Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/707 E. 2018/339 K. 19.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
ESAS NO : 2017/707
KARAR NO : 2018/339
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2016
NUMARASI : 2016/3439 D. İş E. 2016/3439 D. İş K.
DAVA : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
KARAR TARİHİ : 19/03/2018
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2016 tarih 2016/3439 D. İş E. 2016/3439 D. İş K.. sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti 02/09/2016 tarih 2016/İHK-2291 karar sayılı kararına karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 352. Maddesi gereğince eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 11/01/2010 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yoldan çıkması neticesinde meydana gelen tek taraflı kazada …’ın vefat ettiğini, destekten yoksun kalan müvekkillerinin 20/01/2010 tarihinde davalı sigorta şirketine tazminat ödemesi için başvurduğunu, fakat davalı şirketin o tarihte ödeme yapmadığını, 18/11/2015 tarihinde 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, ancak 15.000,00 TL’nin 6 yıllık faizinin ödenmediğini belirterek, fazlaya ait alacakları saklı kalmak kaydıyla, 20/01/2010 tarihinden itibaren 150.000,00 TL tazminat için işlemiş avans faizinin … için 21.000,00 TL, … için 10.000,00 TL ve … için 10.000,00 TL olmak üzere şimdilik 41.000,00 TL’nin yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirket nezdinde 12/05/2009-2010 arasında Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araca ilişkin sorumluluklarının sigortalıların kusuru oranında ve şahıs başına 150.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, başvuru sahibine 18/11/2015 tarihinde 150.000,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını ve poliçe teminat limitinin tamamının tüketildiğini, daha önce yapılan başvurunun, 08/02/2010 tarihinde, o zamanki yerleşik sigorta hukuku uygulaması ve Yargıtay kararlarına göre reddedildiğini, sonrasında Yargıtay’ın görüş değiştirmesi üzerine, 2015 yılında yapılan ikinci başvurunun kabul edilerek, poliçe limitinin tamamının ödendiğini, ödeme ile müvekkili şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, temerrüt tarihinin 2010 değil 2015 yılında yapılan başvuru olduğunu, kazaya karışan aracın ticari olmaması sebebiyle müvekkili sigorta şirketinin yasal faizle sorumlu olduğunu belirterek, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, başvuru sahiplerinin talebinin kısmen kabulüne, 150,000,00 TL’nin 5 günlük faiz tutarı olan 239,58 TL’nin davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahiplerine ödenmesine karar verilmiştir.
Karara, davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından; davacı vekilinin yapmış olduğu itirazın,… için kısmen, diğer davacılar yönünden tamamen kabulü ile, bu doğrultuda; a- 98.820,05 TL faiz alacağının davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibi …’a ödenmesine, b- 16.712,51 TL faiz alacağının davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibi ….’a ödenmesine, c) başvurusunun kabulü ile, 7.662,64 TL faiz alacağının davalı sigorta şirketinden alınarak başvuran …’a ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; trafik kazasında davacılar murisinin vefatı nedeniyle, 11/01/2010 tarihinde, ödeme için yapılan başvurunun mevcut mevzuat ve yargı kararları gereğince reddedildiğini, davacı tarafça 16/09/2015 tarihinde mevcut Yargıtay kararları doğrultusunda ödeme yapılmasının talep edildiğini, talebin kabul edilerek 18/11/2015 tarihinde teminat limitinin tamamının ödendiğini, hukuk güvenliği ilkesi gereği mevzuat ve içtihatların geriye yürütülemeyeceğini, İtiraz Hakem Heyeti kararının yerinde olmadığını, davacı tarafça, ilk başvuru ile ödeme tarihi arasındaki faiz farkının istenmesinin mümkün olmadığını, temerrüt tarihinin başvuru tarihi olan 16/09/2015 tarihinden sonraki 8. gün olduğunu, kazaya karışan araç, ticari araç olmadığından avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek, İtiraz Hakem Heyeti kararının bozulmasına ve talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2016 tarihli kararı ile, davalı vekilinin süresinde istinaf posta giderini yatırmadığından, istinaf talebinden vazgeçmiş sayılmasına ve vazgeçme nedeniyle talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı sigorta vekili, 02/12/2016 havale tarihli istinaf dilekçesi ile; mahkemenin 02/11/2016 tarihli kararda bahsedilen 19/10/2016 tebliğ tarihli muhtıranın usulüne uygun bir muhtıra olmadığını, muhtıranın ilgili mahkemenin kararı vermiş olan hakimi tarafından hazırlanarak gönderilmesi gerekirken, mahkemenin yazı işleri müdürü veya kalemince, temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için 7 günlük kesin süre vermesi, verilecek 7 günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçilmiş sayılacağının bildirmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek, mahkemenin, 02/11/2016 tarihli kararının kaldırılmak suretiyle, davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; trafik kazasından kaynaklanan, davalı sigorta şirketi tarafından ödenen destekten yoksun kalma tazminatı faizinin tahsili istemine ilişkindir.
