Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/862 E. 2018/451 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/862
KARAR NO : 2018/451
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/01/2017
NUMARASI : 2016/5007 D.İş- 2017/17 D.İş K.
DAVANIN KONUSU : Yaralamalı Trafik Kazası- Maddi (Maluliyet)
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuru sahibi vekili başvuru dilekçesi ile; olay tarihinde … plaka sayılı motorsiklet ile davacının yolcu olarak bulunduğu …. plakalı motorsikletin meydana getirdiği çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını, … plakala araç sürücüsünün tali, karşı taraf araç sürücüsünün ise “kavşaklarda geçiş üstünlüğüne uymamak”fiilini gerçekleştirdiğinden asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Celal Bayar Üniversitesi Engelli Sağlık Kurulu Raporuna göre davacının olay nedeniyle %3 oranında bedensel güç kaybına uğradığını, karşı taraftaki araç sürücünün yönetimindeki motorsikletin ZMSS’ı bulunmadığından 3. kişilere verdiği zararlardan Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.001,00 TL. maddi tazminatın davalı Güvence Hesabı’ndan tahsilini talep etmiş, bilirkişi raporuna istinaden talep tutarını 109.561,01 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; maluliyet raporu bir yıl süre ile geçerli olup geçerli bir başvuru yapılmadığını, daimi maluliyetin usulüne uygun olarak belirlenmesi ve kusur durumunun tespitinin gerektiğini, tazminat hesabının aktüer bilirkişilerce yapılması gerektiğini, sürücünün yeterli sürücü belgesine sahip olmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi ve hatır taşıması indirimi yapılmasının gerektiğini, Güvence Hesabının sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı olduğunu ve avans faizi talebinin yersiz olduğunu beyanla talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce, başvuru sahibi …’nın talebinin kabulüne, kabul edilen 109.561,01 TL’nin 18/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı Güvence Hesabı’ndan tahsil edilerek başvurana ödenmesine karar verilmiştir.
Karara davalı tarafın itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyeti’nce, Güvence Hesabı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu, tahkime başvuru şartları yerine getirilmediği, somut olayda, başvuru sahibi vekilinin, maluliyet tazmanatı taleplerine dayanak olarak, Güvence Hesabı’na iletmiş olduğu sağlık kurulu raporunun mevzuata uygun olmadığı,söz konusu raporun bir yıl süre ile geçerliliği bulunan bir rapor olduğu, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğu, davacının sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilerek araca binmesi nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılmaksızın hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu, yargılamada esas alınan hesaplama yöntemleri hatalı olduğu, hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu dikkate alındığı, hesaplamalarda iskonto oranı (teknik faiz) %1,8 dikkate alınması gerektiği, başvuru sahibi vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti hatalı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava, çift taraflı trafik kazasında yolcu olarak bulunduğu araçta yaralanan kişinin, karşı taraf aracının zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığından davalı Güvence Hesabından maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerine göre; bilirkişi raporuna ve hükme esas alınan maluliyet raporunun olay tarihi itibariyle uygulanması gereken Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun olarak, konusunda uzman Adlı Tıp Anabilim dalı öğretim üyelerince hazırlandığı, hesap raporunun bilimsel yöntemlere uygun, hükme ve denetime elverişli olduğundan bu raporların hükme esas alınması isabetli olduğu gibi, davacının ehliyetsiz sürücünün aracına ehliyetsiz olarak bindiği yönünde dosyada veri bulunmadığı kabulüyle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamasında isabetsizlik bulunmadığından, davalı tarafın bu yönlere değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup, davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacı lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere (vekalet ücreti yönünden Üye Hakim Gül Sultan Çakmak Tabel’in karşı oyuyla) oy çokluğuyla karar verildi. 21/12/2017

Vekalet ücreti dışındaki istinaf nedenleri açısından çoğunluk kararına katılmakla birlikte, vekalet ücreti yönünden yapılan istinaf başvurusu açısından;
19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13 üncü fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Bu düzenlemeye uygun Yargıtay 17. H.D.nin 2016/13443 E. 2017/10385 K., 2016/11893 E. 2017/7995 K. ve 11. H.D.nin 2016/1573 E. 2016/7620 K. sayılı kararları oluşturulmuştur.
Ankara Barosu tarafından Danıştay Onuncu Dairenin 2016/735 esas sayılı dosyasıyla açılan yönetmeliğin iptali talepli davada, bu kısma ilişkin yürütmenin durdurulması talebinin de reddedildiği anlaşılmaktadır.
İlgili yönetmelik iptal edilmemiş olduğundan ve yönetmeliğin açıkca yasaya aykırı olduğunu kabul edebilme imkanı da bulunmadığından, Tahkim heyetince verilen kararlarda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak, AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, bu yönden davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.