Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1622 E. 2020/574 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1622
KARAR NO : 2020/574
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 09/01/2018
NUMARASI : 2014/124 Esas – 2018/6 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.01.2011 tarihinde … Tuzla yakınlarında davalı … şirketine sigortalı ve diğer davalı …’a ait yine anılan davalı sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile geri geri manevra yaparken arkasındaki yaya olarak bulunan müvekkiline fark edemeyerek çarparak ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kazadan sonra resmi görevlilerce tutulan tutanağa göre davalı …’ın kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazada kusurlu aracın 21.05.2010/2011 tarihleri arasında geçerli … numaralı trafik sigorta poliçesiyle teminat altına alındığını, müvekkilinin kazada ayağından ve birçok yerinden yara aldığını, ameliyat geçirdiği Tuzla … Hastanesi raporları ile zararın belirlendiğini, kazada kalıcı şekilde sakat kaldığı, beden gücü kaybı, hayat boyu bakıcı gideri maddi zararların oluştuğunu, uzun süreli tedavi ve kalıcı sakatlığın yarattığı yaşamsal olumsuzluklara bağlı olarak davacının ailesine karşı sorumluluğu yerine getiremediğinden dolayı; şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren %18 artan oranlarda avans faizi ile birlikte her iki davalıdan ortaklaşa tahsiline ve 30.000 TL manevi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren %18 ve artan oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan sadece …’dan karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 23.090.13 TL’ye yükseltmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davaya konu olaya ilişkin davadan önce müvekkil sigorta şirketi herhangi bir müracaatın yapılmadığı ve herhangi bir dosyanın açılmadığını, dava dilekçede bahsi geçen … plakalı aracın müvekkil şirkete 21.05.2010/2011 tarihleri arasında geçerli olan 32407478 numaralı KTK zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere, yaralama ve sürekli sakatlık halinde kişi başı azami 200.000 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun öncelikle kusur tespiti yapılıp daha sonra davacının geçici maliyet süresi ile kalıcı maliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, buna göre aktüer kanalıyla tazminat miktarının hesaplanması gerektiğini, Müvekkil şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda sorumluluğunun azami limiti ile sınırlı olduğunu belirterek talep ve davanın reddini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle iş bölümü itirazında bulunulduğunu, haksız fiil teşkil eden olay sebebiyle zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, dava tarihi ile kaza tarihi dikkate alındığında davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın oluşumunda ise müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun davacıya ait olduğunu, manevi tazminat isteminin ise yerinde olmadığı ve fahiş olduğunu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafından tüm davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan manevi tazminat talebi yönünden; tarafların kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş şekli ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilerek manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin manevi tazminata hükmederken Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi açık hükmü gereği, olayın özellikleri gözetilerek, adalete uygun biçimde hüküm kurulması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının az olduğunu, kusura yönelik alınan rapor neticesinde davalı araç sahibi ve sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu bulunduğunu, bu açıdan düşünüldüğünde de kazanın oluşumunda müvekkilinin çok az bir kusura sahip olduğunu, manevi tazminat takdir edilirken bu hususların da göz önüne alınarak hakkaniyete uygun bir şekilde karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “TBK’nın 56.maddesine göre, hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar halinde, zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.02/06/2020