kullandığı … plakalı çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında … araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle sürekli maluliyet tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda poliçe tanzim tarihi 10.04.2015 tarihindir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde değişiklik yapan Yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 10.04.2015 tarihinde tanzim edildiğinden dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davalı vekilinin KTK’nın 92.maddesi ve yeni genel şartlar gereğince sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat talep edilemeyeceğine ilişkin istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır.HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.Yukarıda açılanan ilkeler çerçevesinde davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de sürekli ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli maluliyet tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece bilirkişinin sürekli maluliyete ilişkin tazminat hesabı esas alınarak hüküm kurulması, ıslah dilekçesi ile talep edilen geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden hüküm bu yönden düzeltilmiştir ( Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5629 Esas ve 2015/13201 Karar sayılı ilamı). Açıklanan nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek davanın sürekli iş göremezlik tazminat tutarı olan 42.692,25 TL üzerinden kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile ilgili usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davasının kabulü ile 42.692,25 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 25/02/2016 olan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, – Geçici iş göremezlik tazminatı talebi konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden 5.046,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-Davacı tarafından yapılan 1.803,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine, 5-Bu dava sebebiyle 2.916,30 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan (başta 29,20 TL + ıslahta 769,09 =) 798,29 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.118,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 65,63 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/09/2020