Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1281 E. 2020/780 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1281
KARAR NO: 2020/780
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI: 2015/785 Esas 2017/746 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/09/2006 tarihinde …’ nün, sevk ve idaresindeki tescil kaydı olmayan motosikletinin direksiyon hakimiyetini kaybedip kontrolden çıkması neticesinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, …’nün mirasçısı olarak müvekkili …’nün kaldığını, kazada …’nün asli kusurlu olduğunu, müvekkili annenin destekten yoksun kaldığını, davalı tarafa 24/12/2014 tarihinde başvuru yapıldığını ancak yasal süre içerisinde başvurunun sonuçlandırılmadığını, güvence hesabının müteveffanın kullandığı aracın mobilet olmasından bahisle başvuruyu reddettiğini, bu nedenlerle müvekkilinin destekten yoksun kalması nedeni ile oluşan zararın tazmini için fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile 5.000,00 TL davalıya başvurunun tebliğ edildiği 25/12/2014 tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasında başlayacak şekilde avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 33.698,55 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın kullandığı kazaya karışan sigortasız taşıtın cinsinin ve sigorta yapılması zorunlu araçlardan olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davaya konu talebin sözleşmeden değil de kanundan kaynaklanması sebebi ile davacı tarafın müvekkili kurumdan tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, yapılacak ödemenin kusur oranı kapsamında davacıdan rücu edileceğini, kusur tespitinin yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, SGK tarafından davacı tarafa ödenmiş bir tazminat bulunup bulunmadığının tespit edilerek davalı tarafın ödeyeceği miktardan mahsup edilmesi gerektiğini, müteveffanın müterafik kusurunun varlığı halinde ödenecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun kaza tarihindeki poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren avans faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 33.698,55 TL’nin 07/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili trafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın 2006 yılında meydana geldiğini, zamanaşımı süresinin 2014 yılında dolduğunu, davanın ise 2015 tarihinde açıldığını, bu nedenle yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle trafik sigortası bulunmadığı iddia edilen aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan motorlu taşıtlardan olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, aksi halde müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, söz konusu aracın cinsine ilişkin müvekkilinin sorumluluğunun tespitinin yapılması gerekirken yerel mahkemenin bu husus araştırılmadan hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Zamanaşımının, doğmuş bir alacağa son veren sebeplerden olmadığı, sadece alacağın talep edilebilmesi imkanını ortadan kaldırdığı ve hukuki mahiyetinin itiraz değil def’i olduğu dikkate alındığında; ancak, ileri sürüldüğü takdirde ve sadece ileri süren taraf bakımından dikkate alınabileceği açıktır. Zamanaşımı, hakimin re’sen dikkate alabileceği borcu sona erdiren itiraz sebeplerinden farklı olarak, sadece ileri süren taraf lehine uygulama alanı bulur. Davalı vekilince zamanaşımına yönelik istinaf talebinde bulunulmuş ise de sunulan cevap dilekçesinde bu yönde bir defi/beyan bulunmadığından bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na başvurulabileceği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki düzenleme, Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır.Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle Güvence Hesabı’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. ZMSS Genel Şartları’nın A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı haller arasında sayılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesine göre, motosiklet: azami tasarım hızı 45 km/saatten ve/veya silindir kapasitesi 50 santimetreküpten fazla olan sepetli veya sepetsiz iki veya üç tekerlekli motorlu taşıtlar ve net motor gücü 15 kilovatı, net ağırlığı 400 kilogramı, yük taşımacılığında kullanılanlar için ise net ağırlığı 550 kilogramı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlardır. Aynı Kanun’un 103. maddesinde motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu düzenlenmiştir.Anılan düzenlemeler gereği, müteveffanın sürücüsü olduğu motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı Güvence Hesabı’nın bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir.Somut olayda; trafik kazası tespit tutanağına ve diğer belgelere göre, kazaya karışan araç motosiklet olarak belirtilmiş ise de aracın cinsi tutanakta belirtilmemiş, dosyada aracın cinsini belirtir ruhsat örneği veya başkaca bir belgeye rastlanamamıştır. Yine 25/08/2016 tarihli Yorulmazlar şirket yanıtında motosikletin garanti belgesinde aracın TİP: BK 2202 ısıtıcı kot kayıtlı olduğu, motosikletin kendilerine giriş çıkış kaydının bulunmadığı ve bu şasi numarasında bir satışın yapılmadığı bildirilmiştir. Gelen bu yazı cevabı yetersiz olduğundan Mahkemece davacı vekiline motosikletin şasi ve motor numarasını bildirmesi konusunda yeniden süre verilmiş, davacı vekilince sunulan 22/06/2016 tarihli dilekçe ile araç şasi numarası bildirilerek motosiklet ve şasi nosuna ilişkin 3 sayfa fotoğraf fotokopisi eklenmiştir. Ancak tüm bu delillerden kazaya karışan aracın trafik sigortası yaptırılması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır.Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı Güvence Hesabı’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; motosikletin nerede bulunduğu davacı taraftan sorulmak suretiyle, motosiklet ve davacı vekilince sunulan fotokopiler üzerinde uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp, gerektiğide şasi nosundan yola çıkılarak il emniyet müdürlüğü tescil kaydının araştırılmasıyla, tescil kaydı var ve trafikten çekildi ise çekilme tarihinin sorulması ve buna ilişin evrakların da istenilmesi suretiyle, araç motor silindir hacminin belirlenmesi; silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken aracın niteliği konusunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 7-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, Gayrettepe İstanbul Şubesinin 18/01/2018 tarih ve … numaralı 60.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2020