Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/891 E. 2018/441 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/891
KARAR NO : 2018/441
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/04/2017
NUMARASI : 2017/1645 E.- 2017/1645 K.
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası-Bakiye Daimi Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Taraflar arasındaki tahkim davasında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi tarafından verilen 14/12/2016 tarih, 2016/E.22843-K-2016/33651 sayılı karara karşı davalı tarafça yapılan itiraz üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 22/03/2017 tarih 2017/İ.19- 2017/İHK-958 sayılı kararı sayılı itirazın reddine dair karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuru dilekçesi ile, 15/08/2013 tarihinde davalı … şirketi nezdinde trafik sigortası ile sigortalı … plakalı araç ile, başvuranın sürücüsü olduğu …plaka sayılı aracın çarpışması sonucu başvuru sahibinin daimi maluliyete uğradığı iddiası ile 63.615,55 TL. bakiye maluliyet tazminatı talep edilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce, başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 63.615,55 TL tazminat tutarının 08/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti’nce, davalı … vekilinin, Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin kararına karşı yaptığı tüm itirazların reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253.maddesi kapsamında başvurunun doğrudan reddi gerekmekte iken kabulü hukuka aykırı olduğu, CMK 253. maddesi metninde, “soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış davadan feragat edilmiş sayılır” hükmü açıkça yazılmasına ve kanun koyucunun soruşturma konusu suç nedeniyle açılacak tüm davalara hukuki sonuçu bağladığı görülmesine rağmen, zararın daha sonra ortaya çıktığı gerekçesiyle CMK 253. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin hiçbir hukuk kaynağına dayanmayan ve kanunun lafzı ve amacı ile de uyuşmayan şekilde değerlendirme yapılarak başvurunun kabul edilmesine dair kararın, fahiş maluliyet oranının belirlendiği raporun ve fazla hesaplama içeren aktüer raporunun hükme esas alınmasının ve ayrıca 1/5 yerine tam vekalet ücretine hükmolunmasının hatalı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazası sonucu bakiye daimi maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı ile dava dışı sürücü arasında 5.000,00 TL ödenmek suretiyle uzlaşmanın gerçekleştiği ve C.Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
CMK’nın 253/19. maddesi uyarınca uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu hüküm gereğince uzlaşma nedeniyle hukuk mahkemesinde dava açılamayacak ise de, burada 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinin de irdelenmesi önem arzetmektedir. 2918 sayılı KTK’nın 111/2. maddesi uyarınca yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.
Somut olayda, dosyada mevcut verilere göre uzlaşma tarihi olan (en geç takipsizlik tarihi) 08/11/2013 tarihinden başvuru tarihi olan 08.08.2016 tarihine kadar 2 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut takipsizlik evrakı dışında uzlaşma tutanağı ve ödeme belgeleri bulunmadığından, ödeme ve uzlaşma aşamasında davacının ihtirazı kayıt ileri sürüp sürmediği dosya kapsamından anlaşılamaktadır. İhtirazi kayıt bulunması halinde, yapılan başvuruda süre açısından bir engel bulunmayacak ise de, ihtirazi kayıt bulunmaması halinde, KTK’nın 111. maddesinde hak düşürücü sürenin başlangıç tarihi olarak “haksız fiilin sonuçlarının öğrenildiği (yani rapor) tarih olan 09/02/2016 değil, anlaşma veya uzlaşmanın yapıldığı tarih” olarak açıkça belirtildiğinden bu durumda hak düşürücü süreden sonra başvuru yapıldığı kabul edilebilecek, davalı … tarafından 16/06/2016 tarihinde yapılan ödeme de hak düşürücü süreden sonra olduğundan sonucu değiştirmeyecektir.
Ancak, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/4977 E.-2015/11641 K. sayılı ilamı ve bu yönde çok sayıda kararında da belirtildiği gibi, ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “Gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar, henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre, bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesi ile birlikte işlemeye başlayacaktır.
Buna göre, uzlaşma tarihinden sonra, davacının maluliyet oranında gelişen durum bulunduğu tespit edilmesi halinde davacı taraf, tazminata hak kazanabilir.
O halde; ödeme ve uzlaşma aşamasında davacının ihtirazı kayıt ileri sürüp sürmediği konusunda, öncelikle ceza dosyası, uzlaşma ve ödeme belgelerinin getirtilip incelenmesi, ihtirazi kayıt bulunmaması durumunda davacının, uzlaşmadan sonraki varsa eksik tüm tedavi evrakları da celbedilerek gerekirse davacının muayenesi de sağlanarak (Yargılamanın tahkim yargılaması da olduğu dikkate alınarak) önceki heyetten veya gerekli görülüyorsa üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan, davacının şikayetlerine göre belirlenecek 3 kişilik yeni heyetten uzlaşma tarihinden sonra tedavilerinin devam edip etmediği, ibraname tarihinden sonra maluliyet oranında gelişen bir durum bulunup bulunmadığı ve maluliyet oranı kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olarak belirlenmek suretiyle ayrıntılı gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak neticesine göre, gerektiği takdirde hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile, rapor tarihi esas alınarak, zararın bu tarihte gerçekleştiği kabulüyle talebin kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nn 353/1-a/6.maddesi gereğince Sigorta Tahkim Heyeti kararının kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre yeniden bir hüküm oluşturulmak üzere dosyanın iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinaf istemine konu kararın HMK’nun 353/1-a/6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılması için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatıran tarafa mahkemesince iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2018

.