Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1467 E. 2020/704 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1467
KARAR NO: 2020/704
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI: 2014/989 Esas – 2017/789 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/07/2012 günü meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin sürücüsü konumunda bulunduğu araçla kurallara uygun bir hızla ve sinyal vererek sollamak yapmak istediği sırada, önünde seyretmekte olduğu sollamak istediği plakası tespit edilemeyen ve davalı kurumun zararından sorumlu olduğu bir tırın aynı anda sollama yapması kalkışıp kedisini sıkıştırması sonucu direksiyonu sola kırarak şarampole yuvarlanmasıyla meydana gelen kaza sonucu sakat kaldığını, davalı kurumun Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9 maddesi a bendi gereğince sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilmemesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için kişi başına sakatlık halinde kaza tarihi itibariyle 225.000 TL bedeni teminat sağladığını, fazlaya ait ve munzam zarardan kaynaklanan alacakları saklı kaydıyla Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’den doğan şimdilik 3.000 TL tazminatın, ihtarnamenin tebliğ tarihinin 8 iş günü sonrasından itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve ve TBK’nın 76.maddesi gereğince 30.000TL geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kazanın beyanlarındaki şekilde gerçekleştiğini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlayamadığını, soruşturma evrakları ile tanık beyanı ve koğuşturmaya yer olmadığına dair kararla, davacının tek yanlı kaza yaptığının anlaşıldığını, haksız kazanç temini amacıyla ikame olunan bu davanın ve geçici ödeme talebinin reddini talep ettiğini, davacı tarafından dava öncesinde herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu nedenle müvekkili kurumun davanın açılmasına sebebiyet vermiş sayılamayacağını, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik zararından sorumlu tutulamayacağını, gelire dair beyanların soyut olup kabul edilmesinin mümkün olmadığını, beyan ve hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın usul ve esasa ilişkin olarak reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Yerinde görülmeyen davanın Reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 14/07/2012 günü meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilinin sürücü konumunda bulunduğu araçla kurallara uygun bir hızla sinyal vererek sollama yapmak istediği sırada, önünde seyretmekte olup sollamak istediği plakası tespit edilemeyen ve davalı kurumun zararından sorumlu olduğu bir tırın aynı anda sollama yapmaya kalkışıp kendisini sıkıştırması sonucu direksiyonu sola kırarak şarampole yuvarlanmasıyla meydana gelen kaza sonucunda sakat kaldığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilini kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu bulduğunu ancak anılan raporun eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu, karara dayanak olamayacağını, dosya kapsamında kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurlu olduğuna dair herhangi bir delilin mevcut olmadığını, kazanın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen tırın sebep olduğunu ve davalı yanın bu durumun aksine herhangi somut bir delil sunmadığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasına ilişkin oluşa ve kusur durumuna ilişkin 06/01/2017 tarihli bilirkişi raporun davacı vekiline HMK 281. Madde ihtaratlı olarak 26/01/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı tarafça raporun tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde rapora itiraz edilmemiştir. Daha sonra davacı vekilince uyap sistemi üzerinden 27/02/2017 tarihli itiraz dilekçesi sunulmuştur.Bu haliyle HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde davacı vekilince bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilmediğinden bu durumun davalı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturmakta olup kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3- İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/06/2020