Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1212 E. 2020/503 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1212
KARAR NO: 2020/503
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/01/2018
NUMARASI: 2015/773 Esas – 2018/44 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 13/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 19.02.2015 tarihinde, müvekkillerinin oğlu … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı olarak gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde, …’ın vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle davalı …nın, müvekkillerinin uğradığı mağduriyetini gidermekle mükellef olduğunu belirterek; fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydı ile her bir müvekkili için 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru (ihbar) tarihini müteakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile … için talep edilen toplam tazminat miktarını 42.472,89 TL’ye, … için ise 45.962,98 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasa gereğince, davacıya müvekkili tarafından tazminat ödemesi yapılmadığını, alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğini, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, kanun ve yönetmelik gereğince ZMM (trafik) sigortası tanzim edilmeyen kendi kusuruyla kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsü müteveffa …’dan dolayı davacı anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceğini, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, dava konusu kazada kazaya sebebiyet veren müteveffa kusurlu bulunduğu için şayet davacı tarafa işbu davaya konu trafik kazası ile ilgili olarak müvekkili tarafından herhangi bir tazminat ödemesi yapılması halinde, trafik kazasında ölen sürücüsünün kusuru nedeniyle mirasçısı olarak tekrar davacı olan anne ve babaya rücu edebileceğinden, alacaklı ve borçlu sıfatı davacılarda birleşmiş olacağından dolayı davanın reddinin gerektiğini, davacının kazaya sebebiyet veren aracın kusurunu ve bunun sonunda bir zararın oluştuğunu ispatlaması gerektiğini, kazaya sebebiyet veren araçlar için kusur incelemesi yaptırılması gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, aleyhlerine hüküm kurulması durumunda SGK’nın ödediği tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ve faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı …’ın temlik ettiği 21.000,00 TL’lik maddi tazminat davasının taraflarca takip edilmediğinden 21.000,00 TL’lik kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Davacıların maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile Davacı … için 45.962,98 TL, davacı … için 21.472,89 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 03/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacı … için fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar ile temlik alan vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar ile temlik alan vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda temlik alan vekili olarak davayı takip etmedikleri iddia edilmiş ise de duruşmaya girdiklerini ve davayı takip ettiklerinin 29.11.2017 tarihli duruşma tutanaklarından anlaşıldığını, duruşma zaptına isimleri girilmediğinden mahkemece bu hususun gerekçeli kararda davayı takip edilmediğine dair delil olarak kullanıldığını, taraflarına hem davacılar vekili olarak hem de temlik alan vekili olarak tebligat yapılmadığı için 24.01.2018 tarihli duruşmada temlik alan yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin usuli eksiklik sebebiyle hukuka aykırılık teşkil edeceğini, kaldı ki dava takip edilmese bile öncelikle işlemden kaldırma kararı verilmesi gerektiğini, talep arttırım dilekçesinde de özellikle davacılar ve temlik alan vekili olarak belirtmelerine ve gerek bizzat gerekse yetki belgesi ile bir başka avukat yetkilendirerek duruşmalara katılmalarına rağmen mahkemenin böyle bir gerekçe ile karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ifadeyle; temlik alan yönünden 21.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini, yerel mahkemenin karar verilmeyen kısım yönünden davalı vekili lehine hükmedilen 2.520,00 TL avukatlık ücretinin kaldırılmasını ve lehe hükmedilmesini, yargılama giderleri bakımından kabul ve red oranına (%76,25) bakılmadan tamamının davalıya yüklenmesine, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sürücü zararlarının karşılanmasının hukuken mümkün olmadığını, müteveffanın ZMSS bulunmayan aracın sürücüsü olduğunu ve kazaya %100 kusuru ile sebebiyet verdiğini, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı bırakıldığını, ayrıca müvekkilinin rücu hakkı bulunduğundan alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmiş olacağını, kişinin kendi kusurunun sonuçlarının başkasının sırtına yüklenilemeyeceğini, bilirkişi raporunda … için 2.472,89 TL tazminat hesabı yapıldığı, hüküm kurulurken de aynı miktarda tazminata hükmedilmiş olmasına rağmen 21.472,89 TL tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan yanlış miktarın aynı şekilde icraya da konulduğunu bu nedenle bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı vekili istinafı açısından; Kaza tarihi itibari ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış olması nedeniyle Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu … karşılayacaktır. …nın sorumluluğunun kapsamı ise, 19.02.2015 kaza tarihine göre yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası (Eski) Genel Şartları’na göre belirlenecektir. