Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2915
KARAR NO : 2019/4070
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI: 2014/732 Esas – 2017/128 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait … plakalı Land Rover marka 2013 model aracı … Adına kayıtlı ve davalı … şirketi tarafından işleten sıfatıyla uzun süreli kiralama sözleşmesiyle kullanımında olan … plakalı araç ile 23/11/2013 tarihinde saat 02:45 de … caddesi … numaralı binanın önünde park halinde iken hasara uğratıldığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını, sürücünün tespit edilemediğini, müvekkiline ait aracın sol yanında ve muhtelif kısımlarında maddi hasar ile araçta değer kaybı meydana geldiğini, zararın karşılanmaması üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretlerinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı araca ilişkin kaza tarihinde trafik poliçesinin olmadığını, … A.Ş.’ye ait 01/10/2013-01/10/2014 tarihleri arasında trafik poliçesi olduğunun tespit edildiğini, davacının kazanç ve değer kaybı talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, müvekkilinin oluşan gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacının talebinin gerçeği yansıtmadığını, talep edilen miktarların yüksek olduğunu, müvekkilinin oluşan zarardan kabul anlamına gelmemekle birlikte teminat bedelleri ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalının icra takibine itirazının iptaline, asıl alacağın %20 si olan 12.800 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin kiralamış olduğu kazaya karıştığı iddia edilen aracın … A.Ş. bünyesinde zorunlu trafik sigortalı olup sigorta şirketine davanın ihbar edilmesi taleplerinin neticesiz bırakıldığını, bilirkişi raporunda değer kaybının yüksek hesaplandığını, raporda denetime elverişli olacak şekilde hesaplama yapılmadığını, alacak likit olmadığından ve değer kaybının tespiti yargılamaya muhtaç olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, kusur tespiti yapılmadan hüküm kurulmasının bozma sebebi olduğunu, müvekkil şirket açısından kaza tarihinin faiz başlangıcı olarak kabul edilmemesi gerektiğini, müvekkil şirketin kullanımında olan aracın şoförünün tespit edilmemiş olmasının da bozma sebebi olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar, değer kaybı ve mahrumiyet zararı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 23/11/2013 tarihinde park halindeki davacı şirkete ait … plakalı araca … plakalı aracın çarpması ile meydana gelen trafik kazasında … aracın hasarlandığı, trafikte dava dışı … şirket adına kayıtlı olan … plakalı aracın kaza tarihinde davalı ….’ye uzun süreli olarak kiralanmış olduğu, davacıya ait … plakalı araçta oluşan değer kaybının tazmini için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve eldeki dava açılarak itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu yasal düzenleme karşısında, davalı uzun süreli kira sözleşmesi gereğince işleten sıfatı ile zarardan sorumlu olduğuna, aracın sürücüsünün tespit edilememiş olmasının sorumluğunu kaldırmayacağına ve zarar gören TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşı da tazminat davası açabileceğine göre davalıdan tazminat talep edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yargı kararlarına, hesaplama yöntemlerine uygun, doğru ve denetime elverişli olması nedeniyle, mahkemece hükme esas alınmasında; Talep konusu tazminat haksız fiil niteliğinde trafik kazasına dayandığına ve davalı da işleten olduğuna göre kaza tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı tarafın bu yönlere değinen istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı vekili tarafından yargılama safahatı süresince kusur oranlarına ilişkin bir itiraz ya da talepte bulunmamıştır. Bu durumda HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde kusur durumu bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Davacı tarafından talep edilen tazminat miktarı likit (muayyen, belirli) olmayıp, gerçek zarar miktarının tespiti ile davacının davalı tarafa rücusu için gerekli şartların oluşup oluşmadığının saptanması, yargılama ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Yargılama sırasında davalı tarafından davanın ZMSS sigortası ile trafik sigortacısı olan sigorta şirketine ihbarı talep edilmiş olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince bu talep hakkında herhangi bir karar verilmemiş, davalıya ilgili kişilere davayı ihbar etme imkanı tanınmamıştır. Davalının dava sonunda ödeme yapması halinde rücu hakkının bulunduğu gözetilmek suretiyle 6100 sayılı HMK’nın 61.vd. maddelerine göre usulüne uygun ihbar dilekçesinin sunulması halinde, davanın ihbarı yönünde işlem tesis edilmesi gerekirken, bu işlem yapılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru olmamıştır. Davalıların bu yöndeki istinaf itirazları yerindedir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kabulüne, davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/12/2019