Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1430 E. 2020/568 K. 02.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1430
KARAR NO : 2020/568
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI : 2015/142 Esas – 2017/1069 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 02/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi … 21.08.2014 tarihinde sürücünün kendisi olduğu araçla Serik yolu caddesinden havaalanı istikametine doğru seyir halinde iken aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu tek taraflı trafik kazası geçirdiğini, kaza neticesinde müvekkillerinin murisinin vefat ettiğini, kaza yapan aracın sigorta poliçesinin bulunmadığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla her bir davacı için 500 TL’şer olmak üzere toplam 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacılar ıslah dilekçesi ile talebini 268.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan … aktif dava ehliyetinin olmadığını, davacının 2013 doğumlu olduğunu, dava dilekçesinde asaleten dava açmış olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davanın aktif dava ehliyeti yokluğu dava şartı eksikliği nedeniyle reddinin gerektiğini belirterek, davanın esasına ilişkin ise; alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğinden davanın esastan reddi gerektiğini, dava konusu olayın tek taraflı trafik kazası olması sebebiyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “192.004,32 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak Hazem İsli’ye verilmesine, 75.995,68 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak …’ye verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın murisin %100 tam kusuru ile meydana geldiğini, destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacılar bakımından alacaklılık borçluluk sıfatının birleştiğini, davaya konu olaya emsal teşkil eden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarının mevcut olduğunu, alacaklı ve borçlu sıfatları birleştiğinden borcun sükut ettiğini ve davanın reddi gerektiğini, bu yön gözetilmeden yerel mahkeme tarafından karar verildiğini, müvekkilinin zorunlu trafik sigortası bulunmayan motorlu aracın sürücüsünün kusuru sebebiyle desteğinden mahrum kalanlara karşı tazminat sorumluluğunun bulunmadığından bahisle sürücü kusurundan kaynaklı huzurdaki davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. Maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere ilk derece mahkemesince verilen kararın usul yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.Kaza tarihi itibari ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış olması nedeniyle Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır. Güvence Hesabının sorumluluğunun kapsamı ise, kaza tarihine göre yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası (Eski) Genel Şartları’na göre belirlenecektir.Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )Somut olayda davaya konu trafik kazası 21.08.2014 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak başvuruda bulunulmuş olduğundan davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2- Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.576,77 TL harçtan peşin alınan 1.144,19 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.432,58 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/06/2020