Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/939 E. 2018/201 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/939
KARAR NO : 2018/201
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/01/2017
NUMARASI : 2014/857E. 2017/71 K.
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 15/02/2018
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2017 tarih 2014/857E. 2017/71 K. sayılı kararına karşı, davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı olup, müvekkillerinin murisi …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, 09/11/2012 tarihinde tek taraflı kaza yapması sonucunda, …’ın vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili … için 3.000 TL, … için 2.000 TL olmak üzere toplam 5.000 TL destekten yoksunluk tazminatının, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar murisinin ehliyetsiz araç kullanarak kendi ölümüne sebep olması nedeniyle, davanın kabulü halinde, ehliyetsiz araç kullanma nedeniyle davalılara rücu edileceğini, bu şekilde alacaklı ve borçlu sıfatının birleşeceğini, murisin kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olması nedeniyle mirasçılarının tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, davacıların 3. kişi olarak kabul edilemeyeceğini, zararın teminat kapsamı dışında olduğunu, davanın kabulü halinde, müvekkili şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; davalı … şirketince ödeme yapıldıktan sonra, rücu halinde murisin mirasçıları olan müvekkilleri yönünden, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşeceğinin kabul edilemeyeceğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
09/11/2012 tarihinde davalı … şirketi nezdinde, ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı traktör, davacılar murisi …’ın sevk ve idaresinde iken meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde, …’ın vefat ettiği, kaza tespit tutanağında; sürücü muris …’ın kusurlu olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporu ile, davacıların talep edebilecekleri destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının belirlendiği, davacılar vekili tarafından, bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı … için 191.104,38 TL, davacı … için 25.419,18 TL olarak dava değerinin ıslah edilerek, ıslah harcının yatırıldığı, davalı … şirketi nezdinde tanzim edilen Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesinde, şahıs başına sakatlanma ve ölüm halinde teminat limitinin 225.000,00 Tl olduğu görülmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletil mesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK.’nun 53/3. Maddesinde, ölüm halinde uğranılan zararlar arasında gösterilmiştir.
Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.
Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.)
(HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )
Davacılar murisinin sevk ve idaresindeki traktör ile, tam kusurlu olduğu kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerin rücu edilebilmesi, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacılar yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmeyeceği, rücu için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davalının da davacılardan kesin talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususları, ancak ileride talep edilmesi halinde rücu sırasında değerlendirilebilecektir. Karar tarihi itibarı ile, sigorta şirketi tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmamaktadır. Yine davacılar, 3. kişi olarak talepte bulunduklarından, ileride, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceği kabulü ile, davanın reddine karar verilmesi, yerleşik yargı kararlarına, usul ve yasaya uygun değildir.
Bu nedenle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, H.M.K.’nın 353/1(b)2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyada mevcut bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE,
2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2017 tarih 2014/857E. 2017/71 K. Sayılı kararının H.M.K.’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILARAK, ESAS HAKKINDAYENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
3-DAVANIN KABULÜ ile; davacı … için 191.104,38 TL, davacı … için 25.419,18 TL destekten yoksun kalma tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden alınarak (Davalı … şirketi poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere), davacılara verilmesine,
4-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 14.790,72TL karar harcından 25,20TL peşin harç ve 723,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 748,20TL harcın mahsubu ile 14.042,52TL bakiye harcın, davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı … için kabul edilen tazminat miktarı üzerinden 17.416,26TL, davacı … için kabul edilen tazminat miktarı üzerinden 3.050,30TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak, adı geçen davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 25,20TL başvuru harcı, 25,20TL peşin harç, 723,00TL ıslah harcı ve tebligat, yazı ve bilirkişi gideri için yapılan 641,50TL gider avansı olmak üzere toplam 1.414,90TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin, davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf İncelemesi Yönünden;
8-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde, İlk Derece Mahkemesi’nce yatırana iadesine,
9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361/1. Maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde verilecek bir dilekçe ile Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 15/02/2018
KARŞI OY

Dava, trafik kazasında eşini ve babasını kaybeden davacıların, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını temin eden davalı … şirketinden, destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. Anılan maddede işletenin nelerden sorumlu olduğu, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde işletenlerin sorumluluklarının karşılanması için mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunlulukları, 92. maddesinde “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” düzenlenmiş olup, (olay tarihi itibariyle olan şekliyle de) araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, son dönemlerde uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiş, bununla beraber 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları ve 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Trafik Kanunundaki son düzenleme ve değişikliklerle, sigortacının bu yöndeki sorumluluğuna yasal düzenlemelerle son verilmesinin amaçlandığı izlenmiştir.
6098 sayılı TBK.’nun 52. (818 sayılı B.K. 44.)maddesine göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebileceği hükmü mevcuttur.
Olay tarihindeki yasal düzenlemeler ve yargı kararları ışığında bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin sorumluluğunu temin eden ZMMS.sının bu zarardan sorumlu olacağı söylenebilir ise de, yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim yukarıda bahsedilen TBK’nun 52. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira, zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır. (Yargıtay H.G.K.nun 2017/17-1315 esas 2017/1239 karar)
Bu noktada önemli olan diğer husus da, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.c maddesi uyarınca, sürücünün geçerli ve yeterli sürücü belgesi olmaması halinde meydana gelen kaza sonucunda üçüncü kişiye ödenen tazminatın, sigortalıdan (ölümü nedeniyle halefiyet ilkesi gereği mirascılarından) rücuen talep edebileceği hususudur. Bu durumda aynı zamanda sigorta sözleşmesinin tarafı olan sürücü-desteğin mirasçıları olan davacılarda alacaklı-borçlu sıfatının birleşmesi nedeniyle TBK’nın 135.maddesi gereğince borcu sona erdiren nedenin gerçekleştiği kabulünün hatalı olduğu söylenemez.
Davacıların, murislerinin ehliyetsiz ve tam kusurlu olarak yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefatı nedeni ile talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından objektif iyi niyet kurallarına (TMK m.2) göre de sigorta şirketinin sorumlu olmayacağı, bu nedenlerle davanın reddi yöndeki mahkeme kararında isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince reddi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.15/02/2018