Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/867 E. 2018/147 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUKDAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

ESAS NO : 2017/867
KARAR NO : 2018/147
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/678 D. İş E. 2017/123 D. İş K.
(İtiraz Hakem Heyeti 19/01/2017 tarih 2017/İHK-222 K.)
DAVA : Trafik Kazası Nedeniyle Maluliyet Tazminatı
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/678D.İş.E.-2017/123 D.İş. K. sayılı kararıyla saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti’nin 19/01/2017 tarih 2017/İHK-222 K. sayılı kararına karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemiz Heyetince yapılan müzakeresi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 15/01/2015 tarihinde müvekkili …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu, davalı … şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin yaralandığını, başvurudan önce davalı … şirketine yapılan başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından, müvekkiline, 28.387,00 TL. ödeme yapıldığını, ancak yapılan bu ödemenin, eksik ve yetersiz olduğunu belirterek, H.M.K.’nın 107. maddesi uyarınca, belirsiz alacak niteliğinde 41.000,00 TL. Maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; başvuru sahibinin, kazaya bağlı maluliyet oranının tam olarak belirlenemediğini, %28 oranında engele uğradığı iddia edilmekle birlikte, bu oranın %25’e isabet eden kısmının psikiyatrik olup uyum bozukluğu şeklinde tanımlandığını, kaza ile ilgili maluliyete ilişkin illiyet bağı ortaya konulmadığından, başvurunun reddi gerektiğini, Hacettepe Üniversitesi Hasta Ön Değerlendirme formunda; müracaatçının sigara, alkol ve esrar bağımlılıklarının bulunduğunun tespit edildiğini, bu tespitlerden müracaatçının psikiyatrik bozukluklarının önceden beri var olduğunun anlaşıldığını, sürücü …’in kaza sırasında, alkollü olarak araç kullandığını, mürisin, alkollü sürücününü aracına binerek kendisini tehlikeye attığını, yine, muris ile sürücü arasında herhangi bir akrabalık olmamakla, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak H.M.K’nın 435/c hükmü uyarınca, tahkim yargılamasının sona erdirilerek, dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu’na iade edilmesine, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına taraf vekillerince itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; başvuru sahibi ve sigorta kuruluşunun itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; HMK.’nın 435/c hükmünün, karar vermenin imkansız yahut gereksiz olduğu durumlarda uygulanabilecek bir hüküm olduğunu, Hakem Heyeti’nin yargılamanın sürdürülmesine gereksiz veya imkansız bulursa dosyanın Komisyon’a iadesine karar verebileceğini, somut olayda, müracaatçı tarafından delil niteliğindeki heyet raporu dosyaya sunulmadığından, davanın ispat edilememesi durumunun söz konusu olduğunu, bu durumda yargılama kapsamında, hüküm vermenin imkansız yahut gereksiz olmadığını, ispat olunamayan davanın reddedilmesi gerekirken, başvurunun iade edilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasına, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.
