Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/11 E. 2020/265 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/11
KARAR NO: 2020/265
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2016/539 Esas 2017/294 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/02/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 01/03/2013 günü saat 20.00 sıralarında mülkiyeti …’na ait … sevk ve idaresideki … plakalı araç ile seyir halinde iken, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde bariyere çarpması ile aracın seyir şeridinden çıkarak müvekkilinin kullandığı araca çarpması sonucunda ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, dava konusu trafik kazasında asıl kusurlu aracın … plakalı araç sürücüsü olduğunu, müvekkilinin uzun süre hastanede tedavi gördüğünü ve masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, 16/03/2013 tarihinden 24/04/2013 tarihine kadar iş görememezlik raporu alan müvekkiline bunun karşılığında herhangi bir ödemenin yapılmadığını, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastahanesi’nden alınan engelli raporunda müvekkilinin %10 oranında sürekli olarak engelli hale geldiğinin tespit edildiğini, müvekilinin söz konusu kazadan sonra işinden ayrılmak zorunda kaldığını, yapılan tedavi ve bakım giderlerinin bir çoğuna yakın ailesinden ve akrabalarından aldığını, kazadan önce ortalama 3.000,00 TL aylık geliri bulunan müvekkilinin kazadan sonra herhangi bir gelir elde edemediğini, bakıma muhtaç olduğunu belirterek şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan (sigorta şirketi açısından poliçe limitiyle sınırlı olma üzere) müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkili için 80.000,00 TL, kendisinin alkol ve uyusturucu kullanmasını öğrenmesi sonucu boşanmayı düşündüğünü, müvekkilinin eşi için 25.000,00 TL, çocuklar olan … ve … için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplamda 135.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacıya davadan önce hasar dosyası kapsamında yaptığı ödeme sonucu (28.178,00 TL-19.04.2016) ibra edildiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun kalmadığını, ibranamede fahişlik söz konusu olmadığından ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat ve tedavi giderlerinin teminat dışında olduğunu, davacının sürekli sakatlığını Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmadığını, aktüer sıfatını haiz bilirkişi marifetiyle yapılmasını, davacıya yapılan ödeme işlemiş faiz ile güncellenmesi gerektiğini ifadeyle tümüyle davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin asli kusurlu olduğuna dair iddialarının gerçek dışı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde asli kusurun davacıya ait olduğunu, kazanın davacı tarafça iddia edildiği şekilde meydana gelmediğini, müvekkilinin davacının aracına çarptığına dair iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacıların manevi tazminat taleplerinde haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelişinde diğer davalı …’nun asli kusurlu olduğuna dair davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde asli kusurun davacıya ait olduğunu, kazanın davacı tarafça iddia edildiği şekilde meydana gelmediğini, davalı …’nun davacı …’ın aracına çarptığına dair iddia gerçek dışı olduğunu, davacının davalı …’nun bariyerlere çarptığını ve hareketsiz halde durmakta olan aracına aşırı hızla çarptığını, kazanın bu çarpmanın etkisinden dolayı meydana geldiğini, davacının kaza anında aşırı hızla araç kullandığı ve tehlike anını çok önce gördüğünü, hızını yavaşlatmadığını, fren yapmadığını, kazaya sebebiyet verdiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinde haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın maddi tazminat açısından feragat nedeni ile reddine, Manevi Tazminat açısından davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’ndan müteselsilen ve müştereken alınarak davacı …’a ödenmesine, sair taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin tazminatın takdiri hususunda yanılgıya düştüğünü, takdir hakkının kullanmasındaki gerekçeleri izah edemediğini, dava konusu trafik kazasının sadece basit bir yaralama olarak kalmadığını, bir aileyi tarifi imkansız şekilde yaraladığını, davacı yararına takdir olunan 30.000,00 TL manevi tazminatın yeterli olmadığını, daha üst düzeyde manevi tazminat takdiri için kararın bozulması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın gerçekte nasıl meydana geldiğinin hiç araştırılmadığını ve kusur durumu tespit edilmeden karar verildiğini, müvekkilinin davacının aracına çarpmadığını, aksine davacının müvekkilinin hareketsiz haldeki aracının sağ orta kısmına aşırı hızla çarptığını, yerel mahkemenin davacının hareketsiz haldeki bir araca çarptığını gözden kaçırdığı gibi davacının kaza anında aşırı hızla araç kullandığını, tedbirsiz ve dikkatsiz davrandığını da gözden kaçırdığını, yerel mahkemenin davacı ve … hakkında açılan ceza davası neticesinin beklenilmesine dair taleplerinin dikkate alınmadığını, ceza dosyasındaki bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğunu, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın son derece fahiş olduğunu, davacı …’ın ve diğer davacıların uğradığı manevi bir zararın bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamında kusur raporu aldırılmamış ise de İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/301 E. sayılı dosyasından alınan her iki kusur raporunda da davalı sürücü …’nun asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu kusur raporlarının olayın oluşuna uygun düştüğü ve birbirini doğruladığı nazara alındığında davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, tarafların kusur oranları, davacının maluliyetinin derecesi ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de gözönünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Dosyaya ibraz edilen Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastahanesi tarafından düzenlenen 12.04.2013 tarihli Özre İlişkin Raporda davacı …’ın vücudunda “patella kırığı” mevcut olduğu ve sürekli %10 özrü bulunduğu tespit edilmiştir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların olay tarihlerine göre; 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 ila 31.08.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 ila 31.05.2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut olayda kaza tarihi itibariyle alınacak maluliyet raporunun ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” esaslarına göre aldırılması gerekmektedir. Dosya kapsamında var olan rapor kaza tarihi dikkate alındığında ilgili yönetmelik hükümlerine göre alınmamıştır. Bunun yanında davalılardan …’nun sosyal ekonomik durum tespiti için Çekmeköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş ancak diğer davalı … için Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıya cevap verilmemiştir. O halde Mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığı iddia edilen davacı …’ın yaralanmasının mahiyeti, maluliyet oluşmuş ise geçici ya da kalıcı mı olduğu, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı ve iyileşme süresi konusunda ATK’ dan yada üniversitelerin adli tıp ana bilim dalı başkanlıklarından olay tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre bilirkişi rapor alınması, davalı …’nun mali sosyal durumunun araştırılması ile tarafların mali ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2020