Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1092 E. 2020/613 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1092
KARAR NO: 2020/613
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2014/1414 Esas 2017/904 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 11/04/2012 günü meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını belirterek 5.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 40.118,91 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu tazminat talebinde müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet için bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan … plakalı aracın sahibi olduğunu aracın … Sigorta şirketinin davaya dahil ve ihbar edilmesini müvekkiline isabet eden kusur oranını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davacının davasının kabulüne, davacının davasının maddi tazminat yönünden 40.118,91 TL olarak tam kabulüne müştereken ve müteselsilen tüm davalılardan tahsiline, tüm davalılar yönünden dava tarihinden itibaren faiz süresi işletilmesine şahislardan yasal faiz sigorta şirketinden ticari faiz işletilmesine, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne 8000 TL manevi tazminatın davalı şahıslardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi yönünden manevi tazminata hükmedilmesinin kararın bozulmasını gerektirdiğini, davacılar tarafından müvekkil şirketten 300.00.00 TL’lik manevi tazminat talep edildiğini, yerel mahkeme tarafından poliçe teminatı dışında kalan 8.000,00 TL manevi tazminatı müvekkil şirkete yüklendiğini, manevi tazminat yönünden hükmolunan avukatlık ücreti, harçlar yargılama gideri ve faizden müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, manevi tazminat ferileri yönünden müvekkil şirkete davanın reddi gerekirken aleyhte karar verilmesinin kararın bozulmasını gerektirdiğini, yerel mahkeme tarafından mahkeme vekalet ücreti takdirinde maddi ve manevi tazminat ayrımı yapmadan tüm vekalet ücretinden müvekkil şirketi sorumlu tutmasının hukuka aykırı olduğunu ve kararın iptalinin gerektiğini, geçici işgöremezlik dönemi için davacının SGK’dan geçici işgöremezlik ödeneği alıp almadığının tespit edilmediğini, 5510 sayılı yasanın 21. maddesine göre rücuya tabi geçiçi işgöremezlik ödemelerinin hesaplanan tazminattan mahsubunun gerektiğini, geçici işgöremezlik ödeneğinin hem müvekkil şirketten hem de SGK’dan alması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, eksik inceleme nedeniyle kararın iptalinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece manevi tazminat yönünden 8.000,00 TL üzerinden kısmen kabul kararı verildiğini, reddedilen kısım için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. (HMK’nın 144.maddesi) Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 12/06/2019 tarih, 2016/17072 Esas ve 2019/7123 Karar sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta görevsizlik kararı veren Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davalı …’ye dava dilekçesinin tebliği için çıkartılan çıkartılan davetiye bila tebiğ iade edilmiş, Mahkemece …PTT Müdürlüğüne adı geçen davalıya TK’nın 21/2 maddesi gereğince tebligat yapılması için müzekkere yazılmıştır. Ancak bu müzekkere cevabı dosya da bulunmadığı gibi gerek görevsizlik kararı veren Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesince gerekse istinafa konu kararı veren İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davalı …’ye dava dilekçesi tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece HMK’nın 27.maddesi gereği, davalı … yönünden taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre de; Mahkemece, olay nedeniyle SGK tarafından davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadan karar verilmiş olması, davalı Sigorta şirketinin ZMMS kapsamında manevi tazminattan sorumluluğu bulunmadığı halde hükmedilen manevi tazminattan diğer davalılar ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması ve kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması, davalı … bakımından manevi tazminatın kısmen kabul kısmen reddine kararı verildiği halde reddedilen kısım için lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmamıştır. Davalıların bu hususlara değinen istinaf taleplerinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2020