Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/2020 E. 2020/798 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/2020
KARAR NO: 2020/798
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI: 2016/1187 Esas – 2017/960 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 20/08/2016 tarihinde Adana’da meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı …’in oğlu ve farazi desteği, …’in imam nikahlı eşi ve desteği …’in vefat ettiğini, kazanın oluşumunda plakasız araç sürücüsünün kusurlu ve sorumlu olduğunu, anılan araca ilişkin olarak olay tarihinde geçerli ZMMS poliçesi olmadığını, davalıya iadeli taahhütlü usulde teminat limitleri içinde ödeme yapması gerektiğine dair ihtarnamenin 03/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ancak davalının 8 günlük yasal sürede ödeme yapmayarak temerrüde düştüğünü, bu nedenlerle davacı … için 1.500 TL, … için 1.500 TL olmak üzere toplam 3.000 TL maddi tazminatın 14/10/2016 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışmış aracın önceden hurdaya ayrılmış olduğunu, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 39.maddesi uyarınca hurdaya ayrılmış araçların yeniden tescil edilmeleri ve dolayısı ile bu tür araçlar için Trafik Sigortası tanzim edilmesinin söz konusu olmadığını, bu nedenle söz konusu zarardan davalı kurumun sorumluluğu bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren motosikletin tescilsiz olduğunu, tescilsiz bir aracın sigortalanmasının hukuken mümkün olmadığını, Güvence Hesabının sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında kazalarda zarar gören kişilerin sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararları karşıladığını, davaya konu kazanın ise kanunda davalı kurumun sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, bu nedenle davalı kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, Karayolları Trafik Kanununun 91.maddesi uyarınca motorlu taşıtların trafik sigortası yaptırması zorunlu olup somut olayda kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen motosikletin KTK.na göre trafik sigortası yaptırması zorunlu olan taşıtlardan olup olmadığının tespiti gerektiğini, kazaya karışan araç 50 cc atında motosiklet ise bu durumda davalı kurumun söz konusu kazada oluşan maluliyetten sorumlu bulunmayacağını, kazaya karışan tescilsiz motosiklet sürücüsüne davanın ihbarını talep ettiklerini, davalı kurumun sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, tazminata konu olay haksız fiilden kaynaklandığından ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın hurdaya ayrıldığını, söz konusu davanın çift taraflı trafik kazasından kaynaklandığını, müvekkillerinin desteğinin karşı araç sürücüsü olduğunu, davanın ise asli kusur izafe edilen plakasız aracın ZMMS sigortası bulunmadığından davalı aleyhine davanın ikame edildiğini, tescilsiz motosiklet hurdaya ayrılmış olduğundan ve hurdaya ayrılmış araçların tescil ve trafik sigortası yaptırma imkanı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tescilsiz araçlarca sebebiyet verilen zararların davalı tarafça karşılandığını, çarpıp kaçan aracın tescilsiz olduğu ya da ZMMS sigortası yaptırmamış olduğunun tespiti mümkün olmamasına rağmen davalı kurum bu gibi durumlarda zararı karşılamakla yükümlü olacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na başvurulabileceği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki düzenleme, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle Güvence Hesabı’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı haller arasında sayılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre, motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Aynı Kanun’un 103. maddesinde motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeler gereği, müteveffanın sürücüsü olduğu motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı Güvence Hesabı’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir. Somut olayda; trafik kazası tespit tutanağına ve diğer belgelere göre, kazaya karışan araç motosiklet olarak belirtilmiş ise de aracın cinsi tutanakta belirtilmemiş, dosyada aracın cinsini belirtir ruhsat örneği veya başkaca bir belgeye rastlanamamıştır. Sadece kaza tespit tutanağında ve gerekse davacı tarafından davalıya müracaata ilişkin dilekçede motosiklet motor nosunun belirli olduğu ve aracın dava dışı sürücü …’ e ait olduğu yönünde jandarma ifadesi bulunduğu görülmüştür. Ancak tüm bu delillerden kazaya karışan aracın trafik sigortası yaptırılması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı Güvence Hesabı’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; dava dışı sürücü … elinde bulunması halinde, davacı tarafa bu açıdan uygun bir süre verilip araç üzerinde uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp, gerektiğide şasi nosundan yola çıkılarak il emniyet müdürlüğü tescil kaydının ve tramer kaydının araştırılmasıyla, tescil kaydı var ve trafikten çekildi ise çekilme tarihinin sorulması ve buna ilişin evrakların da istenilmesi suretiyle, araç motor silindir hacminin belirlenmesi; silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken aracın niteliği konusunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2020