Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1842 E. 2020/3409 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1842
KARAR NO: 2020/3409
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 20/02/2018
NUMARASI: 2015/110 Esas – 2018/146 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’un sürücüsü bulunduğu ve davalı … şirketine trafik sigortalı … plakalı kamyon ile, 12.11.2012 tarihinde müvekkili …’a çarparak yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, olay esnasında müvekkilinin engelli ve bastonla hareket edebildiğini, evinin önündeki trafiğin yoğun olmadığı sokakta yürürken, park halindeki kamyonun geri geri manevra ile sokaktan çıkmaya çalışırken kamyonun altında kaldığını ve sürüklendiğini, kazada kamyon sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kazada müvekkilinin kemiklerinde kırıklar olduğunu, alınan rapora göre müvekkilinin %98 oranında vücut fonksiyonlarını kaybettiğini, Adli Tıp Kurumu raporuna göre …n’un asli oranda kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla, 12.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 135.909,47 TL’ye yükseltmiştir. Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, ceza dosyasındaki rapora göre sokağın her iki yanında kaldırım olduğunu, davacının yaya kaldırımı yerine taşıt yolundan yürümesini gerektirecek hiçbir neden olmamasına rağmen davacının taşıt yolunda yürüyerek kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, davacının kazadan öncede vücut fonksiyonlarının bir kısmını kaybetmiş olduğunu, bütün bu nedenlerle, davaya konu olay ticari iş olmadığından, iş bölümü itirazında bulunduklarını, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, kazaya karışan … plaka nolu aracın müvekkili şirket nezdinde trafik ve kasko sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, bu nedenle tarafların kusur oranın tespit edilmesi gerektiğini, her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, davacı yanın sunduğu özürlü sağlık kurulu raporuna göre davacının kazadan önce %98 oranında malul olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddini talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, maluliyet tazminat miktarı olarak belirlenen toplam 135.909,47 TL’nin, davalı … için dava tarihinden, diğer davalılar için 12/11/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, 22.000,00 TL manevi tazminatın 12/11/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı … şirketine yönelik manevi tazminat istemli olarak açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi ve manevi tazminata bilirkişi raporu ve davacının talepleri doğrultusunda ticari faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın hakkaniyete ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … şirketinin ilgili kasko poliçesi kapsamında manevi tazminattan sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde %98 malul olan davacının, kaza sonrasında daha fazla zarar gördüğünün iddia edildiğini, alınan rapora göre davacının kaza tarihinden çok önce %96 engelli durumda olduğunu, dolayısıyla, zaten bu oranda engelli olan bir kişinin; kazadan sonra %42,2 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğradığından söz edilemeyeceğini ve bu maluliyet oranının tamamından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağını, kişinin kaza öncesi maluliyeti ile kaza sonrası maluliyeti karşılaştırarak, meslekte kazanma gücünden kayıp olup olmadığının, aradaki artışın ne düzeyde olduğu gibi hususlar incelenerek eğer kazadan önce %98 malul olan kişinin maluliyeti %100’e çıkmış ise (tüm vücut beden gücü kayıp oranı) müvekkilinin yalnızca aradaki %2’lik farktan sorumlu tutulması gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi kusur raporunda da görüleceği üzere davacı yayanın yaya kaldırımını kullanmadan, araç trafiğini dikkate almaksızın araç yolundan yürüdüğünü ve kazanın meydana gelmesine kendisinin sebebiyet verdiğini, buna rağmen müvekkili şirkete sigortalı aracın kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu kabul edildiğini, mahkemece verilen hükmün kaldırılarak kusur yönünden yeniden inceleme yapılmasını ayrıca aktif ve pasif dönem hesabının, davacılara ayrılan destek paylarının açık ve denetime elverişli şekilde dökümlerinin yapılması gerektiğini, peşin ödenecek tutarın gelir getirecek şekilde kullanılabilecek olması nedeniyle gerçek zararı aşacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …. A.Ş., … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın davacı …’ın yaya kaldırımı yerine hiçbir sebep yokken sokağın ortasında taşıt yolunda yürümesi sonucu meydana geldiğini, davacının kaza tarihinden önce bir kısım vücut fonksiyonlarını kaybetmiş durumda olduğunu, davacının kaybetmiş olduğu vücut fonksiyonlarının söz konusu kaza ile ilgisi bulunmadığını, mübrez bilirkişi raporunun haksız ve hatalı olduğunu, itirazın değerlendirilmeyip hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer alan maddi ve manevi tazminata ticari faiz işletilmesi ile manevi tazminatın hakkaniyete aykırı olduğu yönündeki iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 12.11.2012 tarihinde davalı … A.