Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1835 E. 2020/3372 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1835
KARAR NO: 2020/3372
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 20/03/2018
NUMARASI: 2016/154 Esas – 2018/249 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/10/2011 tarihinde Antalya/Korkuteli yakınlarında meydana gelen trafik kazası sonucu davalılardan … adına kayıtlı ve diğer davalı … idaresindeki … plakalı aracın müvekkilinin kullandığı at arabasına arka kısmından çarpması ile müvekkilinin ağır yaralanmasına sebep olduğunu, özürlü raporuna göre %24 oranında özürlü kaldığını, mahkemece alınacak raporla özrünün daha fazla olduğunun anlaşılacağını bu nedenle oluşan maddi zararın davalılardan fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL (bakıcı gideri ve iş gücü kaybı) maddi tazminatın, kaza tarihinden işleyecek %21 ticari avansı faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile 30.000,00 TL manevi tazminat bedelinin davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek %21 ve artan oranlarda avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın davalı … şirketi ve müvekkillerinden bir kısım ödeme aldığını beyan edip aldığını beyan ettiği miktarı net olarak bildirmediğinden tahsilde tekerrür oluşturacağından davanın reddine, davacı taraf davalı … şirketinden bir ödeme alıp sigorta şirketini ibra etmişse müvekkillerini de ibra etmiş sayılacağından davanın reddine, davacının haksız ve yersiz ve sübuta ermeyen davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacının Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/230 Esas sayılı dosyası ile davalı … şirketine karşı maddi tazminat davası açtığını ve sulh olduklarını, ibraname imzaladığını, davacıya toplamda 48.171,00 TL ödemede bulunduklarını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada; “maddi tazminat istemi ile açılan davanın kabulü ile, daimi ve geçici iş göremezlik toplam tazminat miktarı 40.662,98 TL ve bakıcı gideri tazminat miktarı ile 2.687,83 TL olmak üzere toplam 43.350,81 TL’nin, davalılar … ve … için 07/10/2011 tarihinden, davalı … için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminat istemi ile açılan davanın kısmen kabulü ile, 18.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ den 07/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar …, … vekili ile davalı … Şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının davadan önce Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/230 Esas sayılı dosyası ile davalı … şirketine karşı maddi tazminat davası açtığını, davanın henüz kesinleşmediğini, süresi içinde derdestlik itirazında bulunulduğu halde davaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu tür davada dava açıldıktan sonra yapılan sulh anlaşmasının tarafları bağlayacağını, olayda da davacı ile sigorta şirketi adı geçen dosyada sulh olmuş ve ibraname imzalamış olduklarını, bu nedenle müvekkillerine karşı da davacının yeni bir dava açamayacağını, daha önceki dava açıldıktan sonra sigorta şirketi tarafından toplamda 48.171,00 TL ödeme yapıldığını, sigorta şirketi belirtmesine rağmen değerlendirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazanın olduğu yerde keşif yapılmadan tek kişilik bilirkişiden alınan kusur raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kusur raporuna itirazların da değerlendirilmediğini, maluliyete ilişkin raporların ATK’dan alınması gerekirken, Akdeniz Üniversitesinden alındığını, bu rapora karşı da itirazlarının değerlendirilmediğini, Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre sigorta şirketinden ödeme alan kişinin ödemenin düşük olduğunu ve bu nedenle dava açacak ise bunu 2 yıl içerisinde açması gerektiğini bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, Mahkemece raporların sırasıyla tebliğ edilmediğini, itirazların değerlendirilmediğini, ismini bildirdikleri tanığın dinlenmediğini, raporlara itirazlar değerlendirilmeden sözlü yargılamaya geçildiğini, davacının maluliyetinde herhangi bir artış olmayıp aksine daha önceki ödemeyi %24 oranı üzerinden almış olmakla yargılama sırasında %20 üzerinden maluliyete göre hesaplama yapılmış ve azalma meydana gelmiş olduğunu, tarafların ekonomik – sosyal durumlarının araştırılmadığını, yeterli gerekçe gösterilmeden, fahiş miktarda manevi tazminatın hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kesin hüküm esaslarının itirazlarının dikkate alınmadığını, Antalya 7. Asliye Hukuk mahkemesinin 2014/230 Esas sayılı dava sırasında imza altına alınan ibranamede geçersizliğinin iddia edilmesinin mümkün olmadığının, kaldı ki bu ödemeden önce de 17.991,00 TL hasar ödemesi bulunduğunu, toplamda 48.171,00 TL ödeme yaptıklarını ve davacı ibranamede başka bir alacakları kalmadığını, ileriye yönelik herhangi bir dava açmayacaklarını her türlü hak ve alacaklardan temyizden feragat ettiklerini ibraname ile belirtildiğini, davacının maluliyetinde herhangi bir artış olmadığını, sözü edilen ödemelerin %24 maluliyet oranına yönelik yapıldığını, cevap dilekçesinde de ödemelerden bahsedilmesine rağmen mahkemece hükme esas alınan raporda sadece 30.180,00 TL ödemelerinin mahsup edildiğini, ödemelerin diğer kısmının dikkate alınmadığını, bu nedenle bu kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi – manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 07/10/2011 tarihinde davalılardan … adına kayıtlı ve