Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1821 E. 2020/3406 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1821
KARAR NO: 2020/3406
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2014/1196 Esas – 2017/1173 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, 01/09/2011 tarihinde davalı …’in hem maliki olduğu hem de sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta A.Ş tarafından … numaralı poliçe ile sigortalanmış … plakalı araç ile …’a çarpması sonucu ölümüne sebebiyet verdiğini, kaza neticesinde İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/388 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını ancak eksik inceleme yapılarak davalı sürücünün tali kusurlu, ölen …’un asli kusurlu bulunduğu, meydana gelen kaza nedeni ile davacıların …’un desteğinden yoksun kaldıklarını, büyük elem ve sıkıntı yaşadıklarını belirterek, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 07/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı …’den; ölenin desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik her davacı için 2.000,00 TL olmak üzere toplam 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’den ölüm tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, davalı … şirketinden müracaat tarihi olan 21/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ZMMS limitleri dahilinde müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar ıslah dilekçesi ile talebini 130.248,09 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile davanın zamanaşımına uğradığını, davalının sorumluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu ve kusurun kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile davaya konu trafik kazasında vefat eden …’un İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/388 E. sayılı dosyasında tam ve asli kusurlu olduğunun bilirkişi raporları ve Adli Tıp Kurumunun nihai kararında belirtildiğini, davacı tarafın müteveffanın ölümünden sonra aile içi gelirin düştüğü yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıların dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde 13 yaşındaki çocuklarını yalnız olarak yolculuk yaptırmak sureti ile kusurlu olduklarını, davacıların istemiş oldukları manevi tazminatın ve faiz oranlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; Davacı … için 74.377,41 TL maddi tazminatın davalı … bakımından 07/09/2011 tarihinden, davalı … bakımından 03/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Davacı … için 55.870,68 TL maddi tazminatın davalı … bakımından 07/09/2011 tarihinden, davalı … bakımından 03/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Davacı … için açılan maddi tazminat talebine yönelik davanın reddine, fazla istemin reddine, Manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; Davacı … için 9.000,00 TL, davacı … için 9.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacılara ayrı ayrı ödenmesine, fazla istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili katılma yoluyla vermiş olduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından takdir edilen manevi tazminat tutarlarının hak ve nesafete uygun olmadığını, evin tek erkek çocuğu ölen bir aile için hükmedilen 9.000,00 TL ve 6.000,00 TL manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, bu yönden kararın bozulması gerektiğini, müvekkili anne ve babanın, ölüm gerçekleştikten sonra çektikleri ızdırap ve acı sebebiyle hem anne hemde babanın işlerinden olduğunu, çocuklarının ölümünden sonra müvekkillerinin tekrar erkek çocuk sahibi olabilmek için denemede bulunduklarını ancak tekrar kız çocukları olduğunu belirterek maddi tazminat yönünden kararın onanmasına, manevi tazminat yönünden hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından hükmedilen toplam 23.000 TL manevi tazminatın fahiş ve afaki olduğunu, ölen çocuğun ana-baba için destek olacağının kabul olunacağını ancak bunun tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda ana-babanın ileride desteğe muhtaç olabilecekleri ve ölenin de bakım gücüne sahip olacaklarının ispatı gerektiğini, karara dayanak olan bilirkişi raporunda ve kararda ailenin kusurunun dikkate alınmadığını, hesaplamaya esas kabul edilen kusur oranlarının dayandığı ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 25.05.2016 tarihli raporunun hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mezkur ek raporun da kusur yönünden hatalı olarak hazırlandığını, yetiştirme gideri hesaplaması ve yapılan indirimin hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi kök ve ek raporlarına itirazları