15/01/2015 tarihinde davacı …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu, davalı … şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde, tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralandığı, kaza tespit tutanağında, araç sürücüsü Serhat Erdem’in araçların hızını yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kuralını ihlal ettiğinin belirtildiği, kazadan sonra davacının tedavi gördüğü Hacettepe Üniversitesi tarafından tanzim edilen 19/01/2015 tarihli anestezi/sedasyon öncesi değerlendirme formunda; davacının, günde 1-2 tane sigara içtiği, ara sıra alkol aldığı, esrar madde bağımlılığı bulunduğu yönünde belirlemeler yapıldığı, Ankara Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nin 19/01/2016 tarihli raporunda davacının engel oranının %28 olarak belirlendiği, 26/07/2016 tarihli Uyuşmazlık Hakem ara kararı ile, “Ankara Numune Eğitim Ve Araştırma Hastanesi’nden alınan raporda; maluliyet oranı sürekli ve %28 olarak görülmekle birlikte aynı raporda %25 oranında uyum bozukluğuna bağlı maluliyetin tedavi ile kısmen düzelebileceği belirtildiğinden, başvuru sahibinin, sürekli iş gücü kaybı oranının belirlenmesi, ortaya çıkan maluliyet ile kaza arasında illiyet olup olmadığının ortaya konulması, Numune Hastanesi raporunda belirtildiği üzere, uyum bozukluğunun sürekli olup olmadığı ve ne kadarlık bir oranının kalıcı olduğu ile uyum bozukluğunun iş gücü kaybına neden olup olmadığının tespit edilmesi, başvuru sahibinin alkol ve uyuşturucu kullandığı dikkate alındığında, uyum bozukluğunun, kaza sonucu olup olmadığının tespit edilmesi aracılığıyla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim dalından rapor alınarak 45 gün içinde rapor alınarak Hakem Heyeti’ne sunulmasına” şeklinde ara karar verildiği, davacı vekili tarafından ibraz edilen 26/07/2016 tarihli dilekçede, ara karardan rücu edilerek, sunmuş oldukları Engelli Sağlık Kurulu raporu uyarınca, dosyanın aktüer bilirkişiye tevdiine karar verilmesinin talep edildiği, davacı vekilinin, ara karardan rücu talebinin Hakem Heyeti tarafından değerlendirilmeksizin, 27/09/2016 tarihinde rapor temin edilememiş olması sebebiyle H.M.K.’nın 435/c maddesi uyanınca; tahkim yargılamasının sona erdirilerek dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu’na iade edilmesine karar verildiği görülmektedir.
H.M.K.’nın 435. Maddesinde; a-Davalının itirazı üzerine, hakem veya hakem kurulunun uyuşmazlığın kesin olarak çözümünde, davalının hukuki yararı bulunduğunu kabul etmesi hali hariç, davacı, davasını geri alırsa, b-Taraflar yargılamanın sona erdirilmesi konusunda anlaşırlarsa, c- Hakem veya hakem kurulu, başka bir sebeple yargılamanın sürdürülmesini gereksiz veya imkansız bulursa, tahkim yargılamasının sona ereceği düzenlenmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan yargılamada 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu hükümleri uygulanmakta olup, 5684 sayılı Yasa’nın 30/23. Fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun hükümlerinin, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/16. maddesi gereğince, Uyuşmazlık Hakem heyeti tarafından, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç 4 ay içinde karar verilmesi, süresinin uzatılması için, tarafların açık ve yazılı muvafakatlarının bulunması gerekmektedir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, maluliyet raporu alınması yönünde verilen ara karara karşı, davacı tarafça yapılan itirazın, hakem heyeti tarafından değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamakla beraber, davacı tarafça ibraz edilen engelli sağlık kurulu raporunun, kaza tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği belli olmayıp, hükme esas alınmaması yerindedir. Ancak, davanın niteliği ve talep dikkate alındığında, kaza tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak (yargılamanın tahkim yargılaması olduğu göz önüne alınarak) Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden maluliyet raporu alınmadan karar verilmesi de mümkün değildir. Ayrıca, karar tarihi itibarı ile, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/16. Maddesi uyarınca, Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nin 4 aylık karar verme süresi de dolmuştur.
Bilirkişi raporu ibraz edilmemesi ve 5684 sayılı Kanunu’nun 30/16. Maddesi uyarınca, sürenin dolduğu hususu da dikkate alındığında, Uyuşmazlık Hakem Heyetince, tahkim yargılamasının sona erdirilerek, dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonu’na iade edilmesine, esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi yerinde olduğu gibi, itiraz hakem heyetince, itirazın reddine dair karar verilmesi de, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1(b)1. Maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/678 D.İş.E.-2017/123D.İş.K. sayılı kararıyla saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu/ İtiraz Hakem Heyeti’nin 19/01/2017 tarih 2017/İHK-222 K. sayılı kararına karşı, davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1(b)1. Maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, istek halinde mahkemesince, yatırana iadesine,
3-Davalı tarafça, istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin, kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/02/2018