Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2018/1011 E. 2020/776 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2018/1011
KARAR NO: 2020/776
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI: 2014/637 Esas -2017/939 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 03.09.2012 günü saat 22.15 sıralarında sürücü …, yönetimindeki … plakalı motosikleti ile İstanbul ili, Sultangazi istikametinden Habibler – İstoç yolunu takiben İstoç istikametine sol şeritten seyredip ters istikamete dönmek için orta refüj aralığına girişini yapması sonucu, sağ tarafından aynı istikamete seyredip yine orta refüj aralığına girişini yapan sürücü … yönetimindeki … plakalı belediye otobüsünün sol ön köşe kısmıyla kendi motosikletinin sağ ön yan kısımlarının çarpışması neticesi yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere şimdilik müvekkilinin vücuduna platin takılmasından kaynaklı maluliyeti sebebiyle 1.000,00 TL, müvekkilinin tedavisi boyunca çalışamadığı dönemde uğradığı kazanç kaybı için 1.000,00 TL maddi tazminatın ve vücut bütünlüğünün bozulması ve çektiği sıkıntı ve ıstırap için 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 02/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini arttırarak 20.557,50 TL maddi tazminatın ve 30.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve İETT’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İETT vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, 09/09/2012 tarihinde gerçekleşen olay sonrasında müvekkili kurumun personeli …’in ifadesinde davacının kullandığı araçla müvekkili idare aracına sol önden vurduğunu beyan ettiğini, davacının olayda kusurlu olduğunu bildiği için müvekkili kurum personelinden şikayetçi olmadığını, davacının kurallara aykırı ve dikkatsiz sürüşü nedeniyle müvekkili kuruma ait belediye otobüsü zarar görmüş olduğundan aracın sol yan üçgen camının, ön orta ve ön sol tamponu ve araç yüzeyinin hasarlanmış olduğunu, davacının yarattığı hasar nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında kendisi aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak henüz sonuçlanmadığını, davacının maddi manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, olay davacının kusuru ile meydana geldiğinden bütün tazminat taleplerini red ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğu iddia edilen … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 03/09/2012 tarihini kapsar şekilde ZMSS sigorta poliçesi olduğunun belirtildiğini, şirket bünyesinde yapılan inceleme sonucunda kaza tarihini kapsayan hiçbir poliçeye rastlanmadığını, yapılan tramer incelemesinde kaza tarihini kapsayan poliçenin müvekkili şirket nezdinde olmadığını, … plaka sayılı aracın 03/09/2012 tarihinde …. nezdinde … nolu poliçe ile sigortalı olduğunun tespit edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; olayın davacının motosikleti ile sol arka tarafından gelerek müvekkilinin kullanmış olduğu otobüsün sol ön kısmına çarpması neticesinde meydana geldiğini, olayın meydana gelmesinde müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığını davacının kusurundan kaynaklanan bu kaza neticesinde İETT ye ait otobüsün sol sinyal lambasının kırılmış ve sol ön kısımda maddi hasar meydana geldiğini, kazanın oluşumu açısından bu husus da son derece önem arz ettiğini olayın davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin arkadan çarpmasıyla değil davacının sol kısımdan ve arkadan müvekkilinin aracına çarpmasıyla meydana geldiğini, davacının trafikte motosiklet kullanmak için gerekli ehliyete sahip olmadığını, ehliyetsiz olarak araç kullanan davacının kazaya kendi deneyimsizliğinden ve kusurundan dolayı sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının Kısmen Kabulüne … Sigorta aleyhine açılan davanın husumetten reddine, 16.446 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve İETT ‘den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000 TL si manevi tazminatın olay tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve İEET ‘den Müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı İETT vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının hem trafik kurallarına aykırı davrandığını, hem de gece vakti görüşe engel olacak şekilde farları yanmayan motosiklet ile trafiğe çıktığını, davacının kask takmadığını, hem kendi can güvenliklerini hem de trafik güvenliğini tehlikeye soktuğunu, davacının davalı …’in kullandığı otobüse çarptığını, otobüs sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporunun oluşa ve maddi vakıaya aykırı değerlendirmeler barındırdığını, davacı için pasif dönem zarar hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, pasif dönemin tazminat hesabına dahil edilebilmesi için davacının meslekten kazanma kayıp oranının Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre % 60’ın üzerinde olması gerektiğini, Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre SGK’nın sorumluluğunda kalan tedavi giderlerinden dolayı işleten ve sürücü olan davalıların sorumlu tutulamayacağını, SGK’nın davaya dahil edilmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminatın amaç ve kapsamına aykırı ve fahiş olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ehliyetinin bulunmadığının beyan edilmesine rağmen bilirkişiler ve mahkeme tarafından bu hususa hiç değinilmediğini, ehliyetsiz olarak araç kullanan davacının deneyimsizliği ve kusurunun davanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, davacının kullanmış olduğu aracın sigorta ve muayenesinin de olmadığını, kaza yapan motosiklette aydınlatmanın çalışmadığını, müvekkilinin şerit ihlali yapmadığını, ücret hesabının hatalı olduğunu, trafik kazası nedeniyle bedensel zarar hesaplarında davacının aldığı ücret tespit edilirken kaza tarihindeki ücretin dikkate alınması gerektiğini, kaza tarihindeki ücret yerine davacının 2017 tarihinde alabileceği ücrete göre hesaplama yapıldığını, hesaplamaya AGİ ücretinin dahil edilmesinin hatalı olduğunu, davacının maluliyet oranının %3,3 oranında tespit edildiğini, bu maluliyet oranının kişinin pasif devresini etkilemeyeceğini, hükmedilen manevi tazminatın ölçüsüz, orantısız ve oldukça fahiş olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece gerekçeli karar son paragrafta davacının kask takmamasına istinaden (müterafik kusur nitelemesi yapılmamakla birlikte) belirlenen tazminattan % 20 oranında indirim yapılarak sonuç tazminat müterafik kusur değerlendirilerek hesaplanmış olduğundan bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, yürürlüğüne ilişkin 24. madde ile 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 03.09.2012 kaza tarihine göre uygulanma olanağı bulunmadığından maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazı ile 25/10/2016 tarihli 3 kişilik İTÜ akademik bilirkişi heyetinden alınan ve daha önce alınan ATK kusur raporu ile de örtüşen, davacının % 30, davalı sürücünün % 70 oranında kusurlu olduğuna ilişkin kusur raporunun olayın oluşuna uygun, yeterli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla kusura değinen istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olduğu, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ), ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 05/02/2019 tarih, 2016/2455 E. ve 2019/1005 K. sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan 24/07/2017 tarihli aktüerya bilirkişi raporunun 5. sayfasında açıklanan pasif döneme ilişkin asgari geçim indirimine tabi tutulmayan net aylık tutarının 1.270,75 TL üzerinden hesaplamış olmasına; Oluşan zarar hesabına ilişkin tedavi giderlerinin hesaplamaya katılmamış olmasına ve hükümde de tedavi giderlerinin karar altına alınmamış olmasına; 03.09.2012 kaza tarihinden itibaren ve her yıla ilişkin ait olduğu yıl asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmış olmasına göre bu hususlara değinen istinaf itirazları da yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, yaralanmanın derecesi, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı … vekili ile davalı İETT vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı İETT vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.806,53 TL harçtan peşin alınan 452,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.354,53 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı İETT yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.806,53 TL harçtan peşin alınan 451,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.354,88 TL harcın davalı İETT’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2020