Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/777 E. 2018/33 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUKDAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

ESAS NO : 2017/777
KARAR NO : 2018/33
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2016/4252 D.İş E. – 2016/4252 D.İş.K.
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 17/01/2018

İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/4252 D.İş E. – 2016/4252 D.İş.K. Sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen İtiraz Hakem Heyeti’nin 02/11/2016 tarih 2016/İHK-2898 K. sayılı kararına karşı, davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosyanın Dairemize tevzi edilmesi sonucu, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuru sahibi vekili, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 30/04/2006 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında müvekkili ….’in eşi, diğer müvekkilinin babası …. plakalı araç sürücüsü …’in vefat ettiğini, aracın kaza tarihi itibariyle …. Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, müvekkili eş … için 40.050,00 TL, müşterek çocuk için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 45.050,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Başvuru sahibi talebini, müvekkili …. yönünden 49.637,00 TL, müvekkili Nurselin yönünden 7.863,00 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazanın 30/04/2006 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili şirketin Tahkim Sistemine 05/08/2009 tarihinde üye olduğunu, bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı verilmesini istediklerini, talebin zamanaşımına uğradığını, sigortalı aracın maliki ve kaza esnasında aracı kullanan Satılmış Biçer’in alkollü olduğunu, ödemek zorunda kalacakları miktarın tahsili için KTK ve ZMSS Poliçesi Genel Şartları mucibince başvuranlara rücu edileceğini, alacaklı ve bonçlu sıfatlarının birleşmesi nedeniyle, talebin reddinin gerektiğini, avans faizi talebinin yerinde olmadığını belirterek, talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, Hakem Heyetinin görevsizliğine karar verilmiştir. Karara davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, başvurunun kabulü ile, ….r için 49.637,00 TL, ….r için 7.863,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/10/2016 tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte … Sigorta A.Ş.’den alınarak başvuranlara verilmesine karar verilmiştir.
Davacılar vekili, istinaf dilekçesi ile; hükmedilen tazminata, temerrüt tarihi olan 15/04/2016 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekirken, aktüer hesaplama rapor tarihinden itibaren ve yasal faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, kararın sonuç kısmında yargılama giderlerine hükmedilirken, ıslah harcı ve vekalet harcının yargılama giderlerine dahil edilmemesinin doğru olmadığını belirterek, itiraz hakem heyeti kararının düzeltilerek onanmasına, bunun mümkün olmaması halinde bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, uyuşmazlığa konu rizikonun 30/04/2006 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili … Sigorta A.Ş.’nin Tahkim Sistemine 05/08/2009 tarihinde üye olduğunu, bu nedenle davacıların, sigorta tahkim komisyonuna başvuru haklarının olmadığını, müteveffanın hem sürücü hem işleten konumunda olduğunu, davacılar yönünden, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşeceğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, meydana gelen trafik kazasında vefat eden müteveffanın yakınları tarafından talep edilen destek tazminatının, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, talebin zamanaşımına uğradığını, davacılar lehine Yönetmelik hükümleri uyarınca 1/5 vekalet ücreti verilmesi gerekirken, tam vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasına ve talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılar murisi Satılmış Biçer’in 30/04/2006 tarihinde sürücüsü olduğu …. plakalı araç ile meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiği, bilirkişi raporu ile, poliçe teminat miktarı dikkate alınarak, davacı tarafça talep edilebilecek destekten yoksun kalma tazminatı miktarının toplam 57.000,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, davacı…. için talep edilip-karara bağlanan tazminat miktarı dikkate alındığında, adı geçen davacı yönünden verilen karar, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12. Fıkrası uyarınca her iki taraf için de kesin nitelikte olduğundan, istinaf incelemesi sadece davacı …. yönünden yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından, uyuşmazlığa konu rizikonun 30/04/2006 tarihinde meydana geldiği, müvekkili şirketin Tahkim Sistemine 05/08/2009 tarihinde üye olduğu, bu nedenle davacıların, sigorta tahkim komisyonuna başvuru haklarının bulunmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, 5684Sayılı Yasanın 30/1. Maddesinde, “Sigorta Tahkim Komisyonu’na üye olan kuruluşlarla uyuşmazlığa düşen kişi, uyuşmazlık konusu sözleşmede özel bir hüküm olmasa bile tahkim usulünden faydalanabilir. İlgili mevzuat ile zorunlu tutulan sigortalardan kaynaklanan bu fıkra kapsamındaki uyuşmazlıklar için ilgili kuruluş sigorta tahkim sistemine üye olmasa dahi hak sahipleri bu bölüm hükümlerine göre tahkim usulünden faydalanabilir.” hükmü yer almakta olup, her ne kadar, davacılar murisinin vefat ettiği trafik kazası 30/04/2006 tarihinde meydana gelmiş ise de, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru tarihi itibariyle, davalı …Sigorta A.Ş., Sigorta Tahkim Komisyonu sistemine dahil olması nedeniyle, davacıların, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilecekleri, kaldı ki, davalı sigorta şirketi, sisteme dahil olmasa dahi, 5684 Sayılı Yasa’nın 30/1. fıkrası uyarınca; davacı tarafça, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapılması mümkündür. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar., 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK.’nun 53/3. Maddesinde, ölüm halinde uğranılan zararlar arasında gösterilmiştir.