diğer davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının kullandığı at arabasının arka kısmına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacı yaralandığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesi ile davacının %24 oranında özürlü raporuna göre daha önce aldıkları ödeme miktarının üzerinde kalan bakiye sürekli maluliyet tazminatı, bakıcı gideri ile manevi tazminat talebinde bulunduğu, mahkemece davalı sürücünün %100 kusurlu ve davacıdaki maluliyetin ATK raporu ile tespit edilen % 20 oranında kalıcı, 4 ay geçici iş göremezlik süresinin olduğu ve ayrıca daha önceki ödeme miktarını 30.180,00 TL’nin güncellenerek tenzili ile bu oranlara göre hesaplanan aktüer raporunda, daimi ve geçici iş göremezlik toplam tazminat tutarının 40.662,98 TL, bakıcı giderinin 2.687,83 TL olduğunu tespit eden kök ve ek rapora göre karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı sürücü hakkında kaza nedeniyle yapılan ceza yargılaması sırasında, ATK dan alınan kusura ilişkin raporda davacının kusursuz, davalı sürücünün ise asli kusurlu olduğu yine mahkemece aldırılan kusur raporunda davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edildiğine göre, davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ile 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, kaza tarihi 07/10/2011 tarihi olduğuna göre davacının maluliyetinin belirlenmesi için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyetin belirlendiği 17/05/2017 tarihli Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın kaza tarihine uygun yönetmeliğe göre düzenlenmiş olmasına göre mahkemece bu raporun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar vekilinin Akdeniz Üniversitesi yerine ATK’dan rapor alınmasına yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamına göre davalılar vekili, süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesi ile tanık deliline dayandığı, süresi içerisinde tanık listesini de sunduğu ve mahkemece davalılar açıkça vazgeçmediği halde tanıklarının dinlenmemiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda, Mahkemece davalının gösterdiği ve açıkça vazgeçmediği tanıklarının dinlenmesi ve davalının dinlemeyen tanıkların dinlenmesinden açıkça vazgeçtiği takdirde de davacı bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmesine muvafakat etmez ve tanıkların dinlenmesini isterse, gerekli masraf davacı tarafça karşılanmak suretiyle tanıkların HMK’nın 240 ve devamı maddeleri uyarınca dinlenmesi için davalı tarafa imkan tanınması, ile toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yine dosya kapsamında alınan tüm raporlar taraflara tebliğ edilip itirazlarını bildirdiklerine göre, bilirkişi raporları tebliğ edilmeden hüküm kurulduğuna ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Dosyada mevcut davalı … şirketinin daha önce açılan dava dosyasına verilen dilekçeden, ödeme tarihinin 21/04/2014 olduğu bildirilmiş ve ekinde ibraname ve ödeme dekontu sunulduğundan söz edilmiş ise de Uyap sistemi ile gönderildiği silinmiş olup okunamadığı görülmüştür. Davalı … Sigorta vekili yargılama sırasında 48.171,00 TL ödeme yaptıklarını ve davacının ibranamede başka bir alacakları kalmadığını cevap dilekçesinde belirttiği ,diğer davalıların ise rapora itirazlarında da belirttikleri , mahkemenin hükme esas aldığı hesap raporunda ise 30.180,00 TL ödemenin dikkate alınarak indirim yapıldığına ilişkin itirazlarının da değerlendirilmeden ve okunaklı suretler dosyada bulunmadığından denetlenmeden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davalıların itirazlarında geçen Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/230 Esas sayılı dosyasının Uyap üzerinden gönderildiği ve 18/04/2014 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, tarafların temyiz etmemesi üzerine 10/06/2014 tarihinde kesinleştiği görülmüş ise de görevsizlik kararında belirtilen görevli Antalya Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın görülüp görülmediği araştırılmamıştır. Davalılardan sigorta şirketi, daha önce açılan davada sulh olduklarını ibraname imzalandığını, kesin hüküm olduğunu, diğer davalılar da aynı şekilde ödemeden ve maluliyet oranında artış olmadığından süresinde verdikleri cevap dilekçeleri ve rapora karşı itirazlarında belirttikleri halde, mahkemece ödemeye ilişkin ve ibranamenin okunaklı suretleri dosyaya kazandırılmadan ve gerekçeli kararda hiç tartışmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.O halde mahkemece davalıların derdestlik ve kesin hüküm itirazları üzerinde tartışarak, ibranamenin okunaklı suretleri celp edilerek, görevsizlik kararında belirtilen görevli mahkemede görülen dava bulunup bulunmadığı araştırılarak tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ile diğer yukarıda açıklanan delillerinde toplanmasından sonra oluşacak sonuca göre yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, davalılar …, … vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, Dairemizin kararına göre manevi tazminata ilişkin istinaf itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalılar …, … vekili ile davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre … vekili tarafından tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … A.Ş. / Levent Şubesinin 12/04/2018 tarih ve … numaralı 127.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı …Ş.’na iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/07/2020