Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2825 E. 2019/3999 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2825
KARAR NO : 2019/3999
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI : 2015/419 Esas – 2017/728 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/12/2006 tarihinde sürücüsü … … plakalı otomobili ile … istikametinden çevre yolunda seyrederken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, bu yaralama sonucunda sürekli derecede iş gücü kaybı meydana geldiğini ve zarara uğradığını ayrıca tedavi gideri yaptığını, müvekkilinin kaza nedeniyle oluşan sakatlığı sebebiyle uğramış olduğu ve uğrayacağı maddi kazanç kaybı ile tedavi giderlerinin aktüer bilirkişiye hesaplatılarak hüküm altına alınması için bu davayı açtıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000.00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya 28.05.2009 tarihinde tazminat ödemesi yapılarak ibraname düzenlendiğini, davanın ibraname tarihinden 2 yıl geçtikten sonra açılması nedeni ile KTK’nın 111.maddesi gereğince reddi gerektiğini, müvekkili kurumun davacıya kaza tarihinde geçerli poliçe teminat limiti kadar ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacı vekili ise istinaf dilekçesinde özetle, davanın, 03.12.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde meslekte kazanma gücünü %100 oranında yitiren müvekkilinin tedavi giderleri için açılmış olup yerel mahkeme tarafından davalı yanca müvekkile ödeme yapıldığı ve ibraname alındığı gerekçesiyle reddine karar verildiğini, öncelikle davalı tarafından müvekkilimize ödeme yapıldığı ve bu konuda müvekkilinden ibra alındığı davaya cevap dilekçesinde belirtilmiş ise de cevaba cevap dilekçesinde söz konusu ödemenin müvekkilin iş gücü kaybında meydana gelen azalma nedeniyle uğramış olduğu maddi tazminatın karşılığı olarak bulunduğunu, fakat müvekkilinin malul kalmasından dolayı ömür boyu bir kişinin bakımına muhtaç olmasından kaynaklı tedavi giderleri zararının karşılanmadığı, ikame edilen davanın da bu talebe yönelik olarak tedavi giderlerinin talep edildiği belirtilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ibranamede hangi hususlara yönelik ibra verildiğinin kalem kalem belirtilmesi geçerlilik koşulu olduğunu, bu haliyle söz konusu ibranamenin geçerli olmadığını, bir an için ilgili ibranamenin geçerli olduğu düşünülse dahi bu durum da yalnızca müvekkile yapılan ödemeden maluliyeti nedeniyle maruz kaldığı iş gücündeki kayıptan kaynaklı maddi tazminat kaleminden ibra edilmiş sayılmalı ve tedavi giderlerine yönelik olan müvekkilinin ömür boyu bakıma muhtaç olmasından kaynaklı tedavi giderleri tazminatının yargılamasına devam edilerek, Adli Tıp Kurumu’ndan müvekkilin sürekli birinin bakımına muhtaç olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 03/12/2006 tarihinde davacının da içinde bulunduğu sigortasız olan … plaka sayılı aracın sürücü olan dava dışı sürücü … direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde, davacının yaralandığı, kaza sonrası Taksim Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 26.04.2009 tarihli özürlü sağlık kurulu raporuna göre davacının %92 oranında maluliyeti bulunduğunun rapor edildiği, davalı Güvence Hesabı tarafından 28.05.2009 tarihinde, davacının vasisine 57.500,00 TL ödeme yapıldığı, ödeme neticesinde davalı ile davacının vasisi arasında 22.05.2009 tarihli ibranamenin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde açıkça sürekli iş göremezlik tazminatı ile tedavi giderleri talep edilmektedir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde söz konusu ödemenin müvekkilin iş gücü kaybında meydana gelen azalma nedeniyle uğramış olduğu maddi tazminatın karşılığı olarak bulunduğunu fakat müvekkilinin malul kalmasından dolayı ömür boyu bir kişinin bakımına muhtaç olmasından kaynaklı tedavi giderleri zararının karşılanmadığı belirterek talebini açıklamıştır. 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi gereğince tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın hükmünden yararlanmak için, ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.Somut uyuşmazlıkta kaza nedeniyle yaralanan davacıya davadan önce 57.500,00 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında 28.05.2009 tarihli ibraname imzalandığı, eldeki davanın ise sürekli işgöremezlik ve tedavi gideri istemi ile KTK’nın 111. maddesinde düzenlenen 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20.04.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki ihtilaf düzenlenen ibranamenin kazaya bağlı olarak oluşan veya oluşacak tüm tazminatları karşılayıp karşılamadığı noktasındadır. Emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/05/2015 tarih, 2015/4758 E. ve 2015/6907 K. sayılı kararında “İbraname, imzalanan tarihe kadar ki tedavi gideri gibi maddi zararlara karşılık gelmekte olup 28.05.2009 tarihinden sonraki henüz oluşmayan ve oluşması davacı tarafından bilinmeyen zararları kapsamamaktadır. Hukukumuzun genel prensibi gereğince doğmamış haktan feragat edilmeyeceğinden davacı tarafından imzalanan bu ibranamenin geleceğe değil, imzalandığı tarihten önceki zararları kapsadığının, kazadan kısa bir süre sonra ve hastanede imzalatılan bu ibranamenin geçersizliğinin kabulü gerekir”. Şeklinde karar verilmiştir.Taraflar arasında düzenlenen 22.05.2009 tarihli ibraname de hangi teminat kapsamında ödeme yapıldığı açıklanmaksızın 03.12.2006 tarihli kaza ile ilgili başkaca bir alacak kalmadığı belirtilmiştir. Davalı vekili de cevap dilekçesinde 2006 yılındaki teminat limiti kadar ödeme yapıldığını beyan etmiştir. ZMSS poliçelerinde 2006 yılında sakatlık limiti 57.500,00 TL olup bu durumda ödemenin iş göremezlik tazminatı karşılığı yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre sürekli iş göremezlik tazminat talebi bakımından açılan davanın hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Dava dilekçesinde sadece tedavi giderleri talep edildiği açıklandığı halde cevaba cevap dilekçesinde tedavi giderleri kapsamında bakıcı giderininde talep edildiği açıklanmış ise de tedavi gideri ile bakıcı gideri tazminatı farklı tazminat türleri olduğundan ve bakıcı gideri tedavi giderleri içerisinde değerlendirilemeyeceğinden mahkemece davacının bu talebine itibar edilmemiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, mahkemece davacının talep ettiği ibraname kapsamında olmayan tedavi giderleri açıklatılarak ve delillerini sunmak üzere kesin mehil verilerek ibraname tarihinden sonra oluşan tedavi giderlerinin tespitinden sonra bilirkişiden KTK’nın 98.maddesi kapsamına girmeyen tedavi giderleri belirlenmesi için raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Kabule göre de davacı vesayet altına olduğu ve vekaletname de vasi tarafından düzenlendiği halde dava vesayet kararı gereğince velayeten vasi/veli tarafından açılmamış karar başlığında vasi/veli gösterilmemiş olması da doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/12/2019.