Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1709 E. 2019/116 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1709
KARAR NO : 2019/116
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI : 2018/2033 D.İş.E.- 2018/2033 D.İş.K.
(İtiraz Hakem Heyeti 06/03/2018 Tarih 2018/İHK-1672)
DAVA : Trafik Kazasından Kaynaklanan Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda: 20.08.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin kullandığı motosiklete, karşı taraf sigorta şirketine sigortalı … plakalı traktörün çarpması sonucu, müvekkilinin %18 oranında malul kaldığını, sigorta şirketinin 29.089,00 TL ödeme yapmayı teklif ettiğini, ancak teklif edilen bedelin yetersiz olduğunu belirterek, bilirkişi raporundan sonra talep artırılmak üzere şimdilik 29.000,00 TL maddi tazminatın, sigorta şirketine başvurunun yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24/10/2017 tarihli dilekçesi ile talebini 70.810,12 TL olarak artırmıştır. Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesi ile: Başvuru sahibi tarafından, 6704 sayılı yasa gereğince, zorunlu belgeler sunulmadan ve yapılan ödeme kabul edilmeden Komisyona başvuru yapıldığını, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, başvuranın kaza esnasında ehliyetsiz olduğunu, ayrıca kask takmadığını, bu şekilde kendi kusuru ile zarara neden olduğundan müterafik kusur indirimi yapılmasını istediklerini, ATK’dan maluliyet raporu alınması ve hesaplamanın yeni Trafik Sigortası Genel Şartları’na göre yapılması gerektiğini, sorumluluklarının teminat limiti ile sınırlı olduğunu, avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından: 70.810,12 TL maddi tazminatın, 15.03.2017 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … kuruluşundan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına, davalı … vekili tarafından itiraz edilmiş, İtiraz Hakem Heyetince yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda: İtirazın ve başvurunun kısmen kabulü ile; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, 65.639,36 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 15.03.2017 tarihinden başlamak üzere yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den alınarak başvurana verilmesine, fazlaya ilişkin itirazın ve başvurunun reddine karar verilmiştir.İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Kusuru kabul etmemelerine rağmen yeniden değerlendirme yapılmadan başvurunun kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, sürekli maluliyet tespiti yapılana kadar geçici işgöremezlik zararından sorumluluklarının bulunmadığını, Genel Şartlar ile bu durumun değiştiğini, davacının geçici işgöremezlik zararına ilişkin talepleri, tedavi gideri kapsamında olup tedavi gideri taleplerinin, yeni Trafik Sigortası Genel Şartları gereğince teminat dışı kaldığını, başvuranın kaza esnasında ehliyetsiz olması, uygun kıyafetler giymemesi ve kask takmaması nedeniyle en az %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, başvuran taraf lehine 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı bulunduğunu belirterek İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 20.08.2016 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklet ile davalı … şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı traktörün çarpışması ile meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı ve davacı tarafça, maluliyet tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır.Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından alınan bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davacının %25, sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim edilen 03/03/2017 tarihli raporda; davacının maluliyet oranının %18 olarak belirlendiği görülmektedir.Karşı taraf sigorta şirketi vekili tarafından, kusuru kabul etmemelerine rağmen yeniden değerlendirme yapılmadan başvurunun kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davacının geçici iş göremezlik zararına ilişkin talepleri tedavi gideri kapsamında olup, geçici iş göremezlik zararından sorumluluklarının bulunmadığı, davacının ehliyetsiz olması, uygun kıyafetler giymemesi ve ve kask takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği hususları istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından trafik kusur uzmanı bilirkişiden alınan raporun, kazanın meydana geliş şekli ve dosya kapsamına uygun olduğu, dolayısıyla hükme esas alınmasında usule aykırılık bulunmadığı, İtiraz Hakem Heyeti kararına esas alınan bilirkişi raporunda, geçici iş göremezliğe ilişkin değerlendirme ve hesaplama yapılmadığı belirtilerek, tazminat hesabının sadece sürekli iş göremezlik zararına yönelik yapıldığı, İtiraz Hakem Heyeti tarafından da geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin bir karar verilmeyip sürekli iş göremezlik zararına ilişkin karar verildiği, kaza tespit tutanağında kask ile ilgili ” tespit edilemedi” (kaskın bulunup bulunamadığı, takılı olup olmadığının tespit edilemediği) şeklinde belirtmede bulunulmuş olup dosya kapsamında, kaza sırasında davacının, uygun kıyafet giymediği ve kask takmadığına dair delil olmayıp bu hali ile davacı lehine hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasının doğru olduğu, ehliyetsizliğin müterafik kusur kapsamında değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla belirtilen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Yine, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyetince, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacı lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,3-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,6-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın istinaf talebinde bulunana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi.07/02/2019

KARŞI OY
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 01/02/2018 tarih, 2015/6820 E. ve 2018/493 K. sayılı kararında açıklandığı üzere 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu durumda Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin davalı istinafının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum ( Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/10/2018 tarih, 2018/1726 E. ve 2018/8853 K., 07/05/2018 tarih, 2016/10994 E. ve 2018/4624 K. sayılı kararları ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih, 2017/5281 E. ve 2018/3189 K. sayılı kararı).