Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2017/2799 E. 2019/3872 K. 29.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2799
KARAR NO : 2019/3872
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/06/2017
NUMARASI : 2014/589 Esas – 2017/625 Karar
DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/11/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı çekici araç ile maktül … ‘un içinde bulunduğu … plaka sayılı kamyon arasında gerçekleşen trafik kazasında … ‘un vefat ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla anne … için 20.000 TL manevi, 1.000 TL maddi, kardeş … için 10.000 TL, kardeş … için 10.000 TL kardeş … için 10.000 TL manevi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (manevi tazminatın sigorta şirketi hariç diğer davalılardan) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile … plakalı aracın … numaralı zorunlu Mail Sorumluluk(Trafik} Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, bedeni zararlarda azami 225.000. TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın, davadan önce müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, şirketin yasal faiz sorumluluğunun ancak davanın açıldığı tarihten 8 gün sonraki tarihten itibaren söz konusu olabileceğini, mahkemece Adli Tıp Kurumu ve Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda, aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasını talep etmiştir.Davalılar … San, Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile müvekkili … hakkında taksirle adam öldürme suçundan Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1136 E. sayılı davasının devam ettiğini, 04.03.2013 tarihli celsede dosyanın Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine kusur incelemesi yönünden üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmak üzere gönderildiğini, müteveffanın davacılar ile yaklaşık on yıldır görüşmediğini ve kullanmış olduğu tırda yaşadığını ve yatıp kalktığını, davacılar ile arasında hiçbir manevi bağın bulunmadığını, davacıların maddi tazminat talebi açısından diğer davalı …’nın maddi zararları gidermiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, “Maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 58.158,15 TL maddi tazminatın 24.08.2012 kaza tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı Sebahat Tutuk ‘a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 15.000 TL ,davacı … için 7.500 TL ,davacı … için 7.500 TL ,davacı … için 7.500 TL manevi tazminatın 24.08.2012 kaza tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılar …. ile … San. Tic. Ltd. Şti’nden alınarak adı geçen davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı …vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Mahkemenin Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/745 esas sayılı dosyasının Yargıtay’ın bozma ilamından sonra aldığı ek bilirkişi raporunda davalı sürücünün asli, müteveffanın tali kusurlu olduğunun belirtilmesi üzerine davalıların yeniden kusur raporu alınması talebini kabul ederek bozma ilamı doğrultusunda ek kusur raporu alınmasına karar verdiğini, ek kusur raporunda bilirkişinin dosyaya daha önce sunduğu kök ve ek rapordaki kanaatlerinin aksine müteveffaya kusur atfında bulunmasının herhangi bir haklı gerekçesi bulunmadığını, bilirkişinin her iki rapordaki bilimsel tespitini değiştirmesini haklı kılacak herhangi bir yeni delil ya da olgunun bulunmamasına rağmen aksi bir değerlendirme ile müteveffaya kusur atfetmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, ATK raporunda kazanın gerçekleşmesi ile müteveffanın eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı ve herhangi bir kusurunun da bulunmadığının ifade edildiğini, dosyada mevcut 3 raporda davalı sürücünün tam kusurlu olduğu yönünde görüş birliği sağlanmışken sırf ceza yargılamasında aksi bir rapor alındığı için buna uygun olması için görüş değiştirilmesinin ve böylelikle hüküm tesis edilmesinin adalet ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Müteveffanın gelirinin hiç bir delille desteklenmeden takdiri olarak asgari ücretin 3,73 katı üzerinden hesaplanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, desteğin davacı anneye hayat boyu 1/4 oranında destek olacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığını, destek payının yüksek hesaplandığını, kararda avans faizine ve olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, iki taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamınında kusur oranının tespiti yönünden alınan 04/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesinin bozma öncesi 2012/1136 esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu ve Karayolları bilirkişilerinden oluşturulan heyet raporlarına göre kusur değerlendirilmesi yapılarak davalı Kazım’ın %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bilahere Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/1136 esas sayılı dosyasının Yargıtay bozma kapsamında Karayolları Trafik Bilirkişi heyetinin düzenlediği 10/02/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davalı Kazım’ın asli, destek … ve diğer müştekilerin tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda dosya kapsamında aynı bilirkişiden alınan 07/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı …’ın % 75, destek Sami’nin %25 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Büyükçekmece 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/745 Esas ve 2015/327 Karar sayılı kararında 10/02/2015 tarihli kusur bilirkişi heyet raporu hükme esas alınmış, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bu doğrultuda dosya kapsamında ve Ceza dosyasında alınan kusur raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Bu nedenle ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olgular nazara alınarak dosya kapsamındaki kusura ilişkin kök ve ek rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Trafik Kürsüsü yada Karayolları Fen Heyetinden yeni bir rapor alınarak kusur oranın belirlenmesi ve akabinde sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır.Dava dilekçesinde desteğin şoförlük yaptığı belirtilmiş, yargılama sırasında desteğin çalıştığı …Ticaret Limited Şirketi tarafından Haziran, Temmuz ve Ağustos 2012 yılına ait ücret bordroları sunulmuştur. 04/03/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, ücret bordrosu doğrultusunda desteğin asgari ücret aldığı kabulü ile hesaplama yapılmış, davacı vekili tarafından rapora itiraz edilerek emsal ücret araştırması yapılması talep edilmiş, bunun üzerine mahkemece yapılan araştırma sonucunda UTSYD tarafından 3.200-3.400 TL emsal ücret bildirilmiş ve hükme esas alınan 20/05/2016 tarihli ek raporda, desteğin geliri aylık 3.300 TL (asgari ücretin 3,73 katı) kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dosya içerisinde desteğe ait en son bordro örneği bulunmakta olup buna göre desteğin Ağustos 2012 tarihinde net 538,64 TL ücret aldığı anlaşılmakla, bu somut durum karşısında desteğin 3.300,00 TL gelir elde edeceğinin kabulü ile bu doğrultuda hüküm tesisi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin bu bende ilişkin istinaf başvurusunun yerinde olduğu tazminat hesabında desteğin maaş bordrolarına göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınması gerektiği kanaatine varılmıştır (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/16731 Esas ve 2018/971 Karar sayılı ilamı) Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir. Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin annesi yönünden herhangi bir açıklama yapılmaksızın 1/4 pay ayrılarak hesaplama yapılmıştır. Desteğin nüfus kaydı dosya içerisine alınmamıştır. Dosya kapsamına Uyap sisteminden desteğin tanımlaması yapılarak alınan nüfus kaydına göre destek iki kez boşanmış olup 35 yaşında 2. kez boşanmış ve bir çocuklu olarak vefat etmiştir. Buna göre hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve bir çocuk sahibi daha olacağı kabul edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması (davalı lehine kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla) gerekirken, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2507 Esas ve 2018/12483 Karar sayılı ilamı).Dosyada bulunan ruhsat bilgilerine göre, davalıya sigortalı araç yük naklinde kullanılan ticari nitelikteki bir kamyon olduğuna göre kabul edilen destekten yoksun kalma tazminat tutarlarına ticari faiz uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur.Faizin başlangıç tarihine yönelik davalı … vekilinin istinafı değerlendirildiğinde; dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya herhangi bir başvuru yapılmamıştır. Başka bir deyişle, davalı dava öncesinde temerrüde düşürülmemiştir. Bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması gerekirken olay tarihi olarak alınması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerindedir.Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekili ile davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4- Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, artan gider avansının iadesine, 6-İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf sonucuna göre davalı …. tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan, … Bankası A.Ş. Beyoğlu … Şubesinin 02/08/2017 tarih ve … numaralı 125.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalı … ‘ye İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/11/2019