Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1852 E. 2020/3410 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1852
KARAR NO: 2020/3410
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2016/71 Esas – 2018/100 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kaza tarihi olan 11/10/2015 tarihinde … plakalı aracın sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki otomobil ile Korkuteli’nden Antalya istikametine seyrettiğini, önünde aynı istikametteki … idaresinde … plakalı araca arkadan çarptığını ve müvekkilinin kaza mahalinden ayrılan plakasını alamadığı bir aracın çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin eşi …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilde yolcu konumunda bulunduğunu, müvekkilin söz konusu kaza ile yaralandığını, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındığını, müvekkilinin sağ dizinde büyük kemik parçalı kırık, sağ kolda lif yırtılması, yüzünde şekil bozulması olduğunu, bu sebeple ameliyat yapıldığını, kazaya sebebiyet veren aracın … Sigorta A.Ş ile zorunlu mali sorumluluk sigota poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle işgücü kaybından doğan daimi sakatlık tazminatı alabilmesi için davayı açma zaruretlerinin doğduğunu, şimdilik 1.000,00 TL daimi maluliyet tazmitanının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 135.093,70 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 04/11/2014 – 04/11/2015 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davacının eşi …n adına sigortalandığını, dava konusu kazanın meydana gelmesine sebep olan tarafın kusurlarının tespiti için dosyanın adli tıp kurumuna gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının tedavi masraflarına ilişkin taleplerinin olması halinde bu taleplerden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacı tarafın tedaviye ilişkin talebinin muhatabının SGK olduğunu, davacı tarafın tedavi masraflarına ilişkin talepleri olması halinde müvekkil şirketinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, yine davacı tarafın geçici iş göremezliği ve kazanma gücü kaybına ilişkin taleplerinin olması halinde söz konusu taleplerin poliçe kapsamında olmadığından müvekkil şirketinin sorumlu olmadığını, davayı kabul anlamında olmamakla yaralanan veya maluliyetinin olduğu iddia edilen davacı tarafın müterafik kusurunun tazminattan düşürülmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre alkollü sürünün aracına binmenin tazminattan indirim sebebi olduğunu, davacının gelir kaybı gibi dolaylı zarara yönelik talepleri olması halinde söz konusu taleplerin sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığından reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini ve buna göre faiz uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüyle, Müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi ayrı ayrı uygulanmak suretiyle hesaplanan 85.392,73 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı ile 1.067,24-TL geçici iş yükü kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aile bireylerinin taşınmasının hatır taşıması olmadığını, yerel mahkemenin müvekkili …’ın eşi …’ın sevk ve idaresindeki araç içerisinde kaza geçirmiş olduğundan bahisle hatır taşıması indirimi takdir ettiğini ancak araç sürücüsü ile kaza dolayısıyla yaralanan davacı …’ın karı-koca oldukları gözetildiğinde, yaralanan davacı …’ın, sürücü … tarafından hatır için taşındığının kabul edilmesinin doğru olmadığını, mahkemece davalı … şirketince sigortalanan araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu kabul edilerek Yargıtay içtihatları gereği %20 müterafik kusur indirimi yapıldığını ancak Yargıtay kararlarında yerel mahkemelerde araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araca binip binmediği üzerinde durularak müterafik kusur indirimi yapılması gerekip gerekmediği tartışılmadığını, hatır taşıması ve müterafik kusura ilişkin verilen hükmün bozulması ve buna bağlı olarak verilen gerekçeli kararın (7) nolu bendindeki fahiş miktardaki karşı vekalet ücretine ilişkin hükmün de bozulmasını talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminatı istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre, kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Somut olayda davacının yolcu olarak içinde bulunduğu … plakalı araç 1995 model … marka araç olup, istinaf konusu yapılmayan (274,34 promil) alkol oranı, aracın niteliği, sürücünün yola çıkmadan evde iki tane bira içtiğini beyan ettiği, sürücü ve eşi davacının birlikte kardeşinin düğün hazırlığı için yola çıktıkları yönündeki beyan ve tümüyle değerlendirildiğinde; araçta yolcu olarak bulunan davacının, sürücü eşinin alkollü olduğunu bilebileceği değerlendirildiğinde, mahkemece müterafik kusur indirimi yapılması usul ve yasaya uygundur. Bu hususa değinen davacı istinafı yerinde değildir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda mülga 818 Sayılı BK 43 maddesi (6098 sayılı TBK’nin 51.) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yakın aile bireyleri arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. Mahkemece taşınan ve taşıyan eş olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davacı istinafı yerindedir. Mahkemece Hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğundan, davalı yönünden bu kısım üzerinden redde göre vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinin göz önüne alınmayışı da doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016 /18287 Esas – 2019/7224 Karar sayılı ilamı). Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararında yapılan %20 hatır indirimi kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulüyle, 2-Müterafik kusur indirimi uygulanmak suretiyle hesaplanan 106.740,90 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatı ile 1.334,06 TL geçici iş yükü kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 7.382,60 TL nispi karar harcından peşin alınan 487,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.895,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 520,70 TL (29,20 TL BH, 29,20 PH ve 458,00 TL IH, 4,30 TL VH) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacının yaptığı, toplam 1.060,20 TL’nin (bilirkişi ücreti 600,00 TL, tebligat gideri 350,00 TL Tebligat, 46,00 TL Talimat, 64,20 TL Diğer Gid.) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.395,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 14,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/07/2020