Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1647 E. 2020/710 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1647
KARAR NO: 2020/710
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2016/197 Esas -2017/1043 Karar
DAVA: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/06/2011 günü, … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın trafik kazası sonucu müvekkillerinin murisinin vefat ettiğini, ölümlü yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, net tazminat miktanını bilmediklerinden ilerde eksik harcı tamamlayarak dava değerini artırma ve diğer fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 1.000,- TL destekten yoksun kalma tazminatının (maddi tazminatın) davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı itirazında bulunduklarının, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti kapsamında olduğunu, desteklik olgusunun ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulü ile davacı … yönünden 40.465,00 TL, davacı … yönünden 41.950,00 TL olmak üzere toplam 82.415,00 TL tazminatın 01/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın 05/06/2011 tarihinde meydana geldiğini, davanın 23/02/2016 tarihinde açıldığını, TBK’nın 109.maddesinde ön görülen 2 yıllık çerçeve süre dahi geçtikten sonra ikame olunan davanın usul yönünden reddolunması gerektiğini, gerekçeli kararda hiçbir neden gösterilmeksizin zamanaşımı hususunun ele alınmadığını, sigortalı araç sürücüsü …’ın ehliyetsiz araç kullanması sırasında tamamen kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, Yerel Mahkemece ehliyetsiz araç kullanma hususunun değerlendirilmediğini, kusur durumunun belirlenmeksizin dosyanın aktüerya uzmanına gitmiş olmasının ve yine kusur durumu belirlenmeksizin karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, araç sürücüsü müteveffa …’ın müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının mahkemece tespitinin ve tazminattan düşülmesinin gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere itiraz verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 05/06/2011 tarihi ile dava tarihi olan 23/02/2016 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. HGK.’nun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK.’nun 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 ve HGK.’nun 05.06.2015 gün 2014/17-2198 Esas ve 2015/1495 sayılı kararları ile de benimsendiği üzere ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasının yeterli olmasına, bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulunun aranmamaktadır. Davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinafı yerinde değildir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/10135 Esas- 2016/4669 Karar sayılı kararı). Borçlar Kanunu’nun “Tazminatın Tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur olgusu düzenlenmiştir. BK’nın 44. maddesinin uygulanması, zarar görenin zarara razı olması, zararın artmasına ve failin hal ve mevkiini ağırlaştırması gibi nedenlerle mümkün olabilmektedir. Somut olayda, davacıların desteği %100 kusuru ile yapmış olduğu tek taraflı trafik kazası sonucunda vefat etmiş olup, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte, sürücü üzerinde doğan zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar, doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalan üzerinde oluşmuştur. Davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı gözetildiğinde, nasıl ki ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusur davacıya yansıtılamayacak ise (işleten-sürücü) desteğin müterafik kusuru da aynı şekilde davacıya yansıtılamayacaktır. Bu kapsamda mahkemece kusura ilişkin değerlendirme yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/3333 Esas- 2018/12331 Karar sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.629,76 TL harçtan peşin alınan (1.374,54 TL +35,90 TL) 1.410,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.219,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3- İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/06/2020