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 19.02.2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak başvuruda bulunulmuş olmakla, davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı … için talep edilebilecek tazminat miktarı 10. sayfada 42.472,89 TL olarak hesaplanmakla birlikte, 11. sayfadaki sonuç kısmında 2.472,89 TL olarak açıklanmış olup, (21.000,00 TL temlik konusu alacak çıktığında, 42.472,89 – 21.000,00 = 21.472,89 TL hükümdeki kabul miktarı ile aynı) dökümü de bulunan hesaplama yöntemine göre 42.472,89 TL sonucuna ulaşıldığı, bu miktarın daktilo hatası sonucu 2.472,89 TL olarak yazılmasının sonuca etkili olmadığının kabulü ile bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Davacılar ve temlik alan vekilinin istinafı açısından yapılan değerlendirme; Dosyaya, Adana … Noterliğinin 15/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı 17/06/2016 havale tarihli temlik edeni … ve temlik edileni … olan, alacağın 21.000,00 TL’lik kısmının devir ve temlik edildiğine ilişkin alacağın devri, temlikname başlıklı işlem örneği sunulmuştur. Davacı vekilince, 15/06/2016 düzenleme, 16/06/2016 havale tarihli sunulan dilekçe ile temlikten bahsedilerek, 21.000,00 TL tazminat için temlik alan müvekkili … lehine karar verilmesi talep edilmiş, dilekçeye vekaletname fotokopisi ve vekileden … açıklamalı, Av. …’ a ilişkin yetki belgesi sunulmuş, 19/04/2017 tarihli duruşma gününe yönelik olarak yetki verilen avukat adına tebligat çıkarılmış ve tebliğ edilmiştir. Davacılar vekili ile temlik alan … vekili Av…. olmakla beraber, açıklandığı şekilde Av. … tarafından, vekil eden … açıklamalı, Av. …’ a ilişkin yetki belgesi sunulmuş ve adı geçen Av. … duruşmalara katılmayıp, duruşmalar yetki verilen avukatlar Av. …, Av. … (29/11/2017 tarihli oturumda davacı vekili ismi yok) tarafından takip edilmiş ve 19/04/2017 tarihli duruşma gününde davacı vekili olarak Av. …’ın hazır olduğu tutanağa geçirilmiş, aynı tarihle temlik alan … yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, bu açıdan yenileme dilekçesi sunulmamıştır. Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması başlıklı HMK. 150. Maddesi ile “(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. ” hususu düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, 19/04/2017 tarihli duruşmada davacı vekili olarak Av. …’ın hazır olduğu tutanağa geçirilmiş, aynı tarihle temlik alan … yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve yasal süresi içinde yenilenmemiş olmakla “Davacı …’ın temlik ettiği 21.000,00 TL’lik maddi tazminat davası” açısından “Davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekirken, “Davacı …’ın temlik ettiği 21.000,00 TL’lik maddi tazminat davasının taraflarca takip edilmediğinden 21.000,00 TL’lik kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu sonuç ve HMK. 326. maddesi düzenlemesiyle değerlendirildiğinde yargılama giderlerine yönelik istinaf talebi de yerinde değildir Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davacılar vekili ile temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE, B-Davacılar vekili ile temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı …’ın temlik ettiği 21.000,00 TL’lik maddi tazminat davasının temlik alan tarafından takip edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına, 2-Davacıların maddi tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE Davacı … için 45.962,98 TL, davacı … için 21.472,89 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 03/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacı … için fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Alınması gerekli olan 4.606,48 TL karar ilam harcından peşin alınan 27,70 TL ile 302,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 4.276,78 TL bakiye ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç ile 302,00 TL tamamlama harcı davalı tarafından ödenmesine karar verilen karar ilam harcından düşüldüğünden toplam bu miktarın ( 329,27 TL ) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafça karşılanan 31,80 TL ilk dava gideri ( başvurma ve vekalet harcı) ile 126,00 TL davetiye ve posta gideri, 1.000,00 TL bilirkişi giderinden oluşan toplamı 1.157,80 TL yargılama giderinin kabul red oranı (% 76,25 ) üzerinden hesaplanan 882,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil olunarak davacılara verilmesine, kalanın davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiği için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 7.767,85 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiği için hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 2.520,00 TL avukatlık ücretinin temlik alan …’dan tahsili ile davalıya ödenmesine, 7-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacılar ve temlik alan tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.606,48 TL istinaf karar harcından peşin alına 1.151,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.454,86 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 19,45 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/03/2020