Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1601 E. 2020/617 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1601
KARAR NO : 2020/617
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI : 2016/483 Esas – 2017/1561 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkiline sigortalı … plakalı araç ile davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın 02/02/2016 tarihinde çarpıştığını, müvekkili şirket tarafından ekspertiz incelemesi yaptırılarak elde edilen ekspertiz raporu neticesinde sovtaj uygulandıktan sonra toplamda 44.800,00 TL’lik hasarın meydana geldiğini, davalı şirketin sigorta teminatı altında olan … plakalı aracın ve davacı şirketin sigorta teminatı altında olan … plakalı aracın kazanın gerçekleşmesinde beraberce kusurlu olduğunu, bu nedenle gerçekleşen zararın %50’sinin davalıdan rücuen tazmini gerektiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 22.400,00 TL rücuen tazminat alacağının sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 29.120,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının ödediği zararı rücu edebilmesi için öncelikle sigortalısının hukuki haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olduğunu kanıtlaması gerektiğini, dava konusu araç üzerinde dain mürtehin olarak … A.Ş.’nin rehin hakkı bulunduğunu, bu durumda TTK’nın 1456.maddesi gereği eğer varsa sigorta tazminatı talep etme hakkının öncelikli olarak dain mürtehin hakkı sahibinin olacağını, davacı tarafından tazminatın sigortalıya ödenmesi hususunda dain mürtehinden muvafakat alındığına dair dosyaya sunulmuş herhangi bir belge bulunmadığını, dolayısıyla TTK. 1456 ve 1472. maddeleri uyarınca geçerli bir ödeme yapmamış olan davacının sigortalısının haklarına halef olamadığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, ayrıca davalı … şirketinin ancak ZMM sigortası Genel Şartları B2. maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, davacının ödeme tarihinden itibaren reeskont avans faizi taleplerinin reddi gerektiğini belirterek öncelikle davanın husumetten reddine aksi taktirde davalı … şirketinin sigortalısına kusur ve sorumluluk izafe edilemeyeceğinden haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ”Davacının davasının kısmen kabul – kısmen reddi ile 29.000,00 TL’nin 22.400,00 TL’sinin dava tarihi olan 02/05/2016 tarihinden itibaren 6.600,00 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 09/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın Reddine”, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğini, dava şartının yerine getirilmemiş olması sebebi ile davanın usulden reddi gerekirken, bu yöndeki savunmaları hakkında olumlu/olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın, kabul edilen kusur oranı bakımından HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, davacının dava konusu kaza neticesinde meydana gelen 44.800,00 TL hasarı ödediğini belirterek ödediği tutarın %50 kusur oranına denk gelen 22.400 TL’sinin tahsilini talep ettiğini, kusur bakımından fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmadığını, davacı akabinde taleplerini %65 kusur oranına göre ıslah ettiğini ve ıslahla talep edilen tutar üzerinden hüküm kurulduğunu, dolayısıyla davacının dava dilekçesinde fazlaya dair haklarını saklı tutmadığı ve kabul ettiği kusur oranı üzerinden hüküm kurulması gerekirken, aksi yönde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, yasal faize hükmedilmesi gerekirken reeskont faizine hükmedildiğini, müvekkiline sigortalı aracın “hususi” olarak kullanılan araçlardan olması, kullanım şekli hususi olan araçların sebebiyet verdiği kazalarda oluşan zararlar bakımından yasal faiz talep edilebileceğinin istikrar kazanan Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, dava kısmen ret edilmesine rağmen reddedilen tutar bakımından karşı vekâlet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, dava dışı 3.kişiye ödeme yapan sigortacının ödediği bedelin rücuan tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Karayolları Trafik Kanunu 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde olup, başvuru şartı zarar gören açısından düzenlenmiştir. Bu nedenle belirtilen hüküm “zarar gören” olmayan davacı … bakımından uygulanamayacağından bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir.Dava dilekçesinde kazaya karışan araçların, kazanın meydana gelmesinde beraber kusurlu oldukları açıklanarak gerçekleşen zararın % 50’sinin davalıdan rücuen tazmini gerektiği açıklanarak, sigortalıya ödenen 44.800,00 TL nin % 50’sine tekabül eden 22.400,00 TL’sının tahsili talep edilmiştir. Davacı vekilinin maddi tazminat talebini davalının %50 kusurlu olmasına göre 22.400,00 TL olduğunu açıklayarak davasını da sadece meblağ yönünden ıslah ettiği, kusur oranı yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayıp kusur oranı yönünden ıslah etmediği gözetildiğinde, mahkemece talep edilen tazminat miktarından talep gibi davacının %50 kusur oranı gözönüne alınarak karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi aşılarak yazılı şekilde (% 65 kusur oranı üzerinden) hüküm kurulması doğru olmamıştır (HGK 03.05.2017 tarih, 2017/17 E- 2017/1094 K sayılı içtihadı birleştirme kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.04.2017 tarih ve 2016/9386 E., 2017/3542 K., 18/01/2018 tarih ve 2015/7236 E. 2018/268 K.).Kabule göre de ıslah dilekçesinde talep edilen 29.120,00 TL’nin 29.000,00 TL’si üzerinden davanın kabulüne karar verildiği halde reddedilen miktar yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi; Dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki aracın dosyada mevcut tescil belgesi fotokopisinden hususi olduğu anlaşıldığı halde temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Belirlenen bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK’nun 353/1-b/2 maddesi uyarıca düzeltilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile A- Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davacının davasının KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ ile, 22.400,00 TL’nin dava tarihi olan 02/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE3-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 1.530,14 TL nispi karar harcından peşin alınan 842,54 TL’den (dava açılırken 382,54 TL + ıslah ile 460,00 TL) mahsubu ile bakiye 687,60 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,Ayrıca davacı tarafından bu dava nedeniyle peşin harç olarak 382,54 TL ve ıslah harcı olarak 460,00 TL olmak üzere toplam 842,54 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,4-Kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T. gereğince hesaplanan 4.368,00 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5- Red edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T. gereğince hesaplanan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan 700,00 TL bilirkişi ücreti ve 76,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 776,30 TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 597,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde İADESİNE,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 100,55 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/06/2020