Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/882 E. 2018/398 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/882
KARAR NO : 2018/398
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2014/65 E.-2017/61 K.
DAVANIN KONUSU : Yaralamalı Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/03/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 20.07.2004 tarihinde sürücüsü ….in’in idaresindeki…. plakalı minibüs ile müvekkilin sevk ve idaresindeki…. plakalı motosikletin çarpışması sonucu müvekkilin yaralandığını, kaza sonrasında müvekkilin Genel Adli Muayenesi Kuşadası Devlet Hastanesi’nde yapıldığını, ardından tedavisinin İzmir EMOT ( Eı Mikrocerrahi Ortopedi Travmatoloji ) Hastanesinde devam ettiğini, müvekkilin kazadan sonra sakat kaldığını, müvekkilin Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi’nden aldığı 29.11.2012 tarih 2068 nolu %11 oranında özür raporu mevcut olduğunu, müvekkilinin kazadan önce otel muhasebesinde görevli iken kazadan sonra aynı şekilde çalışamadığı, mesleğini eskisi gibi icra edemediğinden, aylık düzenli bir geliri varken işsiz kaldığını, müvekkil vücut fonksiyonlarını daha fazla oranda yitirdiği için müvekkilin Adli Tıp Kurumu’na sevki ile SGK mevzuatına göre maluliyet oranının tespitinin gerektiğini, sürücü … hakkında Kuşadası 1.Asliye Ceza Mahkemesi 2004/733 Esas 2005/468 Karar sayılı ile hüküm verilmiş olup, kazaya ilişkin evraklar da bu dosya kapsamında olduğundan istenmesini talep edildiğini, kazaya karışan … plaka sayılı otomobilin ZMSS poliçe şirketi …igorta A. Ş olduğunu, poliçenin güvence altına aldığı riskin gerçekleştiğini, davalı şirkete tazminat için başvuruluş ve şirketten 07.05.2013 tarihinden 17.108,60 TL ödeme alındığını, ancak bu ödeme müvekkilin zararı karşısında düşük kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından doğan halihazırda ve geleceğe dönük maddi kaybının giderilmesi için 100 TL maddi tazminatın davalıya başvuru tarihinden sonra 8. iş gününün bitimi tarihinden itibaren başlayarak işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yapılan kısmi ödeme var ise öncelikle, belirlenecek maddi tazminata işleyecek ticari faiz ve ferilerine mahsubunu ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini ve artan yargılama avansının taraflarına iadesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile miktarı 12.668,88 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını, huzurdaki davanın Ticaret Mahkemesinin görevleri içinde yer almamakta olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, davacı tarafa sulhen ödemede bulunulduğunu, trafik kazasındaki kusur oranlarının Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacının sakatlık oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek yetki ihtirazlarının kabulü ile dosyanın yetki, görev ve zamanaşımı yönünden reddine, müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; zamanaşımı süresinin dolmadığı, ilk kez maluliyet raporunun alındığı tarihin 29/11/2012 tarihi olup, davalı … şirketinin 07/05/2013 tarihinde bu rapora dayalı olarak 17.108,00 TL ön ödemede bulunulduğu, ödeme yetersiz olduğundan KTK.nun 111. maddesi gereğince 2 yıllık süre dolmadan 28/05/2013 tarihinde dava açıldığı, haksız fiil her ne kadar kaza tarihinde öğrenilmiş ve KTK.nun 109 ve 111.maddeleri gereği TCK. ilgili maddeleri gereğince uzamış zamanaşımı süresi geçmiş olsa da, gerçek zararın SSK Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne uygun şekilde alınan 05/02/2015 tarihli maluliyet raporuyla öğrenilmiş sayılacağı, ayrıca davalının zamanaşımı itirazı yoksa mahkeme bu durumu kendiliğinden gözönüne alamayacağı, itiraz süresinde değilse buna yönelik itirazın da dinlenemeyeceği yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazası nedeni ile daimi ve geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı ) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez.Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir.
Somut olayda kaza tarihi 20/07/2004’tür. Davacının maluliyet oranının belirleyen rapor Manisa Merkezefendi Hastanesi’nin 29/07/2012 tarihli raporudur. Bu rapor esas alınarak davalı … şirketi davacıya ödemede bulunmuştur.
Davalı tarafça, süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunulmuş, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Eylem için olay tarihinde yürürlükte bulunan TCK. 459/2. ve CMUK. 102. maddesi gereğince öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıl olup, davalı … şirketi ödemesi bu süre dolduktan sonra gerçekleştiğinden, TBK’nın 154. maddesinin de uygulanma durumu bulunmamakla davada zamanaşımını gerçekleştiği kabul edilebilir.
Ne var ki;
Zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır. Zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları, dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.
Buna karşılık ortaya çıkan zarar, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için 5 yıllık zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır.
Gelişen durumun varlığı halinde, gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekir. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlardır.
Bu hali ile, davacıdaki yaralanmanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği; diğer bir anlatımla, zararının kesin olarak belirlenebilmesi için, tedavilerinin ne zaman sona ereceği ve kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceğinin zamanaşımı tarihinin başlangıç tarihinin tespiti açısından önemlidir.
Bu nedenlerle, davacının tedavi belgelerine göre, yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavilerinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konusunda A.T.K. 3. İhtisas Dairesinden veya konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilip karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı görüldüğünden mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/6.maddesi gereğince kaldırılması yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca;
1-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının HMK.353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yargılamanın devamı için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İnceleme, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/03/2018