Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1470 E. 2020/625 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1470
KARAR NO : 2020/625
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI : 2014/929 Esas – 2017/1075 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalanmış …ne ait davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek müvekkilin maddi ve manevi zararlarının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 15.000,00 TL manevi tazminatın ve güç efor ve muhtemel kazanç kaybı için şimdilik 50,00 TL, doğrudan tedavi gideri olarak şimdilik 25,00 TL, zorunlu zararlarının ve tespit edilecek diğer zararlarının karşılanması için şimdilik 25,00 TL olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 18/09/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından aracın dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini bu nedenle ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesini, görev itirazlarının kabulünü aksi halde kusur durumunun belirlenmesi için dosyanına dli tıp ihtisas dairesine gönderilmesini, davacının maluliyetinin tespiti içi adli tıp kurumuna sevkini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine; Davalı … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat talepli davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı …. aleyhine açılan maddi tazminat talepli davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminata ilişkin davanın reddine, davalı … aleyhine açılan maddi tazminat talepli davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmağına, davalı … aleyhine açılan manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/09/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının aracı kiraladığını ve işleten sıfatının değiştiğini ileri sürdüğünü ancak bu iddiasını hiçbir şekilde delillendirmediğini, dosyada bilirkişi raporu alındıktan sonra davalının bir kira sözleşmesi sunduğunu, delil bildirme sürelerinin geçmiş olmasına rağmen sayın yerel mahkemenin söz konusu delili değerlendirmeye alarak HMK’ya aykırı işlem yaptığını, ayrıca söz konusu delilin gerçek olup olmadığının belli olmadığını, bu kapsamda vergi dairesinden yapılan incelemeninde sonuçsuz kaldığını değerlendirilmemesi gerektiğini, ayrıca kendisine dava ihbar edilen tarafında bu sözleşmeyi yaptığını kabul etmediğini, bu sebeplerle herşeyden önce süresinde sunulmayan HMK’ya aykırı delilin reddi ve davanın tüm davalılar yönünden kabulü gerekirken davanın davalı … A.Ş. yönünden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının söz konusu delili süresi içerisinde vermediğinden dolayı yargılama masraflarının özellikle bilirkişi ücretinin avukatlık masraflarıyla birlikte kendi üstüne bırakılması gerektiğini, davalı … ile yapılan protokol doğrultusunda davalı … şirketinden hiçbir manevi tazminat talebinin de olmadığından reddi yönünden avukatlık ücreti oluşturulursa hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.2918 sayılı KTK’nin hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. H.M.K’nun 114. maddesi hükmüne göre davalı işleten sıfatı olmadığını savunduğuna göre sözleşme de dikkate alınarak pasif husumet yönünden itirazlarının değerlendirilerek bu yönde resen araştırma yapılmasında isabetsizlik bulunmamakla birlikte işleten sıfatının tespiti yönünden eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru olmamıştır.Bu durumda Mahkemece, davalı kira sözleşmesi ibraz etmiş ve aracı uzun süreli kiraya verdiği savunması nedeniyle, işleten sıfatının tespiti bakımından aracın fiilen teslim edilip edilmediği, vergi ve masraflarının hangi şirket tarafından karşılandığı, kiralayan ve kiracı şirketlerin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak işleten sıfatı olup olmadığı belirlenmeli, yine davalı … n ihbar olunan şirket çalışanı olup olmadığı konusunda SGK’dan araştırma yapılarak kaza tarihinde hangi şirket çalışanı olduğu belirlenmelidir. Bu nedenle şirket defter ve kayıtları, SGK kayıtları, kira ödemeleri diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik ve yetersiz inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Kabule göre de ; dosya kapsamında davacı tarafından trafik kaydına güvenilerek davalı şirket hakkında işleten olduğu inancıyla davanın açıldığı, davalı şirket ile ihbar olunan şirket arasında imzalanan sözleşmeden haberdar olmaları beklenemeyeceğinden, hakkında dava açılmasına sebebiyet veren davalı şirket lehine hiç vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı olduğu gibi vekalet ücretine karar verilmesi de doğru olmamıştır. Dava dilekçesinde davacı manevi ve maddi tazminat talepleri için davalılar arasında bir ayrım belirtilmediğinden mahkemece davalı … hakkında açılan manevi tazminat davasının reddedilmesinde ve lehine vekalet ücreti hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi 09/06/2020