Ş.’ye ait davalı … şirketine sigortalı olan … plakalı aracın davalı …’un sevk ve idaresindeyken yaya olan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı bu yaralanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 31/03/2017 tarihli kusur raporunda davalı sürücünün çift yönlü sokakta araç ve insan trafiğini ve aracın büyüklüğünü dikkate almadan ve gözcü kullanmadan kontrolsüzce geri manevra yapması, davacı yayanın ise özürlü olmasına ve bastonla yürümesine rağmen çift yönlü, her iki tarafında yaya kaldırımı olan sokakta araç trafiğini dikkate almadan, yaya kaldırımını kullanmadan sokakta yürüyerek kazanın oluşumuna etkili olması nedeniyle, davalı sürücü …’un % 75 oranında ve davacı yayanın % 25 oranında kusurlu olduğu açıklanmış, aynı olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporunda ise sürücünün asli derecede, yayanın tali derecede kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ATK. 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 31.07.2017 tarihli maluliyet raporunda davacının bu olay nedeniyle % 42 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 12.11.2012 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Bu maluliyet raporu kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirme yapılarak davacı da tazminata dayanak trafik kazasından kazada önce var olan maluliyet de göz önüne alınarak gerçekleşen trafik kazası sonucu oluşan yaralanması nedeni ile oluşan yeni maluliyeti ile olay arasındaki illiyet bağı da açıklanarak düzenlendiğinden hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Aktüer bilirkişi raporu açısından, talep davacının yaralanmasına bağlı olmakla davacılara ayrılan destek payları açıklamalı istinaf talebi yerinde olmadığı gibi rapor 3. sayfada aktif devre, 4. sayfasında pasif devre hesabının çizelge halinde ve hesap yöntemini de gösterir şekilde, ayrıntılı ve döküm içerir nitelikte yapıldığı değerlendirildiğinde, aktif ve pasif dönem hesabının, davacılara ayrılan destek paylarının açık ve denetime elverişli şekilde dökümlerinin yapılması gerektiğine değinen istinaf talebi yerinde değildir. Davalı … kazaya karışan aracın kaza tarihini kapsar şekilde zmss ve kasko poliçesini düzenlemiştir. Ancak dava dilekçesinde sadece davalı … tarafından düzenlenen 152136108 nolu ZMMS poliçesine dayanılarak tazminat talep edildiği açıklandığından İlk Derece Mahkemesince taleple bağlı kalınarak dayanılmayan kasko poliçesinden dolayı davalı … şirketinin manevi tazminattan sorumluluğuna karar verilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu yöne değinen davacı istinaf talebi yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın derecesi, iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminatın miktarının hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu hususa değinen istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesinde yasal faiz, 11/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile avans faizi talep edilmiştir. Sigortalı … plakalı kamyonun trafik kaydında kullanım amacının ticari ve kullanım şekli yük nakli olarak açıklanmıştır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren araç ticari nitelikte kamyon olmasına, dava konusu haksız eylemin TTK.’nun 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunmasına ve ıslah dilekçesinde avans faizi talep edilmesine rağmen HMK’nin 26. maddesine ve talebe aykırı biçimde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle bu hususa değinen istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE, 1-Maluliyet tazminat miktarı olarak belirlenen toplam 135.909,47 TL nin, davalı … için dava tarihinden, diğer davalılar için 12/11/2012 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, -Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 13.622,76 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 2-22.000 TL manevi tazminatın 12/11/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … AŞ. Den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, -Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.640,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … AŞ.’den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, -Davalı … ve … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve … A.Ş. ye verilmesine, 3-Davalı … şirketine yönelik manevi tazminat istemli olarak açılan davanın reddine, -Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Şirketine verilmesine, -Davalı … tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4-Karar tarihinde alınması gerekli 10.786,79 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.284,90TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.501,89 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplamı 1.422,50 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 1.266,02 TL’sini ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.284,90 TL harç gideri toplamı 2.550,92 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf eden davalı …’nden alınması gereken 9.283,97 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.697,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.586,97 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3- İstinaf talep eden davalılar … A.Ş. ile …’dan alınması gereken 10.786,79 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.697,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.089,79 TL harcın adı geçen davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5- İstinaf talep eden davalıların istinaf aşaması için yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 6-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, manevi tazminat yönünden kesin, maddi tazminat yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/07/2020