Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/864 E. 2018/393 K. 22.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUKDAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/864
KARAR NO : 2018/393
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 19/10/2016
NUMARASI : 2016/3641 D.İş Esas 2016/3641 D.İş Karar
(Itiraz Hakem Heyeti 29/08/2016 tarih 2016/İHK-2255)
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/03/2018
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/3641 D.İş Esas ve 2016/3641 D.İş Karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 29/08/2016 tarih 2016/İHK-2255 sayılı kararına karşı, istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemiz Heyetince yapılan müzakeresi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili başvuru dilekçesinde özetle; 17/11/2015 tarihinde, davacıların oğulları ve desteği olan …’nın sürücüsü olduğu …plakalı motosikletin, … plakalı kamyonet ile çarpışması sonucu, meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği …’nın vefat ettiğini; olayda…’nın tam kusurlu olduğunu, diğer araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, … plakalı aracın ZMSS poliçesinin bulunmadığını, davalı Güvence Hesabı’nın 2015 yılı için kişi başına ölüm halinde sorumluluk limitinin, 290.000,00 TL olduğunu, davacıların, vefat nedeniyle desteklerinden yoksun kaldıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması koşuluyla ZMSS poliçesi kapsamında davacı … için 2.550,00 TL, davacı … için 2.550,00 TL olmak üzere, toplamda 5.100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı tarafın başvuruyu reddettiği tarih olan 04/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılamaya konu tazminatın dayanağının sözleşmeden değil kanundan kaynaklandığını, başvuru sahiplerinin 3.kişi sıfatına haiz olmadıklarını, dolayısıyla tazminat talep etme haklarının bulunmadığını, başvuru sahiplerinin alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, davacıların taleplerinin teminat dışı bırakıldığını, kazaya karışan araçların kusur oranlarının tespitinin yapılması gerektiğini, iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, 21/06/2016 tarihli kararıyla başvurunun kabulüne, davacı … için 51.561,54 TL, davacı … için 57.784,46 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/01/2016 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar vermiş, davalı tarafça karara itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti, 29/08/2016 tarihli kararıyla davalı tarafın itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı kişilerin 3.kişi sıfatına haiz olmadıklarını, alacaklı- borçlu sıfatlarının birleştiğini, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar’a göre talebin teminat dışında kaldığını, tarafların kusur oranlarının tespit edilmemesinin hatalı olduğunu, müteveffanın müterafik kusur indiriminin bulunduğunu, ancak bu yönden indirim yapılmadığını, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirtmiştir.
Dava, Güvence Hesabı kapsamında trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, 17/11/2015 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan ve davacıların desteği – sürücü ….’nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki …. plakalı kamyonetin çarpışması sonucu kazanın meydana geldiği ve davacıların desteği …’nın vefat ettiği anlaşılmıştır.
Trafik kazası tespit tutanağına göre, davacıların desteği müteveffa …’nın, meydana gelen kazada asli ve tam kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
04/01/2016 tarihli aktüer bilirkişi raporuna göre, davacı …’nın nihai ve gerçek zararının 51.561,54 TL davacı …’nın nihai ve gerçek zararının 57.784,46 TL olduğu tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti, bilirkişi raporundaki tespit ve miktarları dikkate alarak başvurunun kabulüne karar vermiş, davalı tarafın karara itiraz etmesi üzerine de İtiraz Hakem Heyeti davalı tarafın itirazlarının reddine karar vermiştir.
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayda alacaklı-borçlu sıfatlarının birleştiğini, davacıların 3. kişi konumunda bulunmadıklarını, 01/06/2015 tarihinde yürülüğe giren ZMSS Genel Şartları’na göre davacıların talebinin teminat dışında olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, meydana gelen olayda tarafların kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, davacılar lehine tam vekalet ücreti verilmemesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirecek unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Kaza tarihi itibariyle, ZMSS poliçesi bulunmayan motosiklet nedeniyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesine göre, ZMSS poliçesinin kaza tarihindeki limiti dahilinde güvence hesabının sorumluluğu bulunmaktadır.
Ayrıca, davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere, destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır.
Bu minvalde, davacıların, murislerinin, sürücüsü olduğu araç ile, 17/11/2015 tarihinde, tam kusurlu olduğu kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. Kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemelerin rücu edilebilmesi, bir takım koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Davacılar yönünden alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşip birleşmeyeceği, rücu için gerekli şartların oluşup oluşmadığı, davalının da davacılardan kesin talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususları, ancak ileride talep edilmesi halinde rücu sırasında değerlendirilebilecektir. Karar tarihi itibarı ile, sigorta şirketi tarafından yapılmış bir ödeme de bulunmamaktadır.