H.M.K.’nın 344. maddesinde, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödeneceği, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde; başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirileceği, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkemenin, başvurunun yapılmamış sayılmasına karar vereceği düzenlenmiştir.
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2016 tarihli kararı ile, davalı vekilince süresinde istinaf posta giderinin yatırılmaması nedeniyle, istinaf talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ise de, dosya kapsamı ve UYAP ortamından yapılan incelemeye göre, H.M.K.’nın 344. maddesi uyarınca mahkeme hakimi tarafından düzenlenen bir muhtıra bulunmadığı, davalı vekili adına çıkartılan tebligat üzerine şerh yazıldığı, dolayısıyla, hakim tarafından verilmiş bir süre bulunmadığından, sözkonusu muhtıraya binaen, davalı tarafın, istinaf isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2016 tarihli kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/11/2016 tarihli kararının kaldırılarak, davalı vekilinin İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine geçilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
11/01/2010 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, davacılar murisi…’ın vefat ettiği, davacı tarafça, kazaya karışan aracın ZMM sigortacısı davalı şirkete 20/01/2010 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi için başvurulduğu, talebin, davalı tarafça reddedildiği, davacı tarafça 31/10/2015 tarihinde ödeme yapılması için tekrar davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olup, davalı sigorta şirketi tarafından 18/11/2015 tarihinde poliçe teminat limitinin tamamının davacılara ödendiği, davacı tarafça 24/11/2015 tarihinde davalı sigorta şirketine ibraz edilen dilekçeyle, ilk başvuru tarihi olan 20/01/2010 tarihinden itibaren, faiz ödenmesinin talep edildiği, bu talebin sigorta şirketi tarafından kabul edilmemesi üzerine, davacı tarafça, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğu anlaşılmaktadır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL. ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.
Davacılar … ve … için talep edilen ve karara bağlanan tazminat miktarları dikkate alındığında, adı geçen davacılar yönünden verilen karar, 5684 sayılı Kanunu’nun 30/12. fıkrası uyarınca kesin nitelikte olup, istinaf incelemesi davacı .. . yönünden yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi, kazaya neden olan aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davacı tarafça, murislerinin vefatına neden olan 11/01/2010 tarihli kaza nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi için ilk başvuru 20/01/2010 tarihinde yapılmış olup, ödemenin 18/11/2015 tarihinde gerçekleştiği görülmektedir.
Her ne kadar davalı sigorta vekili tarafından, ilk başvuru yapıldığı tarihteki yargı kararları dikkate alınarak ödeme yapılmadığı, bu nedenle temerrüdün 2015 yılında yapılan başvuru tarihine göre belirlenmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin olmayan yargı kararlarının, davalı sigorta şirketinin poliçeden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dolayısıyla, bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere, davalı sigorta şirketinin, ilk başvuru tarihine göre 02/02/2010 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarihten itibaren davacı tarafça, sigortalı aracın kamyonet olması ve işleteninin de tacir olması nedeniyle, avans faizi talep edilebileceği, bilirkişi raporu ile, davacı tarafça talep edilebilecek faiz miktarlarının belirlendiği, raporun dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup, İtiraz Hakem Heyeti kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, davalı vekilinin, davacılar … ve … yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun H.M.K.’nın 352. Maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin davacı …yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun H.M.K’nın 353/1(b)1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin, davacılar …ve… yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun, H.M.K.’nın 352. Maddesi uyarınca reddine,
2-Davalı vekilinin, davacı… yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun, H.M.K’nın 353/1(b)1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-6728 S.Y.nın 36. maddesi uyarınca, harç alınmasına yer olmadığına, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana, mahkemesince iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp, …ve … yönünden, ayrı ayrı hükmedilen tazminat miktarları dikkate alınarak, 6100 Sayılı HMK.’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, davacı …. yönünden, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 19/03/2018