Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/593 E. 2018/151 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
ESAS NO : 2017/593
KARAR NO : 2018/151
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 12/12/2016
NUMARASI : 2014/123 E.- 2016/826 K.
DAVA : Tazminat (D.Y.K.)
KARAR TARİHİ : 08/02/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine heyetçe yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/08/2004 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki araç ile meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkillerinin babaları ….’nin ve anneleri ….in vefat ettiklerini, davalının kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını temin eden şirket olduğunu, davalı tarafından kazaya ilişkin hasar dosyasının açıldığını, bu kapsamda müvekkillerine anne ….nin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı olarak 5.091,00 TL ödeme yapılmış ise de babanın ölümü nedeniyle ödeme yapılmadığını, kazada yaralanarak %48 oranında malul kalan ve ayrıca babasının desteğinden yoksun kalan …. için 40.000,00 TL, babasının desteğinden yoksun kalan …. için 10.800,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde; teminat bedelinin 40.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, anne ….nin vefatı nedeniyle 06/04/2005 tarihinde ….e 4.384 TL, …’a 707,39 TL ödeme yapıldığını, 02/12/2013 tarihinde ise maluliyeti nedeniyle 40.000,00 TL ödemenin …ye yapıldığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, ….’un evli ve 22 yaşında olması nedeniyle destek tazminatı talebi hakkı bulunmadığını, ….i’nin ise çalışmakta olduğundan destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkili şirkete başvuru yaptı ise buna dair belgelerini ibraz ederek ispat etmesi gerektiğini, tüm bu açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile, davacı …’nin 22.348,95 TL, davacı…’un 3.459,02 TL alacağının 06/04/2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu, süresi içinde zamanaşımı definde bulunulmuş olmasına ve davada 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı da dolmuş olmasına rağmen yerel mahkemece zamanaşımı def’i değerlendirmeksizin karar verilmiş olması, kazaya karışan sigortalı aracın hususi araç olmasına ve temerrüt tarihi ispatlanamamış olmasına rağmen, yasal faiz yerine değişen oranlarda avans faize ve 06.04.2004 tarihinden itibaren hükmedilmiş olması ve her davacı açın ayrı ayrı kısmi kabul kısmi red kararı verilmiş olmasına rağmen reddedilen kısım için lehlerine tek vekalet ücretine hükmolunmasının usul ve yasaya aykırı olduğu yönlerine ilişkindir.
Dava, tek trafik kazası sonucunda desteklerini kaybeden davacıların destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatı istemlerine ilişkindir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK’nun 60. ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir.
2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Ayrıca söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayırım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 5.6.2015 tarih 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıların desteği dahil iki kişi hayatını kaybetmiş, bir kişi ağır yaralanmıştır. Buna göre kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 09.08.2004 tarihinde meydana gelmiş, maddi tazminat istemini içeren dava 09.04.2014 tarihinde açılmış olduğuna göre davada zamanaşımı gerçekleşmemiş olduğundan davalı tarafın bu konudaki istinaf başvurusu yerinde değildir.
Ancak;
Mahkemece, davacıların sigorta şirketine başvuru yaptıkları tarihsiz dilekçelerine dayalı olarak yapılan ödeme tarihlerine göre bakiye kısmın reddedildiği dikkate alınarak tazminata ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsil kararı verilmiş ise de, sigorta şirketine verilen tarihsiz dilekçe içeriği ve ekinde sunulan belgeden olay nedeniyle yaralanan mağdurun uğramış olduğu beden gücü kaybı zararının talep edildiği, sonuç ve istem kısmında da bu hususun açıkca belirtildiği dikkate alındığında, davacıların destekten yoksun kalma talepleri açısından davalının dava tarihinden önce, bu dilekçe ile temerrüte düştüğü kabul edilemeyeceği gibi, desteğin sevk ve idaresindeki aracın hususi araç olması nedeniyle temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her biri için reddedilen miktarlara göre kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine, ayrı ayrı nispi vekalet ücreti yerine tek vekalet ücreti takdiri de hatalı bulunmuştur.
Karar bu yönleriyle usul ve yasaya aykırı olduğundan HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince düzeltilerek esas hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçe uyarınca ;
A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince faiz başlangıcı, faiz türü ve vekalet ücreti yönünden MAHKEME KARARININ DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davacı …in 22.348,95 TL, davacı …’un 3.459,02 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 1.763,00-TL nispi karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 173,55 TL harçtan mahsubu ile eksik 1.589,40 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince (bu yönde davacı tarafın istinaf başvurusu olmadığından toplam miktardan hesaplanan) 3.096,96 TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacı … açısından reddedilen 17.651,02 TL.üzerinden A.A.Ü.T. gereğince hesap edilen 2.180,00 TL. ve davacı … açısından reddedilen 7.340,98 TL. üzerinden 2.180,00 TL. nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 202,55 TL (3,80 TL. vekalet harcı, 25,20 TL. başvuru, 173,55 TL. peşin harç) harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan toplam 984,45 TL ( 800,00 TL bilirkişi, 183,85 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 0,60 dosya masrafı) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 492,23 TL’sının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayarak artan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
B-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde, yatıran tarafa mahkemesince iadesine,
C-İncelemenin duruşmasız yapılmış olması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
D-Davacı tarafça yapılan 85,70 TL başvuru harcı, 28,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 113,70 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/02/2018