dikkate almadan ve itirazları giderilmeden eksik inceleme ile hatalı bir şekilde hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporlarında destek …’un kademe kademe ilerleyerek 22 yaşında 3.derece üzeri antrenör olacağı ve 5.000,00 TL aylık alacağı varsayımından hareketle hesaplama yapıldığını, destek zararı hesaplanırken özellikle de müteveffanın yaşının bu denli küçük olduğu hallerde asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının esas olduğunu, hükme dayanak bilirkişi raporlarında davacıların zararının fahiş hesaplandığını ayrıca müteveffanın anne ve babasından ayrı ayrı %5 oranında yetiştirme masrafı indirimi yapılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere itiraz verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre sürücü …’ in % 30 oranında, müteveffa …’ un % 70 kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul Anadolu 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/388 Esas sayılı dosyasına sunulan 16/07/2013 tarihli kusur bilirkişi raporuna göre sürücü …’ in tali derecede, müteveffa …’un asli kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalı … vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TMK’nın 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Aynı Kanun’un 327. maddesinde ise “çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Kaza tarihinde 13 yaşında olan desteğin ölümü sebebi ile annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında, annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gereklidir. Somut olayda; destek 13 yaşında vefat etmiş olup, hükme esas alınan aktüerya raporunda, araştırma yanıtına göre annenin ev hanımı olduğu, gelirinin olmadığı kabul edilerek anne yönünden yetiştirme gideri hesaplanmamış, davacı babanın destek zararı hesabında babadan 1/7 (% 14,28) oranında yetiştirme gideri indirilmiştir. Oran Yargıtay uygulamasına göre fazla olmakla beraber bu yönde istinaf yoktur. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde anne …’nın kiraladığı dükkanı işlettiğini, aylık cironun 15.000,00 TL civarında olduğunu beyan etmiş, emniyet araştırmasında bu yönde bir belirtme yapılmamıştır. Bu nedenle anne açısından ek araştırma yapılmaması eksik araştırmaya dayalı olmuştur (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarih, 2019/1894 E. ve 2020/1322 K. sayılı kararı ile 02/03/2020 tarih, 2019/2559 E. ve 2020/2414 K.sayılı kararı). Yine müteveffa 15/05/1998 doğumlu olup vefat etmeseydi 18 yaş ikmaliyle 15/05/2016 tarihinden itibaren kazanç sağlayacağı değerlendirildiğinde, 01/01/2016 ila bu tarih arasında gelir sağlayacağı yönünde hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Davalı … şirketinin bu hususa değinen istinaf talepleri yerindedir. Türkiye Wushu Federasyonu 22/10/2013 tarihli cevabıyla …’un 2 yıl sporcu olarak kayıt altına alındığı, 07/10/2015 tarihli cevabıyla 18 yaşına kadar sporcu olarak kariyerine devam edebileceği, 18 yaşını geçmiş ve her hangi bir sorunu bulunmaması durumunda antrenör olmaya hak kazanmış bir bireyin 1. kademe 2.500,00 TL, 2. kademe 3.000,00 TL, 3. kademe ve üzeri 4.500,00/5.000,00 TL kazanabileceği bildirilmiş olmasına ve müteveffa …’un antrenör olamayacağı yönünde bir iddia yada kanıt bulunmamasına göre müteveffanın 3.derece üzeri antrenör olacağı ve 5.000,00 TL aylık alacağının kabul edilmesinde; Ölenin gelirinin bulunmaması halinde dahi, bu durum davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesine mani olmamasına, Nitekim emsal nitelikte Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25.9.2014 tarih, 2014/15680 E.ve 2014/12605 K.sayılı kararı açıklandığı üzere destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemeyeceği, evladın bayram günlerinde anne-babayı ziyareti, evde ailesine yardımcı olması, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşma görevinin de maddi desteğin kapsamında kabul edilmesi gerekmesine göre; TÜİK verilerine göre 2015 yılında İstanbul’ da yaşayan bir kişinin ortalama evlenme yaşının 28 olarak tespiti ile hükme esas alınan raporda bu yaşa göre hesaplama yapılmış olmasına göre bu hususlara değinen istinaf talepleri yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir ” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun, makul ve yeterli olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, manevi tazminata ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/b-1. maddesi uyarınca reddine, davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, Davalılar vekillerince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/07/2020