Araç sürücüsü murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür.
Davacıların uğradıkları zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.)
(HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları )
Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. Kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, davacı tarafça, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebileceği anlaşılmaktadır.
KTK’nın 109/II. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için, kamu davasının açılmış olması veya mahkumiyet kararı verilmiş olması aranmamakta olup, cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Bir kişinin ölümü ile sonuçlanan söz konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacılar desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesinin seçilmesi zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır.
Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nda öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında, başvuru tarihinde, zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmü ile, talebin kısmen ya da tamamen reddi halinde, davacı aleyhine hükmedilecek vekalet ücreti yönünden düzenleme getirilmiş olup, davacı lehine hükmolunacak vekalet ücretinin, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesinde düzenlenen “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da, bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmü göz önüne alınarak, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücreti olması gerekmektedir. Bu sebeple, İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT’nin 12. maddesi gereğince, davacılar lehine tam nispi vekalet ücreti belirlenmesinde, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Her ne kadar davacı …. vekili tarafından, hükmedilen tazminata avans faizi işletilmesi gerektiği istinaf sebebi yapılmış ise de, poliçede, kazaya karışan aracın kullanım tarzı hususi olarak belirtilmiş olup, aracın ticari bir araç olmaması ve zararın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle, davacılar lehine hükmedilen tazminata yasal faiz işletilmesi usul ve yasaya uygundur.
Davalı sigorta şirketi, davacı tarafça yapılan başvuru neticesinde 15/04/2016 tarihinde temerrüde düşmüş olup, gerek başvuru dilekçesi, gerekse ıslah dilekçesi ile temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edilmesine rağmen, itiraz hakem heyetince, davacı lehine karara bağlanan tazminata 14/10/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesi, yine davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin eksik hesaplanarak karara bağlanması doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davacı … ile davalı tarafın, davacı…. yönünden istinaf başvurularının HMK’nın 352. Maddesi uyarınca reddine, davalı vekilinin, davacı ….yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1(b)1. maddesi uyarınca esastan reddine, davacı ….in istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1(b)2. Maddesi uyarınca, itiraz hakem heyeti kararının, faiz başlangıç tarihi ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …. ile davalı tarafın, davacı Nurselin Biçer yönünden istinaf başvurularının HMK’nın 352. Maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Davalı vekilinin, davacı ….. yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1(b)1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı ….’in istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1(b)2. Maddesi uyarınca, İtiraz Hakem Heyeti’nin 02/11/2016 tarih 2016/İHK-2898 K. Sayılı kararının, faiz başlangıç tarihi ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek, esas hakkında yeniden HÜKÜM KURULMASINA,
4-Başvurunun Kabulü ile; …. için 49.637,00 TL, …r için 7.863,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı …. yönünden 15/04/2016 tarihinden, davacı …. yönünden 14/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte… Sigorta A.Ş.’den alınarak, başvuranlara verilmesine,
5-Başvuranlarca karşılanan 675,75 TL başvuru ücreti, 675,75 TL itiraz ücreti, 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 186,75 TL ıslah ücreti, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.042,55 TL yargılama giderinin … Sigorta A.Ş.’den alınarak, başvuranlara verilmesine,
6-A.A.Ü.T.’nin 13 ve 17 maddeleri ile 5684 sayılı yasanın 30/17. madde hükmüne ve hükmedilen tazminat miktarlarına göre hesaplanan 5.810,00 TL avukatlık ücretinin Süheyla Biçer’e, 1.800,00 TL avukatlık ücretinin Nurselin Biçer’e verilmek üzere …. Sigorta A.Ş.’den alınarak, vekil ile temsil edilen adı geçen başvuranlara verilmesine,
İstinaf Başvurusu Yönünden;
7-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, taraflarca, istinaf başvurusu için yatırılan karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa, mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, hükmedilen tazminat miktarları dikkate alınarak, davacı … yönünden 6100 Sayılı HMK.’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, davacı Süheyla Biçer yönünden, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.