Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1885 E. 2020/3376 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1885
KARAR NO : 2020/3376
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI : 2017/539 Esas – 2018/320 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde p-0058773159-1 numaralı “Trafik Sigortası Poliçesi ” ile sigortalı bulunan ve davalının maliki olduğu … plakalı sayılı araç, 24/05/2015 tarihinde tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde patlayan lastiğinin tamiri sırasında yolda yedek lastiğini unutmak suretiyle … plaka sayılı aracın maddi hasarlı olarak trafik kazası yapmasına sebebiyet verdiği, söz konusu kaza nedeniyle İstanbul …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, itirazın iptali ile davalının haksız itirazından dolayı %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine ikame olunan davada, yürürlükte bulunan kanun hükümleri gereğince davacının dayandığı tüm delilleri ile iddia edilen her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğini, bildirmiş ise tanık isim ve adresleri ile tanıkları ne hususta dinleteceğini açıklayarak davalı tarafa dava dilekçesi ile birlikte tebliğ ettirilmesi gerektiği, zaman aşımı İtirazının olduğunu, davacının talepleri zaman aşımına uğramıştır. Bu sebeple davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddini talep ettiği, Yetki İtirazı olduğu “… Mah., … Sok., No:… Bahçelievler/İSTANBUL” olduğundan yetkili mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, müvekkilim aleyhine açılan hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz davanın reddine, haksız açılan icra takibi ve işbu dava sebebi ile davacı yanın % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada; “Davanın esastan reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; başka bilirkişi talebinin yok sayıldığını, … plaka sayılı aracın yola bırakılan lastiğe çarpması neticesinde meydana gelen hasar bedelinin ağır kusurlu araç malikinden rücusu olgusuna dayandığını, dosyada mübrez bilirkişi raporunda ise olayın oluş şekline ilişkin değerlendirmelerde kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün sebebiyet vermiş olması açıkça tespit edilmesinde kusur oranının ve dolayısıyla hasar tutarının yanlış hesaplandığını, bilirkişinin anılan sürücünün hızını azaltmadığı yönündeki gerekçesi tamamen dayanaksız olduğunu, dosyada bunu gösterir hiçbir bilgi belge bulunmadığını, kaza tespit tutanağında anılan sürücüye herhangi bir kusur verilmemiş olup, doğrudan davalı araç sürücüsüne kusur atfedildiğini, anılan kaza tespit tutanağı aksine hiçbir delil olmamasına rağmen dayanaksız değerlendirme yapılmasının kabul edilemeyeceğini, kusur oranı yanlış tespit edildiğinden davalının sorumlu olduğu hasar tutarı da yanlış hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan sigortalısına karşı açılan rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 24/05/2015 tarihinde davacıya sigortalı ve davalıya ait aracın trafikte seyir halindeyken patlayan lastiğinin tamiri sırasında yolda yedek lastiğini unutmak suretiyle dava dışı…. plaka sayılı aracın maddi hasarlı olarak trafik kazası yapmasına sebebiyet verdiği, davacı tarafça karşılanan zararın sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olması nedeniyle sigortalısına rücu için İstanbul …. İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır.Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nin 1301/2 maddesi 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi uyarınca tazminat yüklülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri sürümeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirenine karşı defi hakkı bulunan sigortacı bu hakka dayanarak kendi sigortalısına dönebilmektedir. ZMSS poliçesi genel şartlarının 4/a maddesine göre de, tazminatı gerektiren olay yani rizikonun işleten ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.Görüldüğü gibi maddede tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir. Bilindiği üzere, ağır kusur kavramı özel hukuk kavramı olup kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Somut olayda davacı Sigorta vekili, davalıya ait araç sürücünün patlayan lastiğin tamiri sırasında yedek lastiği bırakması sonucu başka aracın lastiğe çarparak hasar verdiğini bu nedenle ağır kusurlu olduğundan rücu talep etmiş ise de, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir Ayrıca tam kusurlu olsa da, başlı başına kasıtlı yada ağır kusuru olduğu anlamına gelmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışında kaldığını ispat yükü TTK’nin 1282.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Sigorta ettirene rücu sebepleri belirli olup davacı tarafından diğer rücu sebepleri ileri sürülüp kanıtlanmadığına ve rücu sebeplerinden olmadığına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir ( Yargıtay 17. H.D.’nin 2016/3422 Esas-2016/6357 Karar sayılı ilamı)Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/07/2020