2918 sayılı yasa’nın 90. Maddesi, 6704 sayılı Yasa ile değişikliğinden önce, ” Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup, değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. Maddesine göre, destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. Maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
2918 sayılı KTK’nın 95. Maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri teminat dışında bırakılmış ise de, Genel Şartlar hükümlerinin, kanunlara ve yerleşik yargı kararlarına aykırı olamayacağı, 6704 sayılı yasa ile değişiklikten önce, Karayolları Trafik Kanunu’nda teminat dışı bırakılmayan bir hususun, Genel Şartlar ile teminat kapsamı dışına çıkartılmasının mümkün olmadığı, yasanın emredici hükümlerine aykırılık olması halinde, genel şartlara göre değil, yasanın emredici hükümlerine göre karar verilmesi gerekmektedir.
6704 sayılı yasa ile 2918 sayılı KTK’nın 92. Maddesinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile, teminatın kapsamına yönelik, genel şartlarda düzenlenen hükümler, uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, ancak bu tarihten sonraki olaylarda, genel şartlarda yer alan teminatın kapsamına ilişkin ilkelerinin dikkate alınması gerekmektedir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup, davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; dosyadaki deliller ve İtiraz Hakem Heyetinin kararı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacıların desteği müteveffa …’nın, kaza anında kullandığı motosikletin tescilsiz araç olması mütevaffanın sürücü belgesinin bulunmaması ve kaza anında kask takmamasının TBK’nun 52. Maddesinde düzenlenen müterafik kusur halini oluşturduğu, davalı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde ve haklı olduğu, diğer istinaf iddia ve itirazlarının yerinde olmadığı kanısına varılmıştır.
Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun( müterafik kusur indirimi yapılması yönünden) kısmen kabulüne; İtiraz Hakem Heyeti kararının düzeltilerek (davacı … için belirlenen 51.561,54 TL ve davacı … için belirlenen 57.784,46 TL tazminat miktarlarından ayrı ayrı takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılması şeklinde) yeniden esas hakkında hüküm oluşturulmasına, davalı vekilinin diğer yönlerdeki istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-1-b-2 maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun müterafik kusur yönünden kısmen kabulüne, diğer yönlerden reddine,
2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/10/2016 tarih, 2016/3641 D.İş Esas 2016/3641 D.İş Karar sayılı ile kararı ile saklanmasına karar verilen, Sigorta Tahkim Komisyonu-İtiraz Hakem Heyeti’nin 29/08/2016 tarih 2016/İHK-2255 sayılı kararının düzeltilerek (davacılar için belirlenen tazminat miktarlarından takdiren %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması şeklinde) esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına,
3-Davacı …nın talebinin kısmen kabulü ile 41.249,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı …nın talebinin kısmen kabulü ile, 46.222,56 TL detsekten yoksun kalma tazminatının 18/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacıların fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
6-Davacı … yönünden; kabul edilen değere ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir edilen 4.887,42TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
7-Davacı … yönünden; kabul edilen değere ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir edilen 5.434,48TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
8-Davacı … yönünden; red edilen değere ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir edilen 2.180,00TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı … yönünden; red edilen değere ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap ve takdir edilen 2.180,00TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
10- 6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 5684 sayılı Yasanın 30/12., 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 22/03/2018

MUHALİF ÜYE-KARŞI OY

Başvuruda, destek-sürücü …’nın sevk ve idaresindeki motorsiklet ile, 17/11/2015 tarihinde asli ve tam kusurlu olarak gerçekleştirdiği çift taraflı trafik kazasında ölmesi sonucu destekten yoksun kaldığı iddiası ile, babası ve annesi olan başvuru sahipleri tarafından (murisin kullandığı motorsikletin zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığından) davalı Güvence Hesabı’ndan destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunulmuştur.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, aynı kanunun 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Kaza tarihi itibarı ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmamış olması halinde Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Güvence Hesabı karşılayacaktır. Güvence hesabının sorumluluğunun kapsamı ise 01.06.2015 tarihinde, yani trafik kazasından önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre ancak, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacı yada güvence hesabının destek zararlarından sorumlu olması için motorlu aracın işletilmesi sırasında mutlaka ölen kişinin üçüncü bir kişi olması gerekir. İşleteni veya eylemlerinden sorumlu olduğu sürücüyü üçüncü kişi olarak kabul etmek mümkün değildir.
Yine genel şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulmuştur.
Kaza tarihi olan 17/11/2015 tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Trafik Kanununda, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerini sigorta teminat kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme olmadığı ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmadığına göre, başvuru sahiplerinin 17/11/2015 tarihinde meydana gelen, desteğin asli ve tam kusurlu olduğu çift taraflı kaza nedeniyle destek tazminatını talep etme hakları bulunmadığından davalı tarafın istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüne, kararın HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kaldırılarak başvuru sahibinin talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1-b/2.maddesi belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle yeniden hüküm kurulması yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.