Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/673 E. 2018/130 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I

ESAS NO : 2017/673
KARAR NO : 2018/130
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 08/12/2016
NUMARASI : 2015/630 E.- 2016/952 K.
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davaLtd.Şti adına kayıtlı olup davalı…r sevk ve idaresindeki …. plakalı motosiklet’in müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza nedeniyle sürücü aleyhine Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/46095 sayılı dosyası ile açılan soruşturmada, müvekkilinin zararının tazmin edileceği yönündeki davalı vaadlerine inanması nedeniyle şikayetinden vazgeçtiğini, ancak davalı …. müvekkilin kaza nedeniyle yaşadığı sıkıntılarla ilgilenmediği gibi yaralanmasından kaynaklı uğradı efor kaybına ilişkin zararını da tazmin etmediğini, kaza nedeni ile müvekkilin sol bacağının diz ile kalça arasındaki kemiği kırılmış ve kınlan yere cerrahi operasyon ile platin takıldığını, aynca sol omzunda hassasiyet oluştuğunu, kazanın vücut bütünlüğü üzerinde yol açtığı hasarlar nedeniyle bundan sonra yapacağı çalışmalarında ve günlük yaşantısında başkalarına nazaran daha çok emek ve zaman harcayarak yapmak zorunda kalacağından efor (işgücü) kaybı nedeniyle maddi zarara uğradığını belirterek efor kaybından kaynaklanan zararın tazmini için davalılardan fazlaya dair talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL. maddi tazminatın davalılardan, 20.000,00 TL. manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay ve ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Sigorta vekili cevap dilekçesi ile, manevi tazminat taleplerinin ZMMS poliçe teminatı dışında olduğunu, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigorta teminatları tüketilmeden Zorunlu Mali Mesuliyet poliçesi devreye giremeyeceğinden maddi tazminat yönünden de müvekkil şirketin sorumluluğunun doğmayacağını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, bunun için öncelikle kazada kusur durumunun tespiti gerektiğini, sigortalı aracın kusurlu olması halinde, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasın ve Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitinin gerektiğini, hesaplamanın aktüer bilirkişi tarafından yapılmasını, genel şartlar gereği temerrüt söz konusu olamayacağından temerrüt tarihi olarak mahkemece hesaba esas tüm evrakların vekil edenine tebliğ edileceği (maluliyet raporu ve kusur raporu dahil) tarihin belirlenmesi gerektiğini, haksız fiil iddiasına dayalı bedensel zarar talebi olduğundan davacı yanın ticari faiz taleplerinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ….Tic.Ltd.Şti ve …. vekili cevap dilekçesinde, kazanın olduğu tarihte zaman aşımı süresinin 1 yıl olduğunu, davacının zararı ve tazminat yükümlüsünü olayın meydana geldiği 09.06.2011 tarihinde öğrendiğini, ancak davayı zamanaşımı süresi geçtikten sonra 02.10.2015 tarihinde açtığından davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, kazanın oluşumunda davacının tam kusurlu olduğunu, Yargıtay kararlarına göre aniden yola çıkan yayanın kusurlu olduğunu, davacının Sefaköy Polis Merkezi Amirliğinde 09.06.2011 tarihindeki ifadesinde davalı sürücüden davacı ve şikayetçi olmadığını ve uzlaşma maddelerini kabul ettiğini beyan ettiğini, davacının uzlaşma maddelerini kabul etmesi üzerine, ifadeye son verilerek davacı ifadesi hep birlikte imza altına alındığını, anılan uzlaşma tutanağının 1. maddesinde; “Uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda mağdur ya da suçtan zarar görenin her türlü hukuki dava ve takip haklarının sona erdiği” açıkça belirtildiğini, uzlaşmayı kabul eden davacının tazminat talep etme hakkı olmadığını, müvekkilinin olayın meydana gelmesinde kusursuz olmasına karşın, davacı ile yakından ilgilendiğini, davacıya ilk olarak 1.750,00-TL elden para verildiğini, tüm tedavi giderlerinin karşılandığını, ayrıca …. Hastanesine tedavi masrafı olarak 2.500,00-3.000,00-TL civarında çek vererek ödeme yaptığını, davacının dava dilekçesinde de belirtildiği üzere kaza tarihinde emekli olduğunu, kaza tarihinde emekliye ayrılmış ve şu anda da 68 yaşında olan davacının, hangi iş için ne kadar efor kaybına uğradığı dava dilekçesinden anlaşılamadığını, manevi tazminat için de manevi zararın varlığının kanıtlanması gerektiğini, kendi kusuru sonucunda oluşan olaydan dolayı, yaklaşık 4,5 yıl sonra manevi zarardan bahisle müvekkilden talepte bulunulmasının gerçekçi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının emniyetteki ifadesinde uzlaşma maddelerini kabul ettiği, davalılardan …r hakkında meydana gelen kaza nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiği, CMK nın 253/19 maddesi uyarınca dava konusu eylem nedeniyle uzlaşma sağlanılması halinde tazminat davası açılamayacağını, açılmış ise de bu tür davalardan feragat edilmiş sayılacağının hüküm altına alınmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafın istinaf başvurusu, CMK’nın 253.maddesinin açık olup uzlaşmanın, uzlaşma raporunun savcılık makamınca imza ve mühürlemesi ile tamamlanacağı, kolluk kuvvetlerince taraflara sunulan uzlaşma teklif formunun sadece uzlaşmaya davet olduğu, tarafların bu davete icabet etmeleri halinde bir uzlaştırmacı veya bizatihi savcılık makamının uzlaşma görüşmelerine katılabileceği, tarafların anlaşmaları halinde uzlaşılan hususları içeren bir rapor düzenleneceği, raporun savcılıkça imza ve mühürlenmesi ile uzlaşmanın tamamlanmış olacağı, mahkemenin bu yöndeki itirazlarını dikkate almadan karar verdiği, taraflar arasında bir uzlaşmanın olmadığı, davalı tarafın vekil edenine yaptığı ödemeleri ispatlaması gerektiği, mahkemece şartların oluşmadığı ve bir uzlaşma olmadığı halde verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı tarafından kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortasına karşı maddi ve manevi tazminat istemlerinden oluşmaktadır.
Mahkemece, davacı ile davalı sürücü arasında dava konusu eylem nedeniyle uzlaşma sağlandığı ve bu nedenle CMK’nın 253/19. maddesi gereğince tazminat talep edilemeyeceği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmiştir.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/46095 nolu soruşturma dosyasının incelemesinde, müştekinin dosyamızdaki davacı ….., şüphelinin davalı … olduğu, suçun taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçu olduğu ve şikayet yokluğu nedeniyle TCK.nın 73/4.maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
CMK’nın 253/19. maddesine göre; “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi halinde, hakkında koğuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171. maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171. maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi; 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.”
İncelenen Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, uzlaşmaya değil takibi şikayete bağlı olan suçta şikayet yokluğuna dayanmakta olup, dosyada yasada belirtilen nitelikte sonuçlanmış bir uzlaşma işlemi bulunmamaktadır. Mevcut tutanak ise “Uzlaştırma Teklif Formu” dur.
Bu durumda, olayda CMK’nın 253/19. maddesinin uygulanması mümkün olmadığından, bu gerekçe ile davanın reddi isabetsizdir.
Bu nedenle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1/a/6.maddesi gereğince kaldırılmasına, diğer usulü itirazlar ve esas hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi bakımından dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca;
1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde yatıran tarafa mahkemesince İADESİNE,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
HMK’nın .353/1-a/6. maddesi hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/02/2018