Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/830 E. 2018/438 K. 29.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/830
KARAR NO : 2018/438
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 27/01/2017
NUMARASI : 2017/398 E.- 2017/71 K.
DAVANIN KONUSU : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Taraflar arasındaki tahkim davasında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi tarafından verilen 08/11/2016 tarih, 2016/E.22719-K-2016/31938 sayılı karara karşı davalı tarafça yapılan itiraz üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 03/01/2017 tarih 2016/İ.3662- 2017/İHK-25 sayılı kararı sayılı itirazın reddine dair karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Olay tarihi 17/07/2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazası sonucu, … plakalı ve sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu araçta yolcu konumundaki başvuru sahibinin eşi …in vefatı nedeniyle fazlaya dair haklar saklı olmak kaydı ile 41.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 10/03/2014 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı … şirketinden tahsili talep edilmiş, bilahare talep miktarı ıslah ile 81.519,20 TL’ye yükseltilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, başvurunun zaman olarak poliçe teminatı dışında olduğunu, araç işleteninin aracı kazadan yaklaşık 5 ay önce 17/02/2010 tarihinde noter satışı ile dava dışı …’e sattığını, satış dolayısıyla poliçenin iptal edildiğini, İstanbul 10 Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada savunma yapma imkanı bulunmadığından kararın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, destekten yoksun kalma durumunun ve kazada sigortalının kusurunun ispatlanmasının gerektiğini,tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur (alkol- emniyet kemeri) indirimi yapılması gerektiğini, bilirkişilerin aktüer sicile kayıtlı olması gerektiğini, müteveffanın gelirinin belirlenebilir bir ücret yoksa asgari ücret olarak alınması gerektiğini, avans faizi talebinin yasaya aykırı olduğunu belirterek talebin reddini istemiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce, başvurunun kabulü ile 81.519,20 TL tazminatın 10/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte …’den alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti’nce, davalı tarafın itirazının reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu, zararın poliçe teminat süresi haricinde gerçekleştiği, aracın ZMSS sigortası karşı akidi olan işletenin değişmesi ile kaza tarihi arasında yaklaşık beş ay kadar süre geçtiği, başvuran tarafın sunduğu davalı şirketin tarafı olmadığı ve davalı şirketi bağlayıcı olmayan Yargıtay kararı yanlış, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, bilirkişi tarafından zararın … sorumluluğunda olmadığı açıkça tespit edildiği, temyize konu kararda alkollü şahsın aracında alkol alınırken kazanın gerçekleştiği ve hatır için taşıma yapıldığı açıkça tespit edilmesine rağmen herhangi bir müterafik kusur indirimi uygulanmadığı, vefat olayı, kafa travmasına bağlı olarak gerçekleştiğinden emniyet kemeri kullanmamanın zararı arttırdığının görüldüğü, sürücü ile yolcu arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığı, bu nedenle alkol alınan bir zamanda hatır için taşıma yapıldığı açıkça ortada olduğu, bu durumda en az %50 oranında hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, bu taleplerin dosya yeterince incelenmeden reddedilmesi haksız ve hukuka aykırı olduğu, bu nedenlerle kararın bozulması gerektiği yönlerine ilişkindir.
Dava, çift taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının, desteğin içinde bulunduğu aracın ZMMS.sından tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91–101. maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası düzenlenmiştir. Bu sigortanın amacı trafik kazaları nedeniyle 3. kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilmesini sağlamaktır. Bu sigorta işleteni değil, aracı takip etmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesinde, sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu, sigortacının sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde feshedebileceğini ve fesih halinde sigortanın fesih tarihinden onbeş gün sonrasına kadar geçerli olduğu düzenlenmiştir.
Yasa’nın 95. maddesinde ise, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabileceği hükümlerine yer verilmiştir. Bu bakımdan olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde KTK’nın 95/2. maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir.
Somut olayda, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın maliki olan … tarafından … nezdinde 24.08.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl geçerli zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmıştır. Dava konusu araç daha sonra 17.02.2010 tarihinde dava dışı …’e noter vasıtasıyla satılmış ve yeni malik tarafından herhangi bir trafik sigortası yaptırılmamıştır.
Aracı 17.02.2010 tarihinde en son malike satan … tarafından aracın devredildiği hususunun …ye bildirildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Her ne kadar … tarafından poliçenin 17.02.2010 tarihinde iptal edildiği ileri sürülmüş ise de; ibraz edilen poliçe iptal zeyilnamesinde, zeyilnamenin 29.03.2012 tarihinde tanzim edildiği belirtilmiş, … tarafından ibraz edilen ekran çıktılarında “satıştan iptal” kodlu işlem satırında işlemin 29.03.2012 tarihinde tanzim edildiği gösterilmiştir. Poliçenin iptali nedeniyle iade edilen prim ödemeside 26.04.2012 tarihinde yapılmıştır. Bu nedenle sözkonusu poliçenin 29.03.2012 tarihinde iptal edildiğinin kabulü gerekir. Bu haliyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi gereğince sözkonusu trafik sigorta poliçesi fesih tarihinden itibaren onbeş gün sonrasına kadar geçerli olmaya devam edecektir. Fesih tarihi poliçenin bitiş tarihi olan 24.08.2010 tarihinden sonra olduğu için söz konusu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bitiş tarihine kadar geçerli olmaya devam etmektedir.
Dava konusu araç hakkında … tarafından tanzim edilen trafik sigorta poliçesi kaza tarihi olan 17.07.2010 tarihi itibariyle feshedilmemiş olduğundan söz konusu poliçe kaza tarihi itibariyle geçerli olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla dava konusu aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunduğu, davalı … şirketinin zarardan sorumlu olduğu, bu hususun İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesinde Güvence Hesabı aleyhine açılan davada da tartışılıp karara bağlanmış olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından bu gibi taşımalarda, 6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de, dosya kapsamından aracın sürücüsü ile davacının desteğinin kardeş oldukları anlaşıldığından, maddi ve manevi menfaatin bulunmadığı bu taşımada hatır taşıması bulunmadığından hatır indirimi yapılmamasının isabetli olduğu kabul edilmiştir.
Yasanın “Tazminatın tenkisi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.
Dosya kapsamından, müteveffanın emniyet kemeri bulunmadığına ilişkin bir tespit ve veri bulunmamakla birlikte, olayla ilgili soruşturmayı yürüten Sivrihisar Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasındaki bir kısım evrak fotokopisinden, ölü muayene ve otopsi tutanağında, araçta bira şişeleri olduğu yönündeki tespit bulunduğu, ayrıca sürücü Mustafa Akdağ’dan otopsi sırasında alınan kan numunesi üzerinde alkol ya da toksikolojik muayene için Yunusemre Devlet Hastanesi ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Baştabibliğine müzekkere yazıldığı, ancak müzekkere cevaplarının dosyada bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu Hakem Heyetince yapılacak iş; ceza dosyasının celbi ile, dosyada sürücünün alkol raporu için yazılan yazıların akibetinin araştırılması, dosyada bulunan delillerin, ceza dosyası kapsamında toplanan deliller ile birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre ölenin müterafik kusuru bulunup bulunmadığının saptanmasıdır.
Bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmekle, kararın HMK’nun 353/1-a/6.maddesi gereğnice kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca;
1-İstinaf istemine konu Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 03/01/2017 tarih 2016/İ.3662- 2017/İHK-25 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak için Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatıran tarafa mahkemesince iadesine,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/03/2018