Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1013 E. 2020/500 K. 13.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2018/1013
KARAR NO : 2020/500
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 07/06/2017
NUMARASI : 2016/1068 Esas 2017/536 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …, 12/06/2010 günü … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, … müvekkillerinden … ve …’nin oğulları ve …’ nin babası olduğunu, . .. plakalı aracın davalı … şirketine zmms poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek desteğin ölümü nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 6100 sayılı yasanın 107 maddesine göre belirlenecek her bir müvekkili için 200’er TL’den 600,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve müvekkili … için ülke geleneklerine göre bilirkişi ve tanık ifadeleri ile belirlenecek şimdilik 400,00 TL cenaze ve defin gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar murisinin müvekkil şirkete sigortalı aracın sürücüsü olduğunu, davacıların ZMMS kapsamında 3. kişi kapsamında olmadıklarını ifadeyle haksız ve mesnetsiz ileri sürülen tazminat isteminin reddine, davaya sebebiyet vermediklerinden yargılama giderleri, faiz ve avukatlık ücretinden müvekkili şirketin sorumlu tutulmamasına, davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın 2918 sayılı Yasada 6704 sayılı yasanın 4.maddesi ile 16/04/2016 günü yapılan değişiklik uyarınca reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı yasada 6704 sayılı yasanın 4. maddesi ile 16/04/2016 tarihli yapılan değişiklik ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar uyarınca, poliçenin 12/09/2015 tarihinde düzenlendiği nazara alınarak taleplerinin teminat dışı kaldığından bahisle davanın reddine karar verildiği, anılan değişikliklerin davaya uygulanmasının mümkün olmadığını, Genel Şartlardaki değişiklikten önce gerçekleşen trafik kazalarına ilişkin cismani zarar nedeniyle açılan tazminat davalarının kaza tarihindeki mevzuata göre çözümlenmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme’nin davanın reddine ilişkin açıklaması incelendiğinde, dava tarihine dayanarak davanın reddine karar verdiği ve bu durumun usûl ve yasaya aykırı olduğunu, anılan değişikliklerden önce gerçekleşen kazalarda Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/06/2017 tarih ve 2016/12541 Esas, 2017/6466 Karar sayılı kararına dayanarak istinaf incelemelerinde ve uygulamada dava tarihi değil kaza tarihinde geçerli olan mevzuata göre çözümlenmekte olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davalı … şirketine 11/01/2010-2011 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı …’ye ait olan … plakalı aracın, davacıların miras bırakanı sürücü …’nin sevk ve idaresindeyken 12/06/2010 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucu, …’nin vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacıların desteğinin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları).Davacılar desteğinin sürücüsü olduğu araç ile 12/06/2010 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. 2918 sayılı KTK’nın 95. maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.Somut olayda poliçe tanzim tarihi 11/01/2010, kaza tarihi 12/06/2010 tarihindir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 11/01/2010 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir.Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince, gerekçeli kararda açıklandığı üzere poliçenin düzenleme tarihinin de hatalı olarak 12/09/2015 tarihi olarak kabulü ve yanılgılı değerlendirme ile poliçe tarihinde yürürlükte olmayan yeni genel şartlara ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/03/2020