Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1723 E. 2018/1426 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2018/1723
KARAR NO : 2018/1426
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI : 2014/152 Esas 2018/189 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; araç kiralama işi ile uğraşan müvekkili şirkete ait … plaka sayılı aracın … nolu kasko poliçesi ile sigortalandığını, müvekkiline ait aracın 21/02/2011 tarihinde kiralama yapılan kişilerde bulunduğu sırada 22/01/2011 tarihinde çalındığını, davalı sigorta şirketine müracaat edilerek zararın giderilmesinin talep edildiğini, davalının 17/06/2011 tarihli cevabi yazısında olayda emniyeti suistimal neticesi olduğundan bahisle hasarın teminat dışı kaldığını belirttiğini, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/234 Esas sırasında TCK 155. maddesine istinaden emniyeti suistimal suçundan açılan dava neticesinde emniyeti suistimal suçunun oluşmadığından bahisle sanıkların beraatine karar verildiğini, bunun üzerine sigorta şirketine tekrar başvurulduğunu ve sigorta şirketince zamanaşımı süresinin dolduğunun ve olayın hırsızlık neticesi meydana gelmediğinin tespit edildiği belirtilerek talebin reddedildiğini, davalının bu açıklamalarında kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin araç zarar bedeli dışında aracın kiralanamamasından kaynaklı ciddi bir zararı oluştuğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile araçta oluşan zarar bedeli ve müvekkilinin bu süre zarfında araçtan elde edemediği kâr için 10.000,00 TL’nin reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi tarafından tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yasal süresi içerisinde dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davaya konu … plaka sayılı aracın 17/12/2010-2011 tarihleri arasında … sayılı kasko poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalandığını, davaya konu olaydan sonra davacının müvekkili şirkete başvurduğunu ve 10121100832 sayılı hasar dosyasının açıldığını, ilgili hadisenin emniyeti suistimal sureti ile meydana geldiğinin ve davacıya ait aracın çalınmadığının anlaşıldığından talebin reddedildiğini, bu sebeple davanın da reddinin gerektiğinden bahisle öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, esasa geçilmesi halinde teminat dışında kalan talebi havi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu; mahkeme kararında araçta hasar tazminatı istendiği, davacı şirketin davalı sigortaya süresi içinde yaptığı müracaatın görmezden gelindiği, haksız ve yersiz olarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin davacıyı mağdur ettiği, bu sebeple kararın kaldırılması gerektiği yönlerine ilişkindir.
Dava kurumsal tam kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen zamanaşımı geçtiğinden davanın reddi kararının usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Davaya konu aracın davalı sigorta şirketi tarafından 17/12/2010-17/12/2011 dönemi için kasko sigortasının yapılmış olduğu, sigorta ettirenin sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayandığı, rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 6. maddesi uyarınca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlayan zamanaşımı süreleri eski kanuna tabi olacağından ihtilafa 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerektiği, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan araç bedeline ilişkin işbu davada KTK’nun 109/2 maddesindeki uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanmasının mümkün olmadığı, 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesi (6102 sayılı TTK 1420 madde) gereğince davanın 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, aynı yasanın 1292 ve 1299. maddeleri hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcının alacağın muaccel olduğu gün yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günü olduğu, olay tarihinin 22/01/2011 olduğunun iddia edildiği, davacı tarafın davalı sigorta şirketine (tarihi dosya kapsamından belirlenemeyen) başvurusu üzerine sigorta şirketinin 16/06/2011 ve 17/06/2011 tarihli yazısı ile “ödeme talebinin teminat dışı olduğu” gerekçesiyle reddedildiğinin belirtildiği, sonraki tarihsiz başvuru dilekçesi üzerine sigorta şirketince 05/02/2014 tarihi cevabi yazı ile “zamanaşımının dolduğu ve hadisenin hırsızlık neticesi meydana gelmediği tespit edildiğinden talebin teminat dışı olduğu” gerekçesiyle reddedildiğinin belirtildiği, soruşturma dosyasından olay tarihinin 22/01/2011 olduğu, davacı şirket temsilcisinin 24/02/2011 tarihli kolluk ifadesinde 22/01/2011 tarihinde hırsızlık olayından haberdar olduğunu beyan etmesi nazara alındığında sigortalının rizikonun gerçekleştiğini 22/01/2011 tarihinde öğrendiği, bu tarihinden itibaren 5 günlük ihbar süresinin son gününün 27/01/2011 olacağı, 27/01/2011 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin 27/01/2013 tarihinde dolacağı, somut olayda Borçlar Kanunu’nun 133.maddesinde (TBK’nın 154.) maddesi sayılan zamanaşımı kesen hallerin de gerçekleşmediği, bu durumda 07/05/2014 tarihinde açılan davada zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan davalının zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddi yönündeki yerel mahkeme kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç takdirine yer olmadığına,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf isteminden bulunan üzerinde bırakılmasına,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2018.