Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/934 E. 2018/752 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/934
KARAR NO : 2018/752
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 31/01/2017
NUMARASI : 2015/1339 Esas 2017/75 Karar
DAVA : Araç Hasar Tazminatı (Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1339 E. ve 2017/75 K. sayılı dosyası kapsamında verilen karara karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ve davalı tarafça kasko sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan, … plakalı çekicinin sınır kapısına yakın mesafede gümrük konvoyunda beklediği sırada, 18/07/2012 tarihinde kundaklandığını, araç hasar bedelinin tazmini için 19/10/2012 tarihinde HMK’nın 107.maddesine göre, 10.000,00 TL’lik belirsiz alacak davası açtıklarını, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1311 Esas – 2013/505 Karar sayılı kararıyla, davalarının kabul edildiğini, 09/02/2015 tarihinde karar düzeltme yoluyla kararın kesinleştiğini, karar düzeltme kararının taraflarına 15/10/2010 tarihinde tebliğ edildiğini, kesinleşen dosyada belirlenen 103.500,00 TL hasar tazminatından geriye kalan 93.500,00 TL hasar tazminatının ödenmesi için davalı tarafa başvurduklarını, davalı tarafın ödemeye yanaşmadığını iddia ederek, bakiye araç hasar tazminatı olan 93.500,00 TL’nin ilk dava tarihi olan 19/10/2012 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay 17.Hukuk Dairesi tarafından verilen karar düzeltme kararının kesin olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğinin kesin hükme bağlandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, ancak söz konusu davanın, belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi halinde dahi, bakiye 93.500,00 TL’nin zamanaşımı süresinin dolduğunu, ilk davanın açılmasıyla zamanaşımı süresinin kesildiğini, bu tarihten itibaren ise, yeniden işlemeye başladığını, TTK’nın 1420.maddesine göre, 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ilk davanın 19/10/2012 tarihinde açıldığını, 19/10/2012 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin 19/10/2014 tarihinde dolduğunu, huzurdaki davanın ise, 28/10/2015 tarihinde, yani ilk davadan 3 yıl 9 gün sonra açıldığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
İlk Derece Mahkemesi; davanın kabulüne, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 93.500,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının tacir olduğunu, ticari faize hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TBK’nın 157.maddesinde kesinleşen zamanaşımının, hakimin kararından sonra işlemeye başlayacağının belirtildiğini, Yargıtay kararının ise, hakim kararı olmadığını, hakimin son kararının 26/09/2013 tarihinde verildiğini, bundan sonra yerel hakimin dosyada bir kararının olmadığını, kararının Yargıtay’ca bozulduğunu, ancak yeniden yargılama yapılmadan, yerel mahkeme hakimi tarafından yeni bir karar verilmeden karar düzeltme neticesinde onandığını, dolayısıyla Yargıtay kararının yerel mahkeme hakimi kararı gibi değerlendirilmesinin kabul edilemeyeceğini, davanın 2 yıl 1 ay sonra, yani 28/10/2015 tarihinde açıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan araç hasar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1311 Esas – 2013/505 Karar sayılı dosyasında, davacı tarafça TBK’nın 107.maddesine göre, 10.000,00 TL miktarlı belirsiz alacak davasının açıldığı, dosyaya ibraz edilen 25/07/2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın talep edebileceği araç hasar tazminatının 103.500,00 TL olduğunun tespit edildiği, yerel mahkemece fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması ile birlikte açılan kısmı davanın kabulüne, 10.000,00 TL’nin 16/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, davalı kararın tarafça temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 29/05/2014 tarihli ve 2014/8860 Esas – 2014/8728 Karar sayılı kararıyla belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verildiği, ancak davacı tarafın karar düzeltme yoluna başvurması üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 09/02/2015 tarihli ve 2014/23476 Esas – 2015/2261 Karar sayılı kararıyla davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulüne, dairenin 29/05/2014 tarihli bozma kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği, davacı vekilinin bakiye 93.500,00 TL araç hasar tazminatın tahsili için bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, istinaf başvurusunda, faizin türünün hatalı olduğunu, davalı vekili ise, davanın 2 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra açıldığını iddia etmiştir.
Öncelikle, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1311 Esas 2013/505 Karar sayılı kararıyla yasal faize hükmedildiği ve davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığı, kararının bu haliyle Yargıtay’ın temyiz incelemesinden geçerek kesimleştiği dikkate alındığında, davalının bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf başvurusuna gelince ise, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 09/09/2015 tarihli ve 2014/23476 Esas 2015/2261 Karar sayılı kararı davacı tarafa 14/10/2015 tarihinde verilmiştir. Eldeki dava ise, 28/12/2015 tarihinde açılmıştır.
TBK’nın 157.maddesine göre, bir dava veya def’i yoluyla kesilmiş olan zamanaşımı dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hakimin her kararından sonra işlemeye başlar.
Somut olayda; İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/1311 Esas – 2013/505 Karar sayılı kararının 09/02/2015 tarihinde kesinleştiği, davanın ise, 28/12/2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında zamanaşımı dolmamıştır. Dolayısıyla, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Bu yönüyle de İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 35,90 TL harçtan davacı tarafından 31,40 TL harcın mahsubu ile 4,50 TL bakiye istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.386,98 TL harçtan, davalı tarafından yatırılan 1.596,74 TL nisbi harç ile 31,40 TL maktu harç olmak üzere toplam 1.628,14 TLharcın mahsubu ile 4.758,84 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir iradına,
4-Taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde verilecek